1 haftadır Damla'dan haber yoktu ve işler tersine dönmüştü. Edizle küs olduğum zaman Damla beni teselli ediyordu, şimdi ise Damla ile ayrı olduğum için Ediz beni teselli ediyordu. Hala yüzüne bakarken biraz çekiniyordum ama o o kadar iyi bir insandı ki her şeyi unutmuştu. Fakat sürekli benimle ilgilenemiyordu çünkü Çağıl bozuk atıyordu. Haklıydı kız valla. Damlayı ise hiçbir yerde göremiyordum. Dışarıda hiç karşılaşmamıştık. Yokluğu zor geliyordu. Bana verdiği kolye ve tişörtte onun izlerini arıyordum. Tişörtteki kokusu gitmesin diye dolabımdan hiç çıkarmıyordum. İlk verdiği gün söylediği gibi kokusu kolay kolay çıkmıyordu hatta. Kolyeyi parmağımla severken artık gözümden yaş akmıyordu. Ağlamayı en azından kontrol edebiliyordum. Kalbim fena kırıktı ama. Keşke bir mesaj bir ses bir şey atsaydı. Ona o kadar hasrettim ki. Evini biliyordum, Edizle onu almaya giderken aklımda yarım yamalak kalmıştı. Evine gidip onunla yüzleşmek istiyordum. Bunu Edize söyleyince beni götürebileceğini söylemişti ama kendimi hazır hissetmemiştim, çünkü henüz 1 hafta olmuştu. Fakat Pazartesi günü evine gidip neden benimle konuşmayarak değil de bir mektupla veda etmeye çalıştığını anlamak istiyordum. Kararlıydım, ondan vazgeçmeyi hiçbir zaman aklımdan geçirmedim. Benim ondan vazgeçtiğimi düşünmemesi için kapısına gidecektim.
Pazartesi öğlen sıralarında Edizle bahsettiğimiz gibi yola çıktık.
'Kanka ne olursa olsun asla üzülme. Senden önemli değil tamam mı?'
'Öyle diyorsun Ediz ama ben fena aşığım, o dediğin gibi olmuyor işte.'
Ediz bir şey söylemeyerek kafasını salladı. Bir sitenin dışında arabayla durduk ve aşağıya indik. Ediz apartmanı biliyordu. Bloğun içindeki o apartmana girdik ve asansörle 6. Kata çıkmaya başladık. 6. Kata gelince Ediz beni merdivende bekleyeceğini ve gözükmek istemediğini söyleyince kafamı salladım ve zilin önüne gelip düşünmeden bastım. 10-15 saniye sonra kapı açıldı. Sarışın ve genç bir kadın kapıyı açtı.
'Buyur kızım.'
'Merhaba hanımefendi, ben İdil Berkin.'
'Merhaba İdilciğim, senin ismini hatırlıyorum, Damla'nın arkadaşısın sen, hoşgeldin gelsene.'
'Ben rahatsızlık vermeyeyim Damla burda mıydı, onunla konuşmam gerek.'
'Yok canım ne rahatsızlığı, gel sen. Damla dışarıdan kahve almaya gitmişti gelir şimdi, gel sen.'
Damla'nın annesinin ısrarlarına dayanamayıp içeriye girdim ve Edize beklemesine gerek kalmadığını söyledim. Bu işin içinden nasıl çıkacaktım bilmiyordum. Oturma odasında Damla'nın annesiyle sohbet ederken bir yandan da aile fotoğraflarına göz gezdiriyordum. Damla çoğunda gülüyordu ve onu ne kadar özlediğimi fark etmiştim.Zil çalmıştı.
'Damla geldi ben kapıyı açayım.'Kalbim heyecandan deli gibi atıyordu, beni görünce nasıl tepki verecek bilmiyordum ama kaderime razı olmaya da hazırdım. İçeriden sesleri duyabiliyordum.
'Kızım gel, bir arkadaşın gelmiş oturuyorduk biz.'
'Ya anne kimmiş?'
'İdil gelmiş.'
Ses kesilince açılan oturma odasının kapısından içeriye süzülen o tanıdık bedenle göz göze gelince vücudumu bir titreme almıştı.
Damla'nın annesi de ona seslendi. 'Kızım ben kahveyi alıp üst komşuya gidiyorum, İdilciğim görüşürüz.'
Gülümseyip kafa salladım. Annesi çıkınca Damla yavaş adımlarla yanıma geldi ve oturdu.
'Nasıl geldin buraya?'
'Ediz getirdi.'
'Barıştınız yani, söylemişti bana.'
'Madem biliyordun, neden terkettin beni?'
Soruyo sorarken sesim titremiş ve gözlerim dolmuştu.'Lütfen karşımda ağlayıp vicdan azabı çektirme bana İdil.'
Sinirlenmiştim.
'Bana ne yapacağımı söyleme.' Diye sert çıkarken elimi yumruk yapıp sıktım. Damla eliyle yumruk yaptığım elimi tuttu.
'Sakinleş, bu sen değilsin.'
Elimi geri çektim.
'Aynen. Bu ben değilim, o yüzden kolayca gidiverdin değil mi?'
'Bilmediğin şeyler var İdil, zorundaydım.'
'Söyleyebilirdin, anlatabilirdin, sen gitmeyi tercih ettin, nasıl üzdün beni biliyor musun, hala alışamadım.'
'Bir sen mi öylesin sanıyorsun, ben de aynı durumdayım, ağlıyorum her gece ben, seni özlüyorum, çok hem de.'
Ağlayarak kafamı salladım.
'Çok saçma ya, hem terkediyorsun, hem de neler diyorsun, anlamıyorum seni.'Damla bana yaklaştı ve gözlerimi silmeye çalıştı.
'Lütfen bana dokunma Damla, kırdığın döktüğün yerleri daha fazla kırma.'
'İdil anlamıyorsun.'
'Anlat bileyim o zaman, Ediz beni affetmesine rağmen neden terkettin beni ya neden?'
Damla olumsuz anlamda kafasını salladı.
'O kadar da güvenme Ediz'in sözlerine.'
Anlamayarak Damlaya döndüm.
'Ne?'
Cidden ne demek istemişti ki?
Durumu kurtarmak için mi yapıyordu bilmiyordum, ona kızıyordum ama bir yandan da gururumu ezip sarılmak istiyordum. Aşkın başı da sonu da çok zordu.