Dolabıma bakarak bir kez daha ofladım.
"Hayal yemin ediyorum bir kere daha oflarsan dudaklarını birbirine dikerim!" diye öfkeyle bağırdı. "Bu ne ya sabahtan beri of da of. Beynimi siktin kızım!"
Ettiği küfüre karşılık yüzümü buruşturdum.
"Erkek gibi küfür etmeyi bırakıp bana yardım etsen belki bu kadar oflamazdım Irmak Hanım." dedim ellerimi belime koyarak. "Ama tabi kıymetlini kaldırıp bana yardım etme zahmete girmiyorsun. O yüzden tek başıma kıyafetimi seçene kadar mızmızlanmayı kes."
"Alt tarafı bir kahvaltı Hayal. Düğüne gittiğimiz falan yok."
"Zaten sorunda bu. Düğüne gitsek ne giyeceğimi bilirim ama böyle bir kahvaltıda ne giyilir onu bilmiyorum." dedim huysuz bir ifadeyle.
Anıl'ın kafasını kırmak istiyordum. Bu kahvaltı işini başımıza çıkarmasaydı böyle bir sorun olmayacaktı. Ama bir yandan da Irmak'ın açınsan iyi olacağı için sesimi çıkartamıyordum.
Sonunda Irmak pes ederek "Allah'ın cezası çekil şuradan, çekil." dedi beni dolabın önünden iterken. "Ben hallederim pis beceriksiz."
O kıyafetleri karıştırırken arkasından sinsi bir şekilde gülümsedim. Sonunda başarmıştım. Irmak'ı işkence olarak gördüğü şeyi yaptırmayı başarmıştım. Neymiş ölse yapmazmış, yok bileklerimi kessem bile ikna edemezmişim. Görüyoruz Irmak Hanım. Neyse şimdi bunları söylemenin gereği yok. Hele bir kıyafetlerimi seçsin sonra gösteririm ben ona. Şimdi mazallah seçmez falan.
"Bana bak," dedi buz rengi gömleği üstüme tutarak. "Tamam bu olur."
Gömleği elime tutuşturduktan sonra işinin başına geri döndü. Askıları hızlıca geçerek, bir çekmeceyi acıp diğerini kapatarak yine buz rengi bir pantolon buldu.
"Al, git, giy ve hemen gel."
"Islanacağım birazdan he, yavaş." dedim pantolonu elinden alarak. Ne dediğimi anlamamış olmalı ki -normal olarak- kaşları çatık bir şekilde yüzüme baktı.
"Öyle bir emir yağdırdın kı, ıslanacağım diyorum." dedim otuz iki dişimi birden göstererek.
"Hayal," dedi kaşlarını çatarak. "Bu odayı hemen terk et."
"Aman be zaten senin meraklın değilim." dedim. Yanından geçerken bilerek omzuna hafif bir şekilde çarptım. Irmak dan gelen bir cık sesinin ardından gülümseyerek banyoya girdim.
Kıyafetlerimi çabucak giydikten sonra odaya geri döndüm. Irmak'ı yatağın üstünde elleri kucağında üzgün bir surat ifadesiyle görünce şaşırdım. Ne yani az önce yaptığım şey yüzünden mi bu haldeydi?
Yok canım daha neler!
Dizlerimin üstüne oturarak ellerini ellerimin içine aldım.
"Ne oldu? Yoksa bana mı kızdın?" dedim yumuşak bir sesle.
"Saçmalama Hayal. Çocuk değilim," dedi yüzünü pencereden dışarıya çevirerek. "Ben sadece... sadece..." başını iki yana salladı. "Bilmiyorum."
"Neyi?" dedim bana bakmasını sağlayarak.
"Anıl rahat durmayacak biliyorum. İlla bir şey yapar ve bizi başbaşa bırakır. Ondan sonra ne olacak?" dedi çaresiz bir şekilde.
"Irmak kızma ama biraz abartmıyor musun canım?" dedim. Dimdik gözlerime baktığını görünce çabucak sözlerimin devam ettim. "Tamam bak ne yaşadığınızı bilmiyorum ama sonuçta bize gelirken de arabada tek kaldınız. O zaman bir şey oldu mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Var Mı Senden Ötesi?
Genç KurguBir daha kimseye güvenemeyeceğini düşünen yaralı bir kız. Bir daha asla sevdiği kadını koruyamayacağını zanneden umursamaz bir erkek. Tarifi olamayacak kadar büyük bir aşk. Ve sonsuza kadar birbirlerine verdikleri bir yemin. "Bizde ne öncesi olacak...