Keyifli okumalar...🖤
Bölüm uzun, umarım sıkılmazsınız...🖤-Ben Mark Twain. Tanıştığımıza memnun oldum, kardeşim...
Neyden bahsediyor bu herif? Kimin kardeşinden bahsediyor? Ben... Benim kardeşim mi var?
Adımlarımı geriye atarak salondan çıktım ve titrek bacaklarımda merdiven korkuluğuna dayandım. O hala karşımda sırıtır iken, ben korku dolu gözlerle ona bakıyordum.
-Hayır... Yalan söylüyorsun...
Benim halime gülerek bakarken, gözlerini yummuş ve kahkaha atmıştı. Onun bu tuhaf haline korku ile bakmaya devam ederken, o en sonunda dolan gözlerini eliyle silip bana baktı.
-Üzgünüm ama... Yalnız değilsin. Aynı anneden olmasak bile babamız aynı ve-
-Kapa çeneni! Benim ne annem var ne de babam! Yıllar öncesinden, beni bıraktılar!
Hatırlıyorum o turuncu saçları ve beyaz saçları... Bana nefretle bakan kahve ve kızıl gözler... Annem ve babam dünya da bulunan, en iğrenç varlıklar dı...
Ayaklarım artık beni taşıyamaz hale geldiğin de, daha fazla tutunamıyıp yere çöktüm. Merdiven basamağına oturup yerle bakışırken, gözlerim dolmuştu. Mark ağır hareketelerle önümde eğilip bana yaklaşırken, ikimizin arasından hızla geçen bir bıçak sayesinde benden uzaklaştı. Kapıya baktığım da, hayvanat bahçesinde gördüğüm yüzle karşılaştım. Alaycı bir tavır takınıp konuştu.
-Bizim aptalın, sevgilisini almaya çalışmak ha? Baya cesaretliymişsin...
Mark baygın bakışları ile ilk bıçağa, sonra kapıdakine baktı. Ardından ayaklandı ve konuştu.
-Sen de kimsin?
Kapıdaki genç kapı pervazına yaslanıp, elini göğüsün de bağladı ve sırıtmasına devam ederken konuştu.
-Fyodor Dostoyevski... Üzgünüm, ama bu kızılı almana izin veremem.
-Hah! Peki, beni nasıl durduracaksın?
Fyodor attığı bir adım ile, arkasında beliren üç karanlık silüet tarafından tutulmuş ve yere sabitlenmişti. Fyodor şaşkınlıkla bakınırken, Mark gülüp Fyodora yaklaşmış ve önüne eğilmişti. Elini uzatıp saçını tutmuş ve başını asılmıştı. Fyodor'un kendisine bakmasını sağladıktan sonra konuştu.
-Vampirler, insan diyarın da gerçekten güçsüzler... Değil mi?
-Siktir...
Fyodor ilk sinirden gözleri kararsa da, ardından sakinleşip derin bir nefes alıp verdi. Gözlerini sinsilikle açıp Mark'a baktı. Ardından konuştu.
-Sen, emin ol ölümün olucak hatalar yapıyorsun...
-Pekala, ölümüm olucak hatayı yapıyorum ve ölümümü dört gözle bekliyorum... Oldu mu?
-Oldu... O vakit gelince, bana yalvarıcaksın ama ben, gözünün yaşına bile bakmıyacağım.
Fyodor, dipsiz bir kuyu kadar karanlık olan gözlerini karşısındaki turunculuya dikince, Mark sinirlenip tuttuğu saçı savurdu ve bıraktı. Ardından üç kara silüete baktı ve emir verdi.
-Onu etkisiz hale getirin. Gerekirse öldürün...
-Emredersiniz!
Üç silüet, Fyodoru alıp gittikten sonra, Mark ağır adımlarla bana döndü ve yanıma ilerledi. Giden Fyodor'dan bakışlarımı ayırıp kin dolu bakışlarımı, Marka diktim. O ise sakince önüme geldi ve eğildi. Ardından fısıltı ile konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sweet Blood ~Soukoku♡~
Teen FictionVampir kurguludur, anime ile alakası yoktur. Yetişkin içeriklidir. Ağır Smut içermektedir!!!🔞 Keyifli okumalar...🖤 Bölüm'den bir kesit~ Dazai elini belime attı ve dikkatimi çekmek için biraz belime baskı yaptı. Yüzümü ona çevirdiğimde dudağını bü...