20. BÖLÜM

6K 218 19
                                    

Bu bölüm yorumlarından dolayı ithaf alanlar;

Harry_Curly_1907, darkesila, esrastyless

Duygusal bir müzikle okuyabilirsiniz. 

Hafif doğrularak, “Peki,” dedi. “Sorabilirsin ama benim zaten bir hediyem var.”

Yutkunarak uzandığım bacaklarından kalktım. Karşısına dikilip, doğrudan gözlerine baktim. Sanki buna ihtiyacım vardı veya bundan cesaret alıyordum. “Senin için ne ifade ediyorum?”

Bir anlık duraksadı. Ardından dudağını araladı fakat tekrar kapattı. Zorlanıyor gibiydi. Yeniden dudaklarını aralayıp, yaladı. Kalpten gidebilirdim.

Bir elimi alarak avuçlarının arasına hapsetti. “Nefes almamı, ve eğer nefes almazsam öleceğim. Seni kaybedince öleceğim gibi.” Karanlıkta yeşilin en güzel tonunu barındıran gözleri parlamıştı ve bir damla yaş çenesine doğru süzülmüştü. “Peki, ben? Ben senin için ne ifade ediyorum?”

Nefes alması gibi.

Beni kaybedince ölecek.

Kafamı iki yana salladım. Düşüncelerimi toplamaya çalıştım ama olmuyordu işte. Olmuyordu. Tuttuğu elime minik bir öpücük bırakınca, kafamı kaldırarak gülümsedim. “Aşkı,” dedim. “Benim için aşkın şekil almış halisin.” Gamzelerini ortaya çıkaracak şekilde gülümseyince, işaret parmaklarımı çukurlara yerleştirdim. “Ben ölünce, beni buraya gömersin değil mi Harry?”

Sağ olduğunu tahmin ettiğim elimi tutarak, öptü, kolum boyunca minik minik öpücükler bırakarak çıktıktan sonra yavaşça çimlere uzandırdı. “Bir daha,” dedi dişlerini sıkarak ve üzerime ağırlığını vermeden çıktı. Nefesi boynum boyunca dolaşıp, titrememe neden olsa da umursamıyordum. “Öleceğinle ilgili bir saçmalık söylersen, senin kafanı koparırım.”

Kıkırdayıp, alınlarımızı birleştirdim. “Pekala,” diye mırıldandım. Gözlerim, uzun zamandır hasret kaldığım dudaklarına takılıp kalmış ve içimin huysuzlaşmasına neden oluyordu. Onu deli gibi öpmek istiyordum.

“Seni öpmeme izin verirsen belki kurbağa sandığın adam Sindrella’nın prensi olur, ha?” Burunlarımızı birbirine sürttü. Dudağımın kenarını ısırıp, kafa salladım.

“Denemeye değer?”

Dudaklarımızın ufak temasıyla, tüm şeyler yok oldu.

Sadece Harry vardı.

 O ve dudağımın üstünde ki dudakları.

O ve nazik öpüşü.

Sadece ve sadece o.

Sadece Harry.

Bunu nasıl başardığını bilmiyordum ama halimden memnundum. Öpücüklerine tutkuyla karşılık verirken, kolumu boynuna doladım. Bu sefer farklı öpüyordu. İncitmek istemezmiş gibi. Kırılmamdan korkuyormuş gibi. Elimi buklelerin arasından gezdirdim ve yine o elma kokusu. Ekşi elma gibi biraz da. Burnumu tişörtüne bastırdığımda işte o haz aldığım koku burnuma dolmaya başlamıştı. Krema ve biraz da tarçın sanırım. Dili ağzımın içinde dilimle dans ederken, elini kalçalarıma götürdü. Elimle pantolonunun düğmelerini sökmeyi başardığımda, yerimden doğrularak tişörtümü çıkardım. Çalılıkların arasından gelen sesle hışımla kafamı kaldırdığımda, sesler de yakınlaşmaya devam ediyordu. Ve fenerden gelen ışık da öyle.

EVİME GELEN ÖĞRETMENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin