Selamlar. Yeni yılın ilk günü. Hepinize musmutlu yıllar diliyorum. Umarım hiç hayal kırıklığı yaşamaz, gözyaşı dökmez ve bol huzurlu bir yıl geçirirsiniz. İlk önce şunu söyleyeyim ki şurada ki 5-10 tane insana, bana mesaj atan, yorum yapan, oy verip destek olmaya çalışan hepinize teşekkür ederim. Cidden 2-3 kişi yorum yapmazsa hevesim kırılacak diye çok korkuyorum. Çünkü burada oldukça popüler hikayeler var ve keşfedilmem çok zor. En azında arkadaşlarınıza önerip ya da başka bir şekilde bana destek verirseniz dünyanın en mutlu insanı olurum. İnşallah zamanla sayımız büyür ve kocaman bir aile oluruz burada. Sizlerin oyları ve yorumları çok değerli. Onlar ilham kaynağım oluyor. Bu arada bu hikaye bittikten sonra hayran hikayesi yazmayacağım. Haberiniz olsun diye şey ettim sjsjs Takipte kalın. Çok konuştum. Sizi çok seviyorum. Keyifli okumalar!
4.BÖLÜM
"Gebbie... Gebbie" Adımı. Her zaman ki gibi. Uzun uzun telaffuz ettikten sonra devam etti. "Beni bu kadar kıskanmana gerek yok."
"Seninde artık seni kıskanmadığımı anlamayacak kadar beyinsiz olmana gerek yok Harry." Bileğimi güçlü ve uzun parmaklarından kurtarırken topuğumun ucuyla ayakkabısına bastım.
"Harry, kiminle konuşuyorsun orada sen?" Darian ince sesini duyduğumda, kaşlarımı kaldırıp yüzüne dikkatlice baktım. "Fahişene benimle yakalanmak istemezsin değil mi?" Geri çekilip, koşar adımlarla bahçeye çıkan merdivenlerden inmeye başladım. Harry'nin onu sevdiğini sanıyordu. "Ucube" diye geçirdim içimden. Harry, bugüne kadar kimseyi sevmemişti ki. O insanlarla oynamaktan baska bir şey yapmazdı. Aptalın tekiydi. Her zaman olduğu gibi bana değer veriyor gibi yapmış, sonra da terslemişti. Bu alışık olduğum bir durumdu.
***
Evden içeri girerken annemle göz göze gelmeden hızla odama çıkıp, kapıyı kilitledim. Çantamı yatağın üzerine bırakırken nefesimi tutmuştum. Günlüğü okuyup okumamakta kararsızdım. Sonuçta ne kadar özel hayatını merak etsem de -ki deli gibi merak ediyorum- ama yine de bunun doğru olacağından emin değildim. Tamam, hepimiz bunu okuyacağımı biliyoruz. Uzatmaya gerek yoktu. Hem özel hayatın da canı cehenneme. 5 dakikalık bu düşünme evresinden sonra, sonunda günlüğu çantadan çıkarabilmiştim. İlk sayfada ki uzun yazıya göz attıktan sonra derin bir nefes aldım. "Sevgili Günlük" diye başlamıştı. "Çocuk" deyip güldüm ve devam ettim.
"Genelde üzgün olduğum zamanlarda yazarım sana. Ama bugün güzel bir zaferimi anlatacagım. Bazen tek dinleyenim sen oluyorsun çünkü. Ne kadar etrafım o aptal kızlarla dolu olsa da hepsi özel ihtiyaçları için peşimden koşuyor. Gebbie dısında..." İsmimi duymamla birlikte günlüğü kapatıp, derin derin nefes almaya başladım. Soluk borumun tıkandığını düsünüyordum. Ya da gözlerimin kızardığını. Benimle ilgili bir şeyler yazması bile kalbimi durdurabilirdi. Sayfayı yeniden açıp merakla kaldığım yerden devam etmeye başladım.
"...Beni sevdiğini söylüyor. Tanrım. İnsanların birini sevmesi bana o kadar saçma geliyor ki. Tahmin et ben ne yaptım? Tabiki de onunla oynadım. Her kız gibi. Onunda canını acıttım. Tıpkı 13 yaşındayken Sarah'ın benim canımı acıttığı gibi. Tıpkı onun benimle oynadığı gibi, oynadim onunla. Ama ilk kez içimde tuhaf bir duygu var. Pişmanlık gibi. Galiba ilk kez yaptıgım şeyden pişman oldum. Ya da olmadım. Bazen kalpsiz olduğumu düşünüyorum. Sarah'ı özlemiyorum artık biliyor musun? Sanırım yıllar önce bırakmışım onu sevmeyi, özlemeyi... Gebbie iyi bir kız. İyi olduğu kadar da aptal. Onunla çıkacagımı düşünerek yanılıyor. Sarah'tan sonra kimseyle cıkmayacagıma yemin ettim ve yeminimi bozmayacağım. Aşkı ögrenene kadar."
Daha fazla devam edemeden günlüğü duvara fırlattım. Dizlerimi karnıma çekerken hıçkırmaya başladım. Salaktım. Onu hala düşünmem salaklıktı. Onu yanındayken bile özlemem salaklıktı. O aşkın ne demek olduğunu asla bilmeyecekti. Hayatında sadece Sarah'ı sevmiş olmalıydı. Tanrım. O kızın yerinde olmak için her şeyi yapardım. Önceden. Yüzümü ellerimle kapatırken, ağlamaya devam ettim. Onu ne kadar umursamadığımı söylesem de uzun zamandır ağlamadığım kadar ağladım. Hiç susmadan...
***
Şişmiş gözlerimi saymazsak her gün olduğu gibi güzel giyinmiş ve okula gitmiştim. Dün bütün gece ağlamış ve sonrada sadece 2 saatlik uykuyla okula geldiğimden harap ve bitik haldeydim. Tek istediğim Harry'le göz göze gelmemekti. Bugün sadece 2 dersimiz ortak olduğundan şanslı bile sayılabilirdim. Bütün gün duymamak için dua ettiğim sesi duyduğumda olduğum yerde donup kalmıştım.
"Günlüğüm sende değil mi Gebbie?" Ses tonundan kızgın olduğunu hissedebiliyordum. Tam arkamda olduğundan nefesi kesik kesik boynuma çarpıyordu. Cevap vermeden ilerleyecekken bileğimden kavrayıp yüzüne bakmamı sağladı. Tamam, bunu yapmasını bekliyordum.
"Günlüğüm nerede Gebbie?" Dişlerini sıktığı kadar bileğimide sıkmaya devam ediyordu. Ne söylemem gerektiğini bilmiyordum. "Ne saçmalıyorsun ahmak?"
"Günlüğümü ne hakla alırsın?!" Yüz hatları gerginleşmiş, çenesi kaskatı kesilmiş ve kaşlarını çatmıştı.
"Sen ilk o düzdüğün fahişene sorsana!"
"Gözlerinin haline bakılırsa okumuşsun bile."
"Evet, okudum. Ne kadar saf olduğumu. Senin aşktan zerre kadar anlamadığını. Sarah yüzünden her kızla oynadığını. En önemlisi kendin acı çektin diye başkalarına da acı çektirerek ne kadar bencil, kalpsiz ve şerefsiz olduğunu oku-"
"Yeter!" Sözlerimi kesip, kaşlarını çattı.
"Kırıldın mı Harry? İnan benim kadar kırılman imkansız." Başımı iki yana salladıktan sonra ağlamamak için alt dudagımı ısırdım. Kalbim sıkışıyordu. Ah, hayır onu sevemezdim. Yüce Isa aşkına bu çok yanlış olurdu. Sevmemeliydim. Bu kendime verdiğim sözü tutamadığım anlamına gelirdi. Adımlarımı hızlandırırken yeniden bağırdı.
"Neden en son sayfasını da okumadın Gebbie? Orda da seninle ilgili şeyler yazıyordu." Alayla gülümseyerek bana yaklaştı. Çantamdan çıkardıgım günlüğü kucagına fırlatırken fısıldadım. "Siktir git Harry." 5. BÖLÜM
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVİME GELEN ÖĞRETMEN
FanfictionYumruklarımı göğsüne indirmeye devam ederken hıçkırarak ayaklarının dibine çöktüm. "Senin için neyim ki zaten?" dedim avuçlarımla gözlerimi kapatıp. Yanıma çöktüğünü hissettim. Eliyle yüzüme dokunurken aldığım cesaretle ayaklandım."Senin için neyim...