37. BÖLÜM

3.7K 139 14
                                    

Uzun bir bölüm oldu kendi sınırlarıma göre ve saatlerimi harcadım. Geciktirdiysem özür dilerim, kafam çok dolu ve bir türlü kaleme dökemiyorum. Yorum yapan ve oy butonuna basan herkese teşekkür ederim. Çok seviliyor ve öpülüyorsunuz.
Bu bölüm en uzun yorumundan dolayı;

-Harry_Curly_1907'e ithafen yazılmıştır.

Keyifli okumalar!


"İnanıyorum," diye bağırdım onun gibi.

"O zaman şu saçma düşüncelerinden kurtul, canımı sıkıyorsun." Dış kapıya doğru yöneldi. Gidecek miydi?

"Gidiyor musun?" diye sordum kirpiklerimin altından mahzun mahzun bakarak.

Adımları olduğu yerde sabitlendi. Omuzları yükselince, derin bir nefes aldığını anladım. Kalbimi kırmıştı ve gidiyordu. Ağlamak istedim.

"Tanrım, özür dilerim," dedi kısık bir sesle. Aniden bana dönerek kollarını etrafıma doladı.


"Ben inanıyorum," diye tekrarladım boğuk bir sesle. İnanıyordum, kollarının arasında bulduğum sıcaklığa inanıyordum. Gözümün önüne birikerek iğne gibi göz bebeğimi yakan yaşları omzuna bıraktım. Ciğerlerim sökülene dek ağlamak istiyordum.

"Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim, sevgilim." Sesi küçük bir fısıltıdan ibaretti. Avuç içlerini yanaklarıma bastırarak, ağlamamın durmasını istercesine dudağımın kenarına ufak bir öpücük kondurdu. "Seni sevdiğimden emin ol istiyorum," dedi. Kollarının arasına beni daha fazla çekerek hapis aldı. "Seni kendimden bile çok sevdiğimden emin ol istiyorum."

Dudaklarımda cılız bir gülümseme belirdi.

***

"Sen ne giyeceksin?" dedim telefona doğru. Harry, kıyafetlerini almaya kendi evine geçmişti.

"Geldiğimde görürsün." Nefes alışlarından ve tıkırtılardan, evin içinde yürüğünü hayal edebiliyordum.

"Siyah tişört, siyah skinny pantolon ve yine siyah botlarınla geleceğinden şüpheliyim," diyerek gözlerimi devirdim.

Telefonun ucundan kahkahasını duydum. "Nereden bildin? Gebb, tam bir dahisin."

"Harry!" diye çığırdım.

"Tamam, tamam. Bir şeyler bakacağım," diyerek güldü.

"O zaman kapatıyorum. Hazırlanmam lazım."

Tam kapatacağım sırada, "Dur!" diye bağırdı.

"Efendim?" dedim saç kurutma makinesini çıkarırken.

"Beraber aldığımız elbise haricinde bir elbise giyersen, kendi mezuniyetine gidemezsin."

"Harry, ama..."

"Öpüyorum, aşkım."

Telefonu suratıma kapattı.

Saçlarıma sardığım havluyu çıkarıp kenara bıraktım ve saçlarımı kuruttum.

Yanımda bana kitaplarda ki gibi aynanın karşısına geçtiğimde, "Çok güzel oldun," diyerek destek olacak bir arkadaşım yoktu. Becca'nın yanımda olmasını çok isterdim. İki sonra İngiltere'ye geliyordu ve onun gelmesi için can atıyordum. Bir kız arkadaş hiç fena olmuyordu.

Ted, ne yapıyor diye merak ettim. Uzun zamandır görüşmüyorduk artık.

Derin bir iç çekerek, siyah elbisemi giyindim ve siyah topuklularımı ayağıma geçirdim. Harry'nin ben başka bir elbise giyindiğim durumda oluşabilecek yüz ifadesini hayal edebiliyordum. Çatılmış kaşlar, gerilmiş bir çene, alnında belirginleşmiş bir damar ve ateş saçan gözler. Nedense bu gülmeme sebep oldu. Onu bu kadar iyi tanıdığımın farkında bile değildim. Bir sene içinde neler değişmişti böyle?

EVİME GELEN ÖĞRETMENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin