7-8-9 BÖLÜMLER

12.2K 277 23
                                    

Merhabalar. Valla bir günde bir bölümleri yayınlıyorum ki bir an önce yeni bölümlere başlayabileyim. Diyeceksiniz ki neden o zaman tüm bölümleri birden yayımlamıyorsun? Ama ilk okuyucu toplamam lazım. Okunma sayımız 400 e yaklaşmış. Bana destek çıktığınız için teşekkür ederim. Bu arada yazım yanlışları var o da önceden bu bölümleri telefonla yazdığım içindir, affediniz. Eğer aranızda yeni okuyanlar varsa gerçekten yorumlarını merak ediyorum. Sizler her şeysiniz! Yorum ve oylarınızı bekliyorum.

7. BÖLÜM

Alfred, alnını alnıma yaslarken, gözlerimi Harry'nin beni öldürecekmiş gibi bakışlarından uzaklaştırdım. Yeniden dudaklarıma ufak bir buse kondurup, gülümsedi. "Bir daha. Sakın. Ortalıklardan. Kaybolma. Sevgilim?"
Onu mızmızlık etmeden kafamla onaylarken, Harry'nin delip geçici bakışlarını tam üstümde hissediyordum. "Derse girmeliyiz, Alf." dedim sınıfı işaret edip. Harry, arkasını dönüp giderken, kollarımı bir ceset gibi iki yana bıraktım. Her hangi bir tepki vermemesi beni kırsada, umursamamaya çalışıyordum. Benden istediğini almiştı, daha fazla umurunda olacağını zannetmiyordum. Bilirsiniz, Harry Styles. Her gece başka kızla düşüp kalkan Styles.

***

Evimin bulunduğu sokağa dogru girerken adımlarımı hızlandırdım. Cebimde binlerce defa titremiş telefonu isteksizce çıkardım. 94 mesaj. Harika. 
"Yarın parti var geleceksin degil mi? -Alfred."
"Seni özledim, özellikle dudaklarını... ımm -Alfred."
"Pekala, mesajlarımı gördüğünü umuyorum sevgili-"Devamını okuyamadan, elimden çekilen telefondan sonra şaşkınlıkla kafamı kaldırdım.

"Ne yapıyorsun Harold?" dedim hışımla. Beni umursamadan mesajlarıma bakmaya devam ederken aniden telefonu duvara fırlattı. Gözlerim, irice açılırken sersemlemiştim. 
"O Alfred..." 
Konuşmasına izin vermeden atıldım. "O benim sevgilim, Harry?"
"Dün gece altımda ismimi inlerken, böyle demiyordun."Suratında ukalaca bir sırıtış vardı. Ne bekliyordum? Sexten sonra bana karşı duygusal olacagını mı? Dolmuş gözlerime, ağlamayacaksınız diye emir verdim.
"Sus!" dedim dişlerimin arasından.
"Neden? Hadi ama Geb, yarında Alf'in altına yatarsın, ha?"
"Seni şeytan dölü" diye fısıldadım cılız sesimle. Ama, serttim. "Senden nefret ediyorum." 
"Neden buna inanmıyorum acaba? Dün geceden sonra-"
"Kahrolası pezevenk" diyerek yeniden kestim sözünü. "Dün gecenin canı cehenneme tamam mı? Sen... sen..." Yanağıma süzülen yaşla irkildim. Ne zamandan beri ağlıyordum? Canım yanıyordu. Kalbim gibi paramparça olmuş telefonun üstüne basarak yanından geçtim.Hakaret edecek halde değildim. Ağlıyordum. Güçsüzdüm. Sadece evde oturup bir kutu cikolata bitirip romantik-komedi tarzı bir film izleyerek, depresyona girmek istiyordum. Ne onu ne de dün ki geceyi düşünmemeliydim. Kendime zarar vermekten başka bir halta yaramazdı. Yatak odasından gelen inlemelerle dikkatim dağılırken, kulak kesildim. Bir an olsun onu düşünmeyi bırakıp merakla kapı koluna uzandım. Kalbim neden oldugunu bilmeden düzensizce atıyordu. Nefesimi tutup, kolu büktüm ve kapıyı araladım.
Hayır.
Hayır. 
Hayır.
Orada bir adamın altında inleyen benim annem olamazdı. "Hayır" diye çığırdım. Annemle, o adam bana dönerken yüzleri kaskatı kesilmişti. "Gebbie" dedi şefkat vermeye çalışır gibi bakarak. Vücudunu saklamaya çalışıyordu. 
Sürtük.
Harry'a benzeyen orta yaşlı adamı göz ardı ettim.
"Babamı" dedim cılız sesimle. "Onu aldattıgına inanamıyorum." Hıçkırıklarım boğazımda patlarken zorla kendimi dışarı attım. Kendimi boşlukta hissediyordum. Yapayalnız. Hayatımın en iğrenç günüydü. Annem bunu nasıl yapmıştı?Hayır. Bir şey düşünmemeliydim. Kafayı sıyırmak üzeydim. Ne halt edecektim simdi? Nereye gidecektim? Alfred olmazdı, beni her an öpmek isterken dertlerimi ona anlatamazdım. Hadi ama canım! Neden şu kitaplarda ki gibi kız arkadaşım yoktu ki? Kuruyan göz yaşlarım, yanaklarımı yapış yapış etmişken iç çektim. Harry, diye düşündüm bir an. Ona gidebilir miydim? Bu kadar yüzsüz olabilir miydim? 
"Gidecek başka yerin mi var, şekerim?" dedi iç sesim ve haklıydı. Yanımda otelde kalcak kadar bir para yoktu. O lanet eve de dönemezdim. Çıkmazda kalmaktan nefret ediyordum. Adımlarım beni onun evine sürüklerken, bitik halimi hiçe sayıyordum. Bir geceliğine beni kabul eder miydi? Daha sonra kendi başımın çaresine bakabilirdim. Evet. Bahçeden içeri girdikten sonra kapının önünde dikildim. Ne diyecektim ki tanrı aşkına? 'Selam, yine ben. Annemle aramızda sorun var. Eve gidemem. Sende bir gece kalabilir miyim' mi. Hayır. Igrenç. Hem Harry benim sorunlarımla ilgilenecek kadar şefkatli miydi? Tabi ki de. Hayır.Elim ürkekçe giderken zile bastım. Fazla geçmeden kapıyı üstünde kendine bol Nirvana tişortlu sarışın bir kız açtı. Bunu düşünmemiştim. Yani bir kızla evde... Her neyse.
"Harry?" dedim nerede oldugunu sorar gibi. Arkadan üzeri gayet normal sekilde olan bir Harry geldiginde, yanagımın içini ısırdım. Şaşırmıştı. Kıza 'biraz daha burada kalırsan, senin o güzel saçlarını yolacağım' bakışı attıktan sonra yeniden Harry'a döndüm.
"İçeri girebilir miyim?" dedim cekingen tavrımı gözler önüne sererek. 
"Tabi," dedi. "Ne vardı?"
Odun, diye geçirdim içimden. Sanki daha demin ağlayan ben değilmişim gibi yeniden doluyordu gözlerim. Hala dış kapıda bizi dikizleyen kızı dısarıya itip, kapıyı çarpan Harry'i izledim ve ardından artık ayakta duramayacağımı anlayıp, yere çöktüm.
"Sen..." dedi gözlerini kısıp. "Sen, iyi değilsin." Yanıma çöktü ve gözümden dökülen yaşları sildi. Parmaklarını yeniden tenimde hissetmek ürpertmişti. Tekleyen kalbimi önemsemeden, Harry'a baktım. Bir şey söylememi bekler gibiydi. Tuhaf bakıyordu.

EVİME GELEN ÖĞRETMENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin