Çalan telefonla uykumdan uyandım ve telefon ekranını elime alıp ayılmaya çalışırken kimin aradığını anlamaya çalışıyordum.
Ekranda Mete yazıyordu. Hayda, bu ne diye arıyordu ki?
Yanıbaşımda uyuyan sevgilim ise merakla uyandı.
'Kim arıyor İdil, saat kaç?'
'Günaydın sevgilim, saat 12.30, biraz fazla uyumuşuz galiba.'
Telefon susunca yatağa geri dönüp başımı yastığa geri koydum.
Damla cevapladı. 'Aman iş bulana kadar böyleyiz mecbur, kim aradı?'
'Ya Mete diye bir arkadaşım var da o aramış. Dedim geçiştirmek isteyen bir ses tonuyla.
Damla ayağa kalktı ve yatak başlığına yaslandı.
'Mete de kim? Neden aramış, açsaydın.''İnternetten tanışmıştık, arkadaşım işte, ne bileyim önceden çok konuşurduk ama sonra ben yazmayı kestim.'
'Hm neden, yanlış bir şey mi yaptı?'
'Aman aşkım ya boşver şunu.'
'Ha o dediğin Mete seni eve getiren Mete mi? Edizle benim yemek yediğim akşam?'
'Ya evet, o akşam biraz içmiştim de, onu aramıştım.'
'Kıyamam sana ya. Özür dilerim, sana bunu yaşattığım için.'
'Şu an yanımda olan sensin ya önemi olan da bu.'
Damla yanıma eğildi ve boynumu öptü.
'Biraz daha uyuyalım mı İdil'im?'
'Uyuyalım.' Diyip burnumu onun boynuna sürtüp öpücük verdim. Gözlerimi yumdum ve telefon tekrar çalmaya başladı.'Aa gene o çocuk arıyorsa aç şunu da kurtulalım artık ne ısrarcı bir şey bu!' Diye çıkıştı Damla.
Mete'nin benden hoşlandığını bilse çok daha kızardı ama bunu ona söyleyip onu geremezdim.
Telefonu elime aldım ve açtım.
'Efendim Mete?'
'Naber İdil?'
'Meşgulüm bir şey mi söyleyeceksin?'
'Yok, müsait olduğun zaman görüşelim diyecektim, karşı dairendeki çocuk taşınmış, duydum. Belki şansımı denerim diye.'
Damla çatık kaşlarla bana baktı.
'Of Mete of, o benim en yakın arkadaşımdı ondan hoşlandığım falan yoktu. Ben başkasıyla birlikteyim beni arama bizden olmaz anladın mı? Kalbini kırmak istemezdim ama ısrarın beni delirtiyor, hadi güle güle.'Telefonu kapatıp yatağa gömülünce Damla yine yatak başlığına yaslandı.
'Ne demek oluyor bu?'
'Of Mete benden hoşlanıyordu, hep benden bir şans istedi, o gece senin için ağlarken o da Ediz için ağladığımı sandı falan.'
'Tamam tamam gerisini anladım ben.'
'Bana bu durumda triplenmeyeceksin değil mi?'
'Hayır ama gizlemen de gerekmezdi.'
'Huzursuz olma diye söyledim.'
'Neyse ben kalkıyorum, kahve bitmedi değil mi kahve yapayım.'
Damla'nın böyle davranması canımı sıkmıştı. Kolundan tutup tekrar yatağa oturtunca bana baktı.
'Damla, bu mesele konuşulmadan buradan kalkmak yok, aramız böyle olsun istemiyorum, konuşup halledelim olur mu?'
'Neden söylemedin o zaman baştan? Duymasaydım yine gizliyor olacaktın.'
'Çünkü onu hayatımdan çıkardım kendi kafamda. Silecektim ve bunu sana söyleyip seni boş yere huzursuz etmek istemedim.'
'Yine de bilmek isterdim, o çocuktan duyarak değil.'
'Tamam hak veriyorum sana.'
Damla eliyle saçımı okşadı.
'Ne yapayım, kıskanıyorum, elimde değil.''O kıskanacağın biri değil güzelim.'
'Seni rahatsız etmez değil mi? Evini biliyor sonuçta.'
'Edemez. Sen varken bana bir şey olmaz.'
'Biliyorum, kelebeğim.'
Damlayı kendime çektim ve yanağından öptüm. Birlikte kahve içip kahvaltımızı ettikten sonra iş ilanlarına bakmıştık.
Damla'nın annesi arayıp onu çağırınca gitmek zorunda kalmıştı. E tabi haklıydı kadın. Damla neredeyse 1 haftadır bendeydi ve annesi yalnız kalıyordu.
Bu sefer de beni yatıya çağırıyordu.
Gideyim de kayınvalidem ile aramı yakın tutayım bari...