32

967 60 3
                                    

Günlerdir ruh gibi yaşıyordum. Telefonda üzülmesin diye Damla'ya belli etmiyordum ama onu gerçekten çok özlüyordum. Kendimi evimde çok yalnız hissediyordum. Apartmandaki komşularımla pek muhabbetim yoktu ama ingilizce öğretmeni olan ablayla arada bir sohbet ediyorduk.

Arada kafa dağıtmak için ailemin yanına bile gitmiştim. Anneme Damla'nın iş bulup Ankara'ya gittiğini söyleyince onun adına mutlu olduğunu söylemişti ama işin rengini bilmiyordu ki. Babam bir ara orada yalnız kaldığımı işitince eve dönebileceğimi söylemişti.

Bunu istemiyordum ama. Kendi başıma rahattım. Damla ile konuşmuştum ve bu haftasonu için gelmesi mümkün değildi. Ben ise iş ilanlarından özel bir okulda psikolog aradıkları ilanı bulmuştum. Başvurmuştum. Deneyimli birini aramadıkları için görüşmeye gidecektim.

Yani şimdilik Ankara'ya gitmem olanaksızdı. Keşke bir sihir büyü falan olsa da Damla yanıma düşüverseydi.

Eğer görüşmede işi alabilirsem maaşımla ilk uçakla onun yanına gidecektim. Eğer yeterince paraya ulaşırsam Ankara'ya taşınırdım ve deneyimim olduğu için iş bulmam kolaylaşabilirdi.

Önümde sabretmem gereken zorlu bir süreç vardı. Hayatıma pat diye düşen o güzel şey şimdi benden uzakta ve ulaşılması zordu.

Bazen düşünüyorum da keşke direkt bana açılsaydı. Bana ulaşmak için Ediz'i kullanmasaydı Edizle de aramız bozulmazdı, Ediz intikam diye bizi ayırmazdı. Keşke işi zora sokmasaydı.

Aklımı kurcalıyordu bazen, Damla neden Edizle rol yaptı ki? Ben insanı tersleyecek tipte biri bile değildim.

Bunu ona sormak istiyordum ama rahatsız olur diye sormuyordum.

Önümdeki cips yığınını itip ayağa diklendim.

'Pekala bu kadar tembellik yeter İdil, bin kilo olacaksın.'

Sıkkınlıkla evde rutin temizliğimi yaptım ve televizyon izlemeye karar verdim. Saat ise 22.35'i gösteriyordu.

Damla ise yoğun olduğundan bana çıkışta yazacağını söylemişti ama çoktan yazması lazımdı. Telefonumla onu 1 saat önce falan aramıştım ve meşguldü.

Allah allah neredeydi bu kız ya? Telefonu tekrar elime alıp aradım ve yine kapalıydı. Mesaj attım bu sefer ona. Endişelendirmesi saçmaydı. Zaten ayrı şehirlerdeyiz, neden böyle yapmıştı ki?

Tam bu sırada zil çalmıştı. Kesin komşu falandır diye düşünerek oflayarak kapıya gittim.

Kapıyı açtım ve karşımda gördüğüm kişiyle olduğum yerde donakaldım.

Gerçek miydi bu? Rüya falan değildi sanırım.

'Sevgiline sarılmayacak mısın?'

Sevinçle çığlık atarak Damla'nın boynuna atıldım.

'Hain kandırdın beni, çok yoğundun he, sen çok kötüsün ya sürpriz miydi yani Damla!'

'Evet bebeğim, ben demedim mi sana gelirim diye, eh fena mı oldu, beklemiyordun.'

'Ben seni çok özledim.'

Damla sessizce gözlerime baktı ve beni elimden tuttuğu gibi dışarıya çıkardı.

'Nereye gidiyoruz?'

'Gel sen.'

Koştura koştura dışarıya çıktık ve Damla bana dönüp ellerimi ellerinin içine aldı.

'Ankara'da en çok neyi özledim biliyor musun? Seni. Seninle doya doya vakit geçirmeyi. Oradayken kendime söz verdim. İdille el ele nefesimiz kesilene kadar koşacağız dedim. Var mısın benimle koşmaya?'

'Varım tabi ki.'

Onunla gülüşerek hızla yağan yağmurun altında seke seke güle oynaya koşuyorduk. Etrafımızdan geçen insanlar. Kalabalık. Hiçbir şey umrumuzda olmamıştı. Arada ellerimizi birleştirip koşuyorduk da. Sonunda kendimizi deniz kenarında sırılsıklam bulmuştuk. Nefesimi kontrole sokarak Damlaya döndüm.

'Yemin ediyorum çok iyi geldi, of harika geldi.'

'Şimdi daha da harika olacak.'

Damla beni kendine çekti ve elleriyle başımı tutup dudaklarını dudaklarıma bastırdı ve ellerimle belini sarıp bedenimi onunkiyle birleştirdim ve yağan yağmurun etkisiyle ıslanan dudaklarımız birbiriyle bütünleşirken onu ne kadar özlediğimi ve asla ona doyamayacağımı anlamıştım. Etraf bize mi bakıyor hiç mi hiç umrumda değidi. Geri çekildim ve gülümsedim.

Damla kıkırdadı. 'Yağmurun altında da öpüşmedik demeyiz artık.'

Tekrar kıkırdadım ve ona doğru atılarak tekrar dudağına kapandım. Öpücüğüme karşılık verirken beni kucağına aldı ve dudaklarımdan ayrılıp hızlı adımlarla yürümeye başladı.

'Napıyorsun Damla ya.' Kahkaha attım.

'Seni eve kadar taşıyacağım.'

Sokaktaki insanların şaşkın bakışları arasında gerçekten de Damla beni eve kadar böyle taşımıştı.

Eve girince ıslak kıyafetlerimizi çıkardık.

'Ne güç varmış sende sevgilim, yorulmadın mı?'

'Aşkın gücü bu kızım, yorulur muyum sence?'

Ona doğru yaklaştım ve bedenini kollarımın arasına alıp yanağına öpücükler verdim.

Arkadaşım'ın Aşkı /GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin