39. Bölüm "Beklenmeyen"

5.4K 233 0
                                    

Irmak'ın bakış açısından,

Tuhaf bir ruh hali içerisindeydim. Belki çok mutlu, belki çok korkak, belki çok telaşlı, belki de çok huzurlu. Bunca birbirine zıt duyguyu nasıl bir arada yaşıyabiliyordum?

Bu sevdiğin iki şey arasında kalmak gibi bir şeydi. Ama daha zoruydu. Çünkü o zaman arasında kaldığın şeylerin ikisini de severken şimdi birini seviyor birinden nefret ediyordun.

Çiğköfte ve dondurma arasında kalsam sonunda birinden birini seçer ve yine mutlu olurdum. Ama bu sefer öyle olmuyordu. Kormadan mutluluğumu yaşasam neden korkmuyorum diye kendime kızıyordum. Ya şimdi oturduğu şu banktan kalkıp giderse? Bunun korkusunu yaşamam gerekiyordu ama ben mutluluğu tek başına, en saf haliyle yaşamak istiyordum. Her ne kadar birini yaşamak istemesem de bu iki duygu arasında kalıyordum.

Sanırım, yinede korkuyu tek başına yaşamaktansa mutluluğuma karışmasına razıydım.

Atakan, "Acı mı gördüğün için mutlusun Irmak?" diye sordu ansızın aramızda ki uzun ve derin sessizliği bozarak.

Sordu soru karşında başımı öne eğdim ve parmaklarımla oynamaya başladım. Açıkçası bu soruyu bende kendime defalarca kez sormuştum ama bur cevap bulamamıştım. Bu da aynı aynı şeye benziyordu işte: Sevdiğin iki şey arasında kalmak.

Onun acı çektiğini görmemin beni mutusz etmesi gerekirken neden mutlu oluyordum ki? Mutlu olmak istemiyordum aslında ama elimde değildi. Onun benim için ağladığını görmek... bana iyi gelmişti. Evet, onu o halde görmek canımı çok yakmıştı ama şimdi o canımı yakan gözyaşları beni iyileştiriyordu. Belki o anda kanayan yarama tuz basmış olsa da şimdi de iyileştiriyordu işte. Çünkü artık biliyordum. O da beni seviyordu! Ve bu beni mutlu etmek için kocaman bir sebepti.

Bu soruyu o an sormuş olsaydı hiç düşünmeden hayır derdim. Çünkü o an canım gerçekten çok yanıyordu. Ama şimdi o yanımda oturmuşken, beni sevdiğini biliyorken mutsuz olamıyordum.

"Gözyaşlarıma şahit olduğun için mutlusun?! Beni o aciz duruma düşürdüğün için mutlu musun Irmak?! Karşında o hale düştüğüm için mutlu musun?"

Bakışlarımı kaldırarak gözlerine baktım. Onun aksine kısık bir sesle, "Evet," dedim. "Evet mutluyum."

Yalan söylememin ne anlamı vardı ki? Şuan hiç olmadığım kadar mutluydum ve bu onun gözyaşları sayesindeydi. Bu yüzden mutluydum.

Başını sinirle geri yatırarak, "Hah!" dedi. "Doğru ya sen niye mutsuz olasın ki! Aptalca bir şey yapan varsada o da benim."

Kaşlarımı çatarak yüzüne baktım. Bu da ne demek oluyordu?

"Aptalca ne yapmısşın?"

Konuşmak için ağzını açtı ama derin bir nefes vererek konuşmadan geri kapattı. Neden böyle bir şey demeşti ki? Yaptığı şey aptalca falan değildi. Aksine harika bir şey yapmıştı. Sadece o ne kadar güzel bir şey yaptığının farkında değildi.

"Sen bir kızın karşısında-"

"Sus!" diyerek lafını kestim. "Sakın Atakan! Sakın bana yine o saçma erkeklik gururu meselesini söyleme! Çünkü artık bu saçma şeye tahammülüm kalmadı! Ben zaten o lanet olasıca gururun yüzünden seni bir kere kaybettim! Biz senle zaten o lanet olası gurur yüzünden iki yıl ayrı kaldık! Daha fazlasıma izin vermem! Bunun olmasına asla bir daha izin vermem!"

Sinirden ayağa fırlamış ve işaret parmağımı ona doğru sallayarak konuşuyordum.

"Vazgeç artık şu gurunundan Atakan! Tamam senin olana başkası dokunamaz. Dokunursa sende bunu kaldırmazsın ve gururunu susturamazsın, anladım. Ama bu sefer gururluk bir mesele yok. Erkek olsan bile sende insansın ve ağlamak her insan için sıradan bir eylemdir. Bu sıradan eylemi gurur meselesi yapamazsın!"

Var Mı Senden Ötesi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin