Aynaya son kez baktıktan sonra gülümseyerek çantamı koluma taktım ve odamdan çıktım.
Merdivenlerini inip mutfağa girince annemi mutfakta birşeyler hazırlarken gördüğümde parmak ucumda sessizce yanına yaklaştım. Yüksek bir sesle, "Günaydın." dedim ve yanağından kocaman öptüm.
Annem, "Ayh!" diyerek elini göğsüne koydu ve eliyle dağamını yukarı itti. "Ödümü kopardın Hayal ya!"
Omuzlarımı yukarı çekerek ellerimi iki yana açtım ve kaşlarımı masum bir şekilde kaldırdım.
"Özür dilerim. Korkutmak istemedim."
Annem umutsuzca başını iki yana salladı ve işine geri döndü.
"Sanada günaydın deli kızım."
Buzdolabının kapağını açıp aradığım şeyi bulmak için kısa bir süre dolapla bakıştım. Alt rafta bulduğumda elime aldım ve yıkama gerek duymadan bir ısırık aldım.
"Hayrola?" dedi annem imalı bakışlar atarak. "Neye borçluyuz bu mutluluğunu?"
"Nereden anladın mutlu olduğumu?"
"Salata yiyorsunda ondan." dedi annem gözlerini devirerek. Biran sonra unutmuş olduğum huyumu hatırladım. Nedeni bende bilmiyorum ama mutlu olduğumda her zaman salata yerdim. Onun çıkardığı o kart sesi bana sanki dünyadaki en eğlenceli melodiymiş gibi gelirdi.
"Güzel şeyler oluyor anne." dedim gülümseyerek. "Daha da güzel şeyler olacak."
Annem masaya koyduğu bardaklara çay doldururken o da gülümseyerek bana baktı. Bardakları doldurduktan sonra yanımdaki sandalyeye oturdu ve elimi avucunun içine aldı.
"Herşey gönlüne göre olsun meleğim benim."
Ona en içten ve en samimi gülüşümle karşılık verdim. Avucunu sıktıktan sonra, "İnşallah anne." dedim.
Benimde tek dileğim bu.
Beraber kahvaltımızı yaptıktan sonra hızlıca sofrayı kaldırdık ve annemi yanaklarından öptükten sonra evden çıktım.
Merdivenleri inerken Umut'un gelmiş olduğunu görünce şaşırsamda onu bekletmemek adına koşarak merdivenleri indim ve arabaya binmeden önce derin bir nefes aldım.
" Günaydın."
Kemerimi takarken, "Sanada günaydın." dedim. "Nasılsın?"
"İyiyim, ya sen?" dedi ve bana kısa bir bakış attı.
"Harika."
Aslında şuan da Umut'un yüzüne bakamam gerekirdi. Utanmam, çekinmem gerekirdi. Hatta belki de bana cevap bile vermediği için kızmam, trip atmam gerekirdi. Ama bunların tam tersini yapıyordum. O iki kelimeyi söyledikten sonra sanki üstümden dağlar kalkmış gibi hissetmiştim. O kadar rahatlamıştım ki, bu mutluluğum kaynağı o rahatlamamdı. Bu yüzden hiç birşey diyemiyordum. Emindim ki zamanı geldiğinde o da söyleyecekti.
"Derse ne zaman devam ederiz?" dedim ellerimi kucağıma koyarak. "Ayağım gayet iyi durumda. Kremler işe yaradı."
"Ata binmek konusunda ciddisin yani?"
"Evet," dedim kendimden emin bir tavırla. "Sana söylemiştim. En büyük hayallerimden bir tanesi."
"İstediğin zaman gidebiliriz." dedi yumuşak bir sesle. "Sen istedikten sonra farketmez."
Aklım görevini yerine getirmek için hızlıca kelimeleri altın kaplamayla kapladı ve beynimin en özel köşesine kaldırdı. Bunu da unutmamak üzere aklıma altın harflerle kazımıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Var Mı Senden Ötesi?
Roman pour AdolescentsBir daha kimseye güvenemeyeceğini düşünen yaralı bir kız. Bir daha asla sevdiği kadını koruyamayacağını zanneden umursamaz bir erkek. Tarifi olamayacak kadar büyük bir aşk. Ve sonsuza kadar birbirlerine verdikleri bir yemin. "Bizde ne öncesi olacak...