Merhabalar.
Şuan da moralim aşırı bozuk arkadaşlar. Aslında bölüm daha erken gelecekti ancak bölümleri telefondan yazıyorum ve tek tuşla yazdığım koskaca iki sayfa silindi. Bu yüzden baştan yazmak zorunda kaldım. Sinirlendiğim ve moralim bozulduğu için açıkcası ilk seferki kadar uzun yazamadım. Ve kontrolde etmedim. Yanlışlar için özur dilerim.
Bir dahaki bölü bayramın ilk günü paylaşacağım. Biraz geç olacak ama eğlenceli ve uzun bir bölüm olacak. Eğer isterseniz kesit ya da bir sayfalık ön bölüm paylaşabilirim.
Ayrıca Atakan ve Irmak arasında yaşanan olaylar hakkinda ki görüşlerinizde merak ediyorum. Aslında bu yanlışlıkla sildiğim kısımda yokru sonradan yazdım. Bakalım siz beler düşüneceksiniz?
Tekrar özür diliyorum ve İYİ OKUMLAR DİLİYORUM.
&&&&
Hocanın söylediği son sözleri de not ettikten sonra kalemi adeta fırlattım. İki derstir aralıksız yazı yazıyorduk. Birazdan kantinden çay almaya indiğimde bardağı nasıl tutacaktım, hiçbir fikrim yoktu. Allah'tan ilk derslerde yazmamıştık.
"Sen neden not tutmuyorsun acaba Umut bey?"
Benim yazdığım oniki sayfa yazının aksine yazdıysa en fazla oniki kelime yazmıştır. Adalet mi bu? Adam hiç not tutmuyor ama dersleri süper.
"Yazıyorum." dedikten sonra cebinden telefonu çıkardı ve parmaklarını hızlıca ekranda gezdirmeye başladı.
"Nereye? Görünmez deftere mi?" diye alayla sorduğumda kafasını kısa bir an için telefondan kaldırdı bana baktı ve tekrar telefona döndü.
"Aklıma yazıyorum seni tembel teneke." Yüzünü göremesem de yanağında çıkan gamzeden güldüğünü anlayabiliyordum. Tüm sinirimi alan o gamzesi var ya... Var işte. Devamını bende bilmiyorum. Sormayında zaten.
Ellerimi ğöğsümde bağladım ve sırtımı sandalyeye yasladım. "Göreceğim ben seni sınavda bay zekasına çok güvenen."
O sabahtan beri elinden düşürmediği telefonunu sonunda cebine koydu ve gözlerini gözlerime dikti. "Sınavda..." derken sesini inceletti. "...Umut lütfen yardım et, bak sınıfta kalacağım..." tekrar kendi sesini kullanarak: "Dersen gözünün yaşına bakmam ama." dedi gülerek.
"Hah! Ben mi? Sen benden isteme de." dedim demesine ama dediğime kendim bile inanmıyordum. Sadece gururlu yanım baş göstermiş ve altta kalma diye adeta çemkiriyordu.
"Bu söylediğine senin bile inanmadığını ikimiz de biliyoruz."
Benim bir şey dememe fırsat kalmadan cebinde titreyen telefonunu eline aldı ve yine parmaklarını hızlıca ekranda gezdirmeye başladı. Sevgili falan mı yapmıştı? Sabahtan beri neydi bu böyle? Eline hiç telefon almayan Umut, bugün de telefonu elinden düşürmüyordu.
Sabahtan beri kiminle mesajlaştığı içimi bir fare misali kemiriyordu.
Ona biraz yaklaşarak ne yazdığını okumaya çalıştım. Fakat sadece çalıştım. Çünkü o kocaman uzun işaret parmaklarıyla ekranı kapatmıştı. Ne yazdığını parmaklarını takip ederek okumaya çalıştım. Ancak onda da sadece çalıştım. Zira o kadar hızlı yazıyordu ki ne yazdığını anlamak mümkün değildi.
"Kiminle mesajlaştığımı öğreneceksin Hayal. Bu kadar meraklı olma." Göndere tıkladıktan sonra ekranı kilitledi ve telefonu cebine attı. "Ayrıca birinin telefonuna gizlice bakmak ne kadar ayıp bilmiyor musun?" dedi bilmiş bilmiş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Var Mı Senden Ötesi?
Roman pour AdolescentsBir daha kimseye güvenemeyeceğini düşünen yaralı bir kız. Bir daha asla sevdiği kadını koruyamayacağını zanneden umursamaz bir erkek. Tarifi olamayacak kadar büyük bir aşk. Ve sonsuza kadar birbirlerine verdikleri bir yemin. "Bizde ne öncesi olacak...