40. BÖLÜM

4.5K 161 22
                                    

Merhaba, bu bölümü canımın içi Gaye'ye ithaf ediyorum. Sınıfta kendi hikayemi yeniden onunla okudum. Seni seviyorum şapşalak dkfjdd


Ayrıca uzun yorumlarından dolayı ithaf alanlar;

-Harry_Curly_1907 ve -Nolan


Hepiniz çokça seviliyor ve öpülüyorsunuz.

Keyifli okumalar!


Bazen bir çıkmazın ortasında kaybolduğumu hissediyordum. Ne ileri gidebiliyordum, ne geri. Olduğum yerde kalıyordum. Tenime yapışmış mutsuzluk artık bedenimden bir parça haline gelmişti.

Yürüdüğüm bütün yolların asfaltında kalp kırıklıklarımın parçalarını dökmüşlerdi ve ben ayaklarımın kanamasına, derimin soyulup o parçaların içime gömülmesine rağmen o yolda yürümeye devam ediyordum. Çabam boşunaydı. Çünkü bu kaybolduğum labirentin içinde çıkış yolunu bulamıyordum, her yer benim için çıkmazdı.

Harry'de öyleydi. Çok kırmıştı, hala kırıyordu ama ne ondan vazgeçebiliyordum ne de onunla ilerletebiliyordum. Sürekli bir sorun çıkıyor, beni zihnimin küf kokulu hücrelerine hapsediyordu. Düşüncelerimi vakumluyorlardı ve önümde metin yazsalar okuyamayacak hale geliyordum. Hissettiğim tüm duygular çürümüştü ve bazen hissizliğin ne kadar güzel olacağını düşünmüyor değildim.

İki gün boyunca Harry'den tek bir haber dahi alamamıştım. Tam iki gündür hiç konuşmamıştık ve artık endişem kabarıyordu. Defalarca aramıştım, mesaj atmıştım; cevap yoktu. Ted'in de Harry'nin hangi cehennemde olduğuna dair bir fikri yoktu ve evinde de değildi. Bir yanım bir kızla beraber olmuş mudur sorusuyla ezilip, acıyordu.

Burnumun ucuna değen bir sızı vardı. Kalbimi körelten, hislerimi yalayıp yutan, iliklerime kadar buz tutmama sebep olan...

Onu bu kadar zor kazanmışken, bu kadar kolay kaybetmeye dayanamazdım. Ayrılacağımızı düşünmek bile nefesimi kesiyor, beni paramparça ediyordu.

Brandon'a yollayacağım metine son kez göz attım ve bir yanlışın olmadığına emin olduktan sonra bilgisayarı kapatıp, çıktıyı aldım. Hala bir dergide çalışacağıma inanamıyordum. Eğer editörler onaylarsa dergide her ay bir yazı yazıp, yayınlayabilecektim. Bu durum hayallerimin de ötesindeydi ve Harry'nin öğrenmemesi için elimden geleni yapacaktım.

Çıktıyı masanın üzerine bırakıp, Becca'nın yanına geri döndüm. Telefonla konuşuyordu ve kıkırdamalardan bu kişinin Ted olduğunu az da olsa tahmin edebiliyordum. Ted'le tanıştıklarından bu yana bir anda yakınlaşmışlardı. Ted'in hala Amanda'yla sevgili olup, olmadığını bilmiyordum ve beni de ilgilendirmezdi.

Kafamın için sadece Harry, Harry ve Harry'di. Yüreğimin orta yerinde yanan bir ateş vardı, beni çok çaresiz bırakıyordu.

Becca, telefonu kapatıp yanıma geldi, koltuğa oturdu. Suratı derin bir gülümsemeyle aydınlanıyordu. Ona gülümsemenin çok yakıştığını fark ettim. Bir an dudakları tereddütle kıpırdandı, sonra devam etti. "Ted, bu akşam bizi onların sürekli takıldığı bir mekâna davet etti."

"Ne güzel."

"Sende geliyorsun Gebb."

"Hayır, gelmiyorum."

"Hayır, geliyorsun." Becca, işaret parmağını tehdit eder gibi önümde salladı.

"Havamda değilim, Becca. Sen git gerçekten."

EVİME GELEN ÖĞRETMENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin