3. Bölüm "Mektup"

14.1K 652 59
                                    

Başımda ki ağrıyı yok saymaya çalışarak gözlerimi aralamaya çalıştım. Gözlerimi açabildiğimde dünkü odada olmadığımı farkettim. Buraya nasıl gelmiştim? En son mezarlıkta değil miydim? Neden bu odada tek başımaydım?

Derin bir nefes almak için gözlerimi kapattığım da bir çift yeşil göz belirdi göz kapaklarımın altında. Evet o yeşil gözler. Cennet yeşili gözler. O mu getirmişti beni buraya?

Kapının açılma sesini duyduğumda gözlerimi açtım. Ablamı gördüğümde derin bir nefes daha aldım ama ablamın azarlayıcı ses tonu beni bir kez daha nefes almaya zorladı.

"Nasıl böyle bir sorumsuzluk yaparsın Hayal? Daha iyileşmedin. Ne kadar korktuk haberin var mı? Ya o çocuk olmasaydı? Ne yapacaktın? Sana bi-" ablamın susmayacağını bildiğim için sözünü kestim.

"Önce bir nefes al abla. Gördüğün gibi gayet iyiyim ve bir şey olduğu yok. Sakin ol lütfen. Ayrıca dediğin kadar sorumsuz değilim. Size not bıraktım. "

Ben o durumda olmama rağmen onların korkacağını bildiğim için birşeyler yazmıştım en azından.

"Çok açıklayıcı gerçekten. 'Beni merak etmeyin biraz hava alacağım.' Bizde zaten merak etmezdik o notu görünce."

Evet, kabul açıklayıcı olmayabilirdi ama olsun yine de yazmıştım.

''Ne zaman eve gideceğiz? Burada kalmak istemiyorum.'' dedim. Gerçekten buradan çıkmak istiyorum artık.

''Ben doktorla konuşmaya gidiyorum, sen toparlan.'' diyerek tekrar kapıya yöneldi.

İlk güne kıyasla ağrılarım hafiflemişti. Üstümdekilere baktığımda yine hastane kıyafetleri içindeydim. Oda da bulunan dolabı açtığımda dünkü giydiğim hırkayı ve ablamın çantasını gördüm. Hırkayı elime aldığımda hala hafif ıslaklık vardı. Hırkanın kollarını katlamak için üst üstde getirdiğimde cebinden gelen hışırtı dikkatimi çekmişti. Elimi hırkanın cebine attığımda küçük bir kağıda düzgün bir el yazısıyla yazılmış olan notu gördüm.

Bir dahaki sefere daha dikkatli ol ufaklık. Her seferinde yanında olamam. Bu son olsun.

-Kurtarıcın

Notu okuduğumda yüzümde ister istemez bir sırıtış oldu ama bu sırıtışım fazla uzun sürmedi. Kurtarıcınmış! Sanki kaç kere kurtardıysa. Ahmak. Bir kere kurtarmış hemen kahraman rollerine giriyor.

Kapının açılma sesiyle kağıdı tekrar hırkanın cebine sıkıştırdım. Birde ablamın soru yağmuruyla uğraşamazdım. Aslında aileme nasıl haber verdiğini merak ediyordum.

"Abla beni buraya getiren çocuk size nasıl ulaşmış?" dedim merakıma yenik düşerek.

"Üzerindeki hırka benim hırkamdı Hayal. Telefonumda hırkamın cebindeydi. O da Deniz'i aramış." dedi bana sen aptal mısın bakışları atarken. Zaten hırkanın cebinde telefonu görmüştüm.

"Peki size ne dedi?" dedim yeni bir soru sorarak. Ablam bu soru karşısında bir an duraksadı. Gözleri bir yere dalıp gitmişti. Pişman gibi bir hal vardı yüz ifadesinde. Gözlerine baktığımda gözyaşları akmak üzereydi.

"Abla iyi misin?" diye sordum endişelenerek. Ablam başını yukarı kaldırıp bakışlarını tavana dikti. Başını iki yana salladı.

"O çocuğa çok şey borçluyuz Hayal. Hadi gidelim." dedi lafı geçiştirerek. Benim konuşmama izin vermeden aceleyle odandan çıktı arkasında meraklı bir ben bırakarak.

O çocuğa çok şey borçluyuz derken ne demek istemişti? Tamam beni hastaneye getirmiş olabilirdi ama sanki bu olayı hergün yaşıyormuşuz, beni her gün kurtarıyormuş gibi bir minnetle söylemişti ablam. Kafam fazlasıyla karışmıştı.

Var Mı Senden Ötesi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin