"Umut!"
Arkasından bir kez daha bağırdıktan sonra hızımı arttırdım ve ona yetişmeye çalıştım. Ama adımlarını benim iki katım büyüklüğünde atıyordu ve oldukça hızlı yürüyordu. Bu yüzden daha hızlı hareket etmek zorundaydım.
"Lütfen bekle, Umut!"Aramızda ki mesafeyi kapattıktan sonra bir kez daha bağırışım üzerine olduğu yerde durdu ve arkasını dönerek bağırdı.
"Ne var?!"
Bu çıkışının üzerine kalbim sıkışırken, düzensiz nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Şimdi tam karşısında duruyor ve göz göze bakıyorduk. Gözlerini bakmak kalbimi daha fazla sıkıştırırken aklımı toparlamak normalinden çok daha zordu. Ne diyeceğimi bile unutmuş durumdaydım. Sahi, neden ona beklemesi için sesleniyordum?
"Bana bakmayı kesip konuşacak mısın artık Hayal?" dedi sesi daha da yükselirken. "Şuan da beni izlemen için ayıracak vaktim yok!"
Gözlerimin dolduğunu hissederken düzensiz olan nefesim beni iyice zora düşürmüştü. Biran da sanki boğazıma bir el yapışmıştı ve nefes almamı engelliyordu.
"Be-n... ben.." dedim kekeleyerek. Ama cümlenin devamını getiremedim. Kelimeler biran da hafızamdan silinmişti sanki. Onları bulup bir araya getirerek cümle kuramıyordum. Bu çıkışı beni büyük bir şaşkınlığa uğratmıştı.
"Cidden şuan da seninle uğraşamayacağım! İzin verirsen eğer uğraşamam gereken daha önemli şeyler var!"
Tükürür gibi söylediği sözlerinin ardından arkasını dönmüş uzaklaşırken zapt edemediğim bir gözyaşı yanağımdan yuvarlandı.
&&&&
Şuan ki halimi anlatacak kelimeleri arıyor ama bulamıyordum. Üzgün, kırılmış, sinirli, mutsuz, şaşkın... Bu ve bunun gibi bir çok kötü duygu. Ama tam olarak beni anlatacak kelimeler bunlar değildi. Evet üzgündüm, evet kırılmıştım, evet sinirliydim ve evet şaşkındım ama bunların hiçbiri şuanda tam anlamıyla beni anlatmıyordu. Şuan da bu duyguların çok daha ağırını ya da çok daha hafifini mi yaşıyordum bende anlayamıyordum.
Sanki, içindeki sakızına ulaşmak için heyecanla şekerini bitirmeye çalışan, şekerini bitirdikten sonra içinden sakız çıkmadığını gören hayal kırıklığına uğramış ve bütün şekerlere küsmüş çocuk gibiydim. Ya da misket oynarken bütün misketlerini kaybetmiş sinirli ve hırçın bir çocuk. Belki de babasının eve gelmediğini anlayınca şaşıran ve mutsuz olan bir çocuk gibi. Şuanda bu çocuklardan hangisiydim bilmiyordum. Bildiğim tek şey karmakarışıktım.
Bir yerlerde iyi bir şeyler arıyordum. Umut'un bana söylediği güzel sözleri aklıma getirmeye çalışıyor, daha sonra bunları düşünerek mutlu olurum dediğim şeyleri arıyordum. Ama sanki iyi şeylerin hepsi bir anda saklanmış gibiydi.
Bulamıyordum!
Bulamadığım bu iyi şeyler beni daha çok mutsuz olmaya itiyordu. Elimde olmadan o anı düşünüp duruyordum. O kadar sinirlenmesinin nedeni arıyordum. Bana neden bağırdığını anlamaya çalışıyordum.
Ağlamak istemiyordum. Zaten yeterince ağlamıştım. Kafamı dağıtmaya ihtiyacım vardı. Başka şeyler düşünmek zorundaydım. Ama şuan da resmen o ve onun haraketleri beynimi istila etmiş durumdaydı! Düşünemiyordum. Bana neden bağırdığının nedenini bulmak istiyordum!
Yatağımda telefonumu aradım. Bulduktan sonra mesaj bölümüne girdim ve hızlıca yazmaya başladım. Mesajı bitirdikten sonra göndermek üzereyken telefona gelen mesajla derin bir of çektim. Neden tam mesajı gönderecekken hep bir engel çıkıyordu ki? Az önce de göndermeye cesaret edebilmişken annem odaya girmişti ve telefonu yatağın içene fırlatarak uyuyor moduna geçmek zorunda kalmıştım. Böylelikle mesajı da gönderememiştim. Şimdide tam cesaret edip gönderecekken yine ne engeli çıkmıştı karşıma?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Var Mı Senden Ötesi?
Ficção AdolescenteBir daha kimseye güvenemeyeceğini düşünen yaralı bir kız. Bir daha asla sevdiği kadını koruyamayacağını zanneden umursamaz bir erkek. Tarifi olamayacak kadar büyük bir aşk. Ve sonsuza kadar birbirlerine verdikleri bir yemin. "Bizde ne öncesi olacak...