Üçüncü Bölüm; Hatırlamıyor...

846 96 196
                                    

Keyifli okumalar...

Dazai'nin yüksek tehdit içeren konuşmasından sonra, deponun çıkışına yönelmiştim. Tekme attığı deponun kapısına baktığımda, ufak çaplı bir şok geçirdim.

Tekme attığı yerde ayağının izi vardı ve büyük bir göçük olmuştu.

Kapı ile ufak bir bakışmadan sonra, hızla dışarıya çıkmıştım. O dediklerinde ciddiydi. İstese beni dakikasında öldürebilirdi. Şuanlık sadece susmam yeterliydi. Değil mi? Hem zaten kime "Dazai bir vampir!" Desem inanır ki? Muhtemelen hiç kimse...

Adımlarımı okulun merdivenine yönelttiğim sıra, koluma sarılan kollar ve gelen hoş koku ile bakışlarımı arkama çevirdim.

-Selam! Günaydın Chuuya-kun!

-Ah Hinami, Günaydın... Nerden bu enerji?

-Şey aslında...

Bakışlarını kaçırıp başını sağına çevirdiği sıra beyaz yara bandı ile bakıştım. Çok sürmeden bakışlarını bana sabitlediğinde yutkundum. O cidden dün hakkında birşey hatırlamıyordu...

-Mektubumu okudunmu?

-Evet... Hinami ben, sanırım biraz vakit istiyeceğim senden... Çünkü-

-Oh, anlıyorum Chuuya-kun! Zaten hemen cevap beklemiyordum...

Hinami burukça gülümseyip başını eğdi. En azından sarılmak için elimi kaldırdığımda, koluma girdi ve beni merdivenlere doğru çekiştirdi.

-Daha ne kadar dikilicez Chuuya-kun? Sınıfa gitmemiz lazım...

-Ah, tabi...

Susup çekiştirmesine izin verdim. Büyük sınıfa gelince direk içeriye girip sıramıza yöneldik. Merdivenleri aşıp sıramıza oturunca, derin bir nefes alıp vermiştim. Ardından arkama yaslanıp gelenleri süzüyordum.

Kısa bir süre sonra sınıfın nerdeyse tamamı gelmişti. Ama 'O' yoktu. Bunun üzerine düşünmeye başladım.

"İnsanları korurum ben, sadece acıktığım zaman kendimi tutamam..."

-Yani acıktığı vakit, gözü birşey görmüyor öylemi?

Mırıldanmam ile Hinami bana dönünce, duymamış olmasını dileyerek sadece gülümsedim. O ise hiç sorgulamıyıp, önündeki test kitabına odaklandı.

İç çekip gözlerimi yumdum. Ardından yanımdaki sıradan gelen ses ile gözlerimi hafifçe aralayıp yanıma baktım.

Pembe saçlı kız yanıma oturmuş kitaplarını çıkarıyordu.

-Hey, burası dolu...

-Ah, Daniel ile anlaştım. Yer değiştik. Artık buradayım...

-Anladım...

Kıza bakmayı kesip gözlerimi tekrardan yumdum. Aklımdan çıkmayan o kelimeler, beynimde resmen cirit atıyordu. Lanet olsun... O insanlara yardımcı oluyorsa peki öldürenler kim? Onları aç iken mi öldürdü? Yoksa daha gerisi de var mıydı? Bu düşünceler beni öldürüyordu...

Zil çalmış, üstüne öğretmen sınıfa girmişti. Tahtada dersi anlatırken biz öğrenciler not alıyorduk. Sınav öncesi çalışma ekibi kurulacaktı ve dörderli guruplara ayrılıcaktı. Bu guruplar aylık sınava kadar yoğun bir tempoda çalışacaktı.

Sınavın ardından bazı eğlenceli etkinlikler yapılacak, sonra ise yarı dönem bitip ufak bir tatile giricektik. Tatil kısmı tamamdı da, ders çalışma ve sınav pek iç açıcı değildi...

Sweet Blood ~Soukoku♡~ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin