Bu bölüm uzun yorumlarından dolayı ithaflar;
-black-
-Harry_Curly_1907
Diğer bütün yorum yapan herkese de ayrı ayrı teşekkür ederim, sadece uzun yorumlara ithaf veriyorum. Kocaman öpüldünüz. Hepiniz seviliyorsunuz.Keyifli okumalar!
Acı geçmiyordu, yüreğinizin orta yerinde daima duruyordu. Bazen tek bir anı, bir söz, bir fotoğraf ya da sadece tek bir isim o sızının yerini size hatırlatıyordu.
Acı hatırlanmayı seviyordu.
Annemde benim en büyük acımdı.
Neredeyse koskoca bir seneyi onsuz geçirmiştim. Kızgın mıydım? Evet. Pişman mıydım? Belki.
Yine de onu affetmek bana o kadar uzak bir duygu gibi geliyordu ki…
Babamın ölmüş olması, onunla uyudukları yatakta başka biriyle olabilme hakkını ona vermiyordu. Yine de bazen onu özlüyordum. Özellikle Harry için ağladığım gecelerde onun kolları arasında olamadığım için üzülüyordum.Aylarca beni aramamıştı, gerçi aradığında da ben açmıyordum ama kimsesiz kalmıştım ortada. Hiç merak etmiyor muydu? Nerde kalıyorum, nasılım, param var mı?
Bunlar kalbimde koskoca bir delik açıp, annemi de oraya gömüyordu. Düşündükçe mi yoruluyordum, yoruldukça mı düşünüyordum bilmiyorum. Tek bildiğim ona ne kadar kızgın olsam da ona ait yeri kimse dolduramıyordu, dolduramazdı. Acı bir gerçek vardı ki o annemdi ve ben hala onun mutluluğunu görmeyi istiyordum.“Geldik,” dedi Harry. Tek eli direksiyonu kavramış, diğer eli elimin üstünü sarmalamıştı.
Düğün bitmişti. Gidememiştim. Cesaret edememiştim. Saatlerce Harry’nin kucağında ona sarılarak oturmuş, beraber benim sevdiğim şarkıları dinlemiştik.
Şimdi bir yıldır uğramadığım evin önündeydim ve düşüncelerime kırılmaz zincirler vurulmuş gibiydi. Hislerim o kadar kör düğüm olmuştu ki, ne olduğunu çözemiyordum.
Derince bir nefes aldım. Hala onu görmek için kendimde o özgüveni bulamıyordum. Ne tepki vereceğini bilmiyordum. Hastaneden sonra hiç yanına uğramamıştım. Belki de gerçekten hayırsız bir evlattım.
Harry, destek olmak istercesine tuttuğu elimi iyice sıktı.
“Hayırlı olsun deyip, geleceğim. Sen git.” Eğilerek yanağına minik bir buse kondurdum.
“Burada bekleyeceğim.”
Kafamı sallayarak, buz kesmiş elimi kapının koluna uzatıp açtım. Rüzgâr tenime tokat gibi çarpıp, beni ürkütürken, telaştan sersemlemiş bedenim yana doğru savruldu. Binanın kapısına doğru titreyen bacaklarımla birkaç adım attım. Kendimden emin olamayan adımlarım birbirini takip ederken, bir el kolumdan tutup beni kendine doğru çevirerek, sıkıca göğsüne bastırdı.
“Dikkat et,” dedi uyarır ses tonuyla. Oksijenim haline getirdiğim kokusunu ciğerlerime doldurdum. Kesinlikle kokusunda nikotin vardı, bu kadar bağımlı olmam imkansızdı. Zaman durabilirdi, izin veriyordum. Tam şuan durmalıydı ve ben sonsuza kadar burada kolları arasında kendimi tamamlanmış hissetmeliydim.
“Korkuyorum,” dedim ona iyice sokulurken. Kolları arasında kaybolmak istiyordum.
“Ben yanındayım,” dedi. “Hadi git.”
Kafamı kaldırarak karanlıkta koyulaşmış zümrüt yeşili gözlerine uzunca baktım. Göz kapaklarımı birkaç kez kırpıştırıp ona onay verdim.
Adımlarımı düzenleştirip, sırtımı dikleştirdim. Güçlü görünmeliydim. Yıkılmamış gibi. Hiç kırılmamış, yaralanmamış, belki de hiç ağlamamış gibi. Dünyayı karşıma alabilecek kadar güçlü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVİME GELEN ÖĞRETMEN
FanfictionYumruklarımı göğsüne indirmeye devam ederken hıçkırarak ayaklarının dibine çöktüm. "Senin için neyim ki zaten?" dedim avuçlarımla gözlerimi kapatıp. Yanıma çöktüğünü hissettim. Eliyle yüzüme dokunurken aldığım cesaretle ayaklandım."Senin için neyim...