Israrla iki kere çalan zile lanet okuyup ayağa kalktım. Kimdi ki bu? Birini falan beklemiyordum ben. Damla olması imkansızdı. Dün geceki kavgamızdan sonra hiç konuşmamıştık ve bunun için sırf Ankara'dan kalkıp geleceğini hiç düşünmüyordum.
Kapıyı açtım ve karşımda bir kurye vardı.
Elinde ise bir paket vardı.'İdil Berkin?'
'Evet benim.'
'Teslimatı aldığınıza dair imza atar mısınız?'
'İyi de benim kargom yoktu.'
'Hediye bu, çiçek sepetinden.'
'Ya kimdenmiş?'
'Acelem var hanımefendi, imzalar mısınız?'
Kuryenin bu kaba tavrına göz devirdim ve imza atıp elindeki paketi alıp kapıyı kapayıp içeriye girdim. Paketi açtım ve içinden çiçek demeti şeklinde bonnyfood çıktı. Pembe ve siyah çikolata toplarından oluşuyordu. Paketin kenarındaki üzerinde ismim olan küçük zarfı aldım ve içini açtım.
'Sana dün gece biraz fazla yüklendim, iş stresi yüzünden olsa gerek, sonradan hatamı farkettim, üzdüysem özür dilerim. Güzel kızım, seni seviyorum.'
Damla Çetiner
Kalbimde oluşan mutluluk veren bir sızıyla elime telefonu aldım ve bonnyfood'a story çektim.
Üzerine açıklama düştüm.
'Birileri çoktan affedildi.'Damla ise bunu görür görmez kalp bıraktı ve ardından hemen aradı.
'Sevgilim, beğendin mi?'
'Ya çok tatlısın sen, çikolata sevdiğimi biliyorsun, yerim seni.'
'Cidden özür dilerim senden, kırdım mı seni.'
'Hayır daha çok kızdım diyelim ama önemli değil, affettim bile. Hem ben de özür dilerim haber vermeliydim sonuçta.'
'Böyle küçük şeylerle kendimizi yıpratmayalım, seni çok seviyorum unutma.'
'Ben de seni çok seviyorum.'
'E bugün görüşmen var heyecanlı mısın?'
'Evet ya hazırlanıp çıkacağım az sonra şans dile bana güzelim.'
'İyi şanslar sevgilim, sen tuttuğunu koparırsın.'
'Sen ne yapacaksın bugün?'
Damla iki üç saniye bekledi.
'Ya bu akşam şirket yeni elemanlar için yemek düzenleyecek. Genel müdürün kızı varmış, adı Deniz, davet etti, oraya geçeceğim.'
'Ya ne güzel, bir çeşit kaynaşma yani.'
'Aynen bebeğim, ararım seni oradan.'
'Tamam sana iyi eğlenceler ben hazırlanayım, geç kalmak istemiyorum, öptüm seni birtanem.'
'Ben de seni öptüm, bol şans aşkıma.'
Damlaya öpücük attım ve telefonu kapadım. Eh bu yemek işi biraz canımı sıkmıştı. Onu başkalarıyla paylaşamayacak kadar çok kıskanıyordum. İnşallah yemekte çok göze batmazdı...
-6 saat sonra-
Ağzım kulaklarımda eve varmıştım. İşe alınmıştım! Haberi ilk olarak aileme verdim ve beni kutlamak için yemeğe çağırmışlardı. Yarın akşama söz vererek evime kendimi attım ve Damla'nın yolladığı hediyeden bir adet çikolata ağzıma atarken telefonu elime alıp onu aradım. Çaldı ama açmamıştı. Meşguldü herhalde. O bana dönerdi.
Eylül ayının 14ünde okullar açılıyordu ve bu süreye 3 hafta vardı. Yani 3 hafta sonra özel okulda psikolog olarak çalışmaya başlayacaktım.
Damla beni aradı ve anında telefonu açtım.
'Damla'm nasılsın?'
'İyiyim sevgilim sen? Şimdi eve geldim aradığını gördüm.'
'İşi aldım biliyor musun, okul açılınca başlayacağım.'
Damla sevinçle beni tebrik etti.
'Ee senin yemek nasıl gitti?'
'Güzeldi ya, Denizle de iyi anlaştık.'
Yüzümü astım.
'Nasıl yani. Sadece sen mi iyi anlaştın?
Damla birkaç saniye cevap vermedi.
'Yani hayır sadece ben değil, iyi anlaştık işte, aman güzel geçti yemek aşkım sohbet muhabbet.'
'Anladım, sevindim.'
'Şey ben üzerimi falan değişip seni arayayım mı?'
'Olur hayatım bekliyorum.'
'Öptüm.'
Damla telefonu kapatınca işi aldığıma dair diğer arkadaşlarımla sevincimi paylaştım ve ben de yemeğimi yedim.
Aklıma da şu Deniz denen kız takılmıştı. Ne ara anlaşmışlardı ki yani? Kız herhalde arkadaş canlısıydı. 1 saat aradan sonra Damla aradı ve telefonu açtım. Genel olarak birbirimizi özlediğimizden ve ilk fırsatta yanıma geleceğinden söz etti. Bir an için sessizlik oldu.
'İdil.'
'Efendim güzelim?'
'Ben sana bir şey söyleyeceğim.'
'Söyle?'
'Ama kızma.'
İşte şimdi içime düşen kurt dolanmaya başlamıştı.
'Damla söyler misin?'
'Deniz var ya.'
'Evet, şu kız, genel müdürün kızı olan.'
'Yok değil.'
'Ne demek değil, sen öyle demiştin ya? Unuttun mu yavrum?'
'Şey. Deniz aslında erkek.'
Sinir beynime hücum etmişti. Ne demek erkekti yani? Damla bunu bana neden başta söylememişti ki?
'Bana bunu şimdi mi söylüyorsun?'
'Yemeğe gelmeden önce ben de kız sanıyordum ama erkekmiş.'
'Damla bunu bana az önce söylemedin, iyi anlaştık dedin ve sustun, neden gizledin bunu?'
'Ya sen uzaktasın, beni kıskanıp üzülme diye söylemedim aşkım vallahi, seni düşündüm.'
'Damla beni şaşırtıyorsun, bazen seni tanıyamıyorum.'
'Hayır ben aynı Damlayım, lütfen değiştiğimi düşünme sakın.'
'Üst üste hatalar yapıyorsun. Bir durmayı bil önce, beni üzmeye hakkın yok bu kadar.'
Damla sessizce nefes aldı. Cevap vermedi. Konuştum.
'Söyleyeceğin bir şey yoksa kapatıyorum. Uyuyacağım.'
'Üzgünüm ben İdil.'
'Benim kadar değilsindir ama.'
Telefonu kapattım ve gözümden sinirle ve hayal kırıklığı ile süzülen yaşla elime telefonu aldım ve Damla'nın attığı storydeki mekana girdim. Mekan storylerine bakarken önüne Deniz denen o herif çıktı ve babasının müdür olduğu şirketi görünce o olduğunu teyit ettim. Storylerine baktım ve akşam yemeğinden topluca bir foto paylaştığını gördüm. Damla da yanında oturup gülümsüyordu.
Deniz'in instagram biosunda twitter hesabı vardı ve twitter hesabına girip 56 dakika önce attığı tweete baktım ve kalbime giren ani bir ağrıyla telefonu yatağın üzerine fırlattım.
Tweet: İlk görüşte aşka inanır mısınız? Su gibi kız valla, adından da belli, Damla...