33. BÖLÜM

4.2K 144 14
                                    

Bu bölüm uzun yorumlarından dolayı ithaf alanlar;

-Harry_Curly_1907
-YaseminDrs
-bridrumeysa1D

Hepinize teşekkür ediyorum. Seviliyorsunuz.
Keyifli okumalar!

Elimi avucunun arasında hapsedip, merdivenlerden çıkmaya başladı. Her bir merdivende, kalbim daha hızlı atıyor, midemi alt üst ediyordu. Harry, kapıyı çalarken, omzunun arkasına saklandım. Kapıyı sarışın bir çocuk açtığında olduğum yere çivilendim. Onu tanıyordum.

“Brandon?” dedim anın şokuyla.

 Brandon? Brandon.

33. BÖLÜM

Brandon'un gözleri büyürken, suratında çarpık bir gülümseme belirdi.

“Gebbie'ydi değil mi?” dedi, eliyle içeriye geçmemizi işaret ederken. Suratında ki şaşkınlığı gizledi. “Unutamayacağım kadar iz bırakmışsın hafızamda.”

“Senin burada ne işin var?” diye tısladı Harry dişlerinin arasından. Tuttuğu elimi daha fazla sıktığını fark ettim. Omzu dikleşmiş, sırtı kasılmıştı.

Bunu cidden bende merak ediyordum. Brandon'un burada ne işi vardı?

“Çocuklar içeri geçsenize.” Annemin holden gelen sesi, gerginliğin cam parçası gibi etrafa yayılmasını sağladı. Hava o kadar boğucu hale gelmişti ki nefes almak işkence gibi geliyordu.

Brandon, yarım bir sırıtışla annemin arkasından ilerlerken Harry onu ensesinden çektiği gibi, yanımızdaki duvara yapıştırdı. Göz bebeklerim yerinden fırlayacakmış gibi büyürken koşar adım merdivenden inmek istedim. Sarsalayarak, duvarla bütünleşen Brandon, kaşını kaldırarak Harry’a “ne sikim yiyorsun?” bakışı attı.

“Son kez soruyorum,” diye hırladı Harry. “Burada ne işin var?” Bir elini her hangi bir kavgaya hazır şekilde yumruk yapmış, diğer eliyle Brandon’un yakasını kavramıştı. Bense orada öyle sap dikilmiş, süs bitkisi görevi yapıyordum.

“Sana ne?” dedi Brandon, Harry’nin yakasındaki ellerini hızla iterken.

Harry, sanki bu hareketi beklemiş gibi Brandon’un üzerine atılıp, burnuna sağlam bir yumruk geçirdi. Öfkeden gözleri kararmıştı. Korku içinde Harry’nin koluna asıldım.

“Lütfen,” dedim yalvarır ses tonumla. Ben saydammışım gibi görmedi, duymadı.

Kolunu tutuğum elimden kurtularak, yeniden Brandon’a yumruğunu savurdu. “Gebbie’den uzak duracaksın!” diye kükredi. “O, benim.”

Brandon, işaret ve orta parmağını birleştirerek burnuna götürdü, bir parça parmaklarına bulaşan kana öfkeyle bakıp, ayaklandı. Olduğu yeri ayaklarının altında ezip geçmek için sert adımlarla Harry’a yürürken araya girdim ve elimi Brandon’un göğsüne götürdüm.

“Yeter!” diye bağırdım, olağan gücümle. Annemin yanımıza geldiğini yeni fark etmiştim. Harry, Brandon’un göğsündeki elimi tutarak bileklerimden kendine doğru çekti.

“Bir daha ona dokunmayacaksın!”diye bağırdı suratıma doğru.

“Burada neler oluyor?” Annem, eşini çağırmıştı. Bu, o adamın kalın sesiydi. “Harry, kendine gel!”

Harry’nin sessizce bir küfür savurduğunu duydum, dudaklarının arasından. Elini hırsla saçlarının arasından geçirdi.

“Kusura bakmayın,” dedim sesimin yatıştırıcı olmasını umarak. Ama ağlamama ramak kalmıştı.

EVİME GELEN ÖĞRETMENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin