Güzel bir haftasonuna gözlerimi açmıştım. Bugün Damla ile kendimize ufak bir valiz hazırlayacaktık. Tatil için biletlerimizi almıştık. Eşyalarını alıp bana gelecekti ve hazırlanıp yarın erken saatte 7 uçağıyla Alanyaya gidecektik. Bu tatil bize çok iyi gelecekti.
Tatil sonrası ise iş arayacaktık.Ben öncelikle bir kahvaltı masası hazırladım. Sonra telefonla Damlayı aradım. Düz bir sesle geliyorum deyince uzatmadan kapattım. Herhalde uykusunu alamamıştı.
Elimle ağzıma ufak bir peynir parçası atıp çalan zilin üzerine kapıya doğru ilerledim ve kapıyı açtım.
Damla içeriye girdi ve boynuna sarılıp yanağına bir öpücük bıraktım. Hala garip davranıyordu.
'Geçsene masaya, kahvaltı hazırladım.'
Damla elindeki çantasını askılığa astı.
'Olur geçelim.'Bozuntuya vermeden masaya oturduk.
'Çay mı içersin meyve suyu mu güzelim?'
'Farketmez ya.'
Kafamı salladım. Bu durum iyice canımı sıkmaya başlıyordu. Meyve suyunu doldurup Damla'nın önüne koydum ve karşısındaki masaya oturdum.
'Bir sorun mu var Damla?'
Damla elini sıkıntıyla saçından geçirdi.
'Var İdil, ben seninle tatile falan gelemiyorum.'Kaşlarımı çattım.
'Neden ya, o kadar plan yaptık, neler oluyor Damla?''Babam olacak o adam var ya, o benim gelmemi istiyormuş, biletimi bile aldı, beni yanına çağırıyor, iş bulmuş bir yakınımızdan, yerim falan hazırmış, karşı da gelemiyorum of.'
'Nasıl ya, ne zaman gidiyorsun?'
'Yarın gece yola çıkacağım, pazartesi iş başı. Tercümanlık yapacağım bir şirkette, iyi konum hem de.'
'Ne diyebilirim ki, madem baban sana iş bulmuş, madem seni yanında istiyor, gitmekten başka çaren yok o zaman.'
Damla hayal kırıklığına uğramış bakışlarla bana baktı. Sonra yanımdaki sandalyeye geçip elimi eline aldı ve öptü.
'Ben seni bırakıp nasıl gideceğim ki, başka bir seçeneğim yok ama, seni yarı yolda bırakacağım için çok üzülüyorum, ama böyle olmak zorunda sevgilim, affet beni, hem bakarsın haftasonları gider gelirim, hiç ayrılmamış gibi oluruz.'
Elimi Damla'nın elinden çektim.
'Çocuk mu avutuyorsun Damla.'
Gözümden akan yaşları silmeye çalışırken Damla elimi tutmaya çalışıyordu.'İdil yapma lütfen, mecburum diyorum sana, seni ne kadar sevdiğimi bilmiyormuş gibi, üzme beni.'
Kafamı salladım.
'Haklısın ya. Özür dilerim gideceğin için üzüldüğüm için, ama bu şekilde olmamalıydı, daha da farklı olabilirdi, neyse sana yeni işinde başarılar diliyorum.''Bu mu son sözlerin, beni böyle mi yollayacaksın?
'Damla ben ne diyeyim ki sana yani, daha az öncesine kadar seninle tatil yapacağımız için mutluluktan ölüyordum, şimdi bana gelmiş ben gidiyorum diyorsun, allah kahretsin ya ne diyebilirim ki!'
Damla ayağa kalktı.
'Sen beni anlamamakta ısrar ediyorsun İdil, yine de her şeyden vazgeçmeyip beni uğurlamak istiyorsan yarın gece uçağım 10'da kalkacak. Ama ben bu ilişkiden vazgeçmeyeceğim, şimdi sadece üstüne gelmiyorum, görüşürüz.'Damla mutfaktan çıktı ve dış kapının kapanış sesini duydum ve 'Allah kahretsin' diye bağırıp elimdeki bardağı yere fırlattım ve ağlamaya başladım.
Bu olanlar benim başıma mı geliyordu cidden? Neden her şey bozulmak zorundaydı ki? Daha dün gece çok güzel hayallerle uykuya dalmıştım ben, şimdi ise Damla uzağa gidiyordu. Artık yanımda olmayacaktı. Sabah onun yanında uyanamayacaktım, istediğim zaman sarılamayacaktım, o hep uzaktaki bir parçam olacaktı. O kadar üzgün ve kırgındım ki saatlerde odamda ağlamıştım. Gözlerimin acısını hissedebiliyordum. Keşke bu daldığım kötü bir kabus olsaydı. Damla gitmiyorum seninleyim deseydi.Fakat bu olabildiğince gerçekti ve kabullenmek zorundaydım..