Bugün Doğum günüm olduğundan, ilk defa 6.6K kelimelik bölüm yazıyorum.
Umarım sıkılmazsınız...🖤
~Keyifli okumalar~
Yazar'dan...-Emin olun bu kararınız ile, tüm hayatınız boyunca herkese yardımcı olucaksınız. Şimdi başlıyalım...
Aku ile Atsu şaşkınlıkla Frankenstein'e bakarken, o elindeki beyaz eldiveni bileğine doğru çekiştirmiş ve sırıtmıştı. Atsu sesli bir yutkunuş yapıp mırıldandı.
-Şey, acaba... Hayatımız boyunca herkese, nasıl yardımcı olucağız?
Frankenstein önündeki rehinelere kısa bir bakış atıp, çantasına ilerledi ve içerisinden flash bellek ile beraber iğnelerini çıkardı. Yirmi santime kadar ulaşan iğneler masaya konulduğun da, Atsu titremiş ve ter akıtmaya başlamıştı. İşin sonunu anlıyan Fyodor ise yavaşça ayaklanıp, ellerini cebine sokuşturmuş ve çıkışa yönelmişti. Frankenstein malzemelerin hazır olduğunu düşünüp, otuz iki dişi ile sırıtıp ikiliye baktı.
-Size sonsuz bir güç vereceğim, çocuklar.
-HA!?
Aku hala çığlık atmaya devam ederken, Atsu ayağa kalktı ve kekeliyerek konuşmaya başladı.
-A-ama, biz sadece refâkatçi olarak geldik!
-Böyle oturarak mı refâkatçi olucaksınız? Harbi pes... Dostluk ölmüş!
Frenkenstein etrafında dönerek söylenirken, Muzaka gülmüştü. Dediği gibi, sadece savaşta sivri dilli değildi...
-Gerçekten, sizin gibi dost istemezdim. Dost dediğin, ota boka atlar, en sonun da yine arkadaşını kurtarır. Sizden bir cacık olmaz. Gidebilirsiniz.
Aku ile Atsu şaşkınlıkla birbirlerine bakındıkları sıra, Frenkenstein arkasını dönmüş ve Mori'ye bakmıştı. Mori, sonunu iyi bildiği için sırıtmıştı.
Kısa bir süre sonra, Aku ile Atsu yerlerinden kalkıp Frenkenstein'e yönelmiş ve önüne geçip konuşmuşlardı.
-Üzgünüz!! Şimdi dedikleriniz ile kendimize geldik! Lütfen, arkadaşımızı nasıl koruyacağımızı söyleyin!
Frankenstein gülmüş ve yanlarından geçip, rehinelerin yanındaki beyaz perdeli odaya ilerledi. Perdeyi hızlıca çekip içeriye baktı. Boş sedyelere bakıp gülmüş ve ikiliye dönmüştü.
-Sedyeye oturun, geliyorum. Bu işi çabucak halletmemiz gerek.
Aku ile Atsu birbirlerine ufak bir bakış atıp, denilen odaya girdiler ve sedyeye oturdular. Karşılıklı oturdukları sedye de, Atsu ayağını uzatmış ve Aku'nun ayağına dokunmuştu. Aku onun bu ürkek tavrına buruk bir gülümseme ile bakıp, ayağını hareketlendirmiş ve Atsu'nun ayağına dokundurmuştu.
Bir müddet birbirlerine sevgi ile bakarken, Aku sakin olması gerektiğini titrek sesi ile fısıldıyordu. Atsu, her ne kadar sevdiğinin de korktuğunu bilse de, birşey diyememiş, sessizce parmakları ile oynamaya başlamıştı.
Kısa süre sonra odaya giren Frankenstein, ikiliye gülümsemiş ve elindeki orta boy iğne ile Atsu'ya yakınlaşmıştı. Atsu irkse de çekilmemiş, iğneyi koluna batırmasını beklemişti. Frankenstein yarım tüp kan aldıktan sonra, doğrulmuş ve gözlüğünü orta parmağı ile düzeltip, başka bir iğne almıştı. Aku'ya yönelirken, Atsu titrek sesi ile konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sweet Blood ~Soukoku♡~
Teen FictionVampir kurguludur, anime ile alakası yoktur. Yetişkin içeriklidir. Ağır Smut içermektedir!!!🔞 Keyifli okumalar...🖤 Bölüm'den bir kesit~ Dazai elini belime attı ve dikkatimi çekmek için biraz belime baskı yaptı. Yüzümü ona çevirdiğimde dudağını bü...