28. BÖLÜM

5K 174 15
                                    

Geçen bölüm yorumlara cevap vermediğim için özür dilerim. Bu bölüm herkesin yorumlarına cevap vereceğim. Yorumlarından dolayı;

-YaseminDrs

-black-

-My_Worldddd

-Harry_Curly_1907

-crazyreadsss' a çok teşekkür ederim.

Hepiniz seviliyor ve öpülüyorsunuz.

Bakışlarım bahçenin kapısında takılıp kaldı. Bana kalsa kendimi oraya çivilerdim ve bir adım dahi atmazdım. Çünkü kendimde içeriye girecek ne güven ne de cesaret vardı. Ne haltıma buraya geldiğimi bile bilmiyordum. Sadece sormak istediğim şeyler vardı. Beynimde sürekli dönüp duran tilkiler beni buraya kadar sürüklemişti. Yine de Ted’e Sarah’ın yemek teklifini kabul ettiği için kötü bir bakış attım.

“Bana öyle bakma,”diye sitem etti. Kaşlarını çatarak bahçe kapısını araladı ve içeri doğru yürüdü. Rahatlamak adına derince bir nefesi ciğerlerime doldurdum. Kalbim sıkışıyordu. Ben onu takip edene kadar o çoktan kapıya ulaşmış ve Sarah’la hoş geldiniz faslını gerçekleştirmek adına sarılıyordu. Adımlarımı zor da olsa içeri sürdüm. Harry’nin bizim evimiz dediği eve bir yabancı olarak giriyordum. Sahi en son ne zaman gelmiştim buraya? En son ne zaman gülmüştüm burada? Göğsümün üstüne büyükçe bir kaya oturdu ve ben onun ağırlığı altında ezildim. Oysaki Harry’a annem için ağladığım gün ki koltuk bile aynı yerinde duruyordu. 

“Sofraya geçelim mi?” dedi Sarah, ayakta durmama anlam veremez gibi bakarken. İçim titredi. Harry’la her dakika bu evde beraber nefes alıyorlardı. Boğazıma oturan yumruyu yutmak istedim. Ama gitmedi orada öylece kaldı. “Gebbie,” dedi yeniden. Eli kolumu kavrayınca irkilip ona döndüm. Kahverengi saçları neredeyse beline kadar uzamıştı ve her zamanki gibi özenliydi. Dudağının altında yaraya benzer bir uçuk çıkmıştı. Gözleri küçükken olduğu gibi iri iri ve hala ‘ben çok masumum’ gibi bakıyordu. Belki de Harry onu bu yüzden sevmişti. Ses çıkarmayarak masada Ted’in yanındaki boş sandalyeye kendimi bıraktım. Açıkçası yaptığı yemekler zerre umurumda değildi. Gözlerini üzerime dikmiş her bir hareketimi beynine kazımak istercesine bakan Harry’a kaydı gözlerim. Vücudum öyle bir kasılmıştı ki Harry’a bile odaklanamadım. Nefes almak bile işkence gibi geliyordu. Birine her an patlayacak pimi çekilmiş bir el bombası gibiydim. 

Sinirliydim.

Çok sinirliydim.

Hala ondan ayrılmadığı için sinirliydim.

Bu evde hala onunla yaşadığı için sinirliydim.

Zamanında beraber yaşadığımız bu eve arkadaşının sözlüsü gibi geldiğim için yine ona sinirliydim.

Hala şu saçma sapan, anlam veremediğim oyuna devam ettiğimiz için daha çok sinirliydim.

Sakin ol Gebbie, dedim kendi kendime. Sakin ol!

Önüme koyulan tabakta ki yemekleri çatalımla bir o yana bir bu yana ittim ve onların konuşmalarına kulaklarımı tıkadım. 

“…yaza düğün yapmayı planlıyoruz.” Sarah’ın neşe dolu ses tonuyla girdiğim transtan aniden fırlayıverdim. Düğün? Düğün.

Gözlerim direkt Harry’i buldu ve bu kalbime kızgın şişlerin batırıldığı hissini bana verdi. 

Yalan,” diye dudaklarını oynattı benim görebileceğim şekilde. Umutsuzca gözlerimi kırpıştırdım. Ted, nazikçe kolunu omzuma attı.

EVİME GELEN ÖĞRETMENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin