Yazardan:
Bozkurt ailesi şaşkınlık içinde birbirlerine bakıyorlardı. Biraz önce olanları akılları almıyordu. Kızın ajan olabileceğini düşünürken bir anda askerim demesi çoğunu inandırmamıştı fakat hepsinin aklında soru işareti vardı.
"Nasıl yani?" dedi şaşkınlık içinde Kara. Hem öz ablasının onca korumayı yerle bir edişine şahit olmuş hem de asker olduğunu işitmişti. İçinde şüphe vardı ama bir yanı da ablasına inanmasını istiyordu.
"Yalan söylüyor." dedi Emir.
"Neden böyle bir şey yapsın ki? Gözlerinizle gördünüz onca iri yarı adamı beş dakikada alabora etti. Bence doğru söylüyor." dedi Elzem.
"Bunu öğrenmenin tek yolu var?" dedi Asaf.
"Yolu derken?" dedi Kara.
"Amcamı arayacağız." dedi Asaf. Bazıları bu fikre pek sıcak bakmasalar da en mantıklı yok buydu onlara göre.
Demet ve Burak hala şoktaydı. Burak kızının asker olduğuna inanıyordu ve onunla gurur duyuyordu. Eski kızı para harcamaktan başka bir başarısı olmayan biriyken gerçek kızının vatanı için canını ortaya koyduğunu öğrendiğinde çok mutlu olmuştu. Demet'te ise durumlar karışıktı. Hem gururlu hem de üzgündü. Çünkü biliyordu ki kızının görev yeri İstanbul değildi. Ve bu da ondan ayrı kalacak olmak demekti. Yirmi dört sene sonra kavuşup onu tekrar kaybetmekten korkuyordu.
"Anne halam çok iyi dövüşüyor değil mi?" dedi Duru.
"Evet annecim. Kesinlikle çok güzel dövüşüyor." dedi Elzem.
"Ama anne halamın canı yanmıyor mudur?" dedi Duru. Herkes bu soruyla duraksarken Burak bey torununun önünde eğilip konuşmaya başladı.
"Güzel kızım insanın canı vatanının uğrunda savaşırken yanar mı?" dedi Burak.
"Yanmaz mı?"
"Yanmaz elbette. Senin halan çok güçlü bir kadın. Onun için üzülmeyip gururlanmalıyız değil mi?" Küçük kız dedesinin sorusuna kafa salladıktan sonra odada bir ses duydu.
"Doğruymuş baba. Amcamla bir sene önce aynı görevde bulunmuşlar. Komutanı olarak." Herkes şok içinde konuşan Lodos'a bakıyordu. Çünkü herkes biliyordu ki Karaca bir sene önce yirmi üç, amcaları ise otuz yaşındaydı.
"Bu nasıl olur abi? Amcam otuz yaşındaydı o kız yirmi üç. Bu çok saçma değil mi?" dedi Emir.
"Hayır değil. Askeriyede başarılarına göre rütbe atlarsın. Bu demektir ki Karaca çok başarılı bir saha askeri. Belki de bordo bereli." dedi Araf.
"Bir şey daha var. Elzem timinin komutanıymış." dedi Lodos. Elzem kendi ismini almış bir tim olduğunu duyunca sevinmişti.
"Kardeşinizi eve gelmeye ikna etmek zorundasınız. Yarın babalar gelecek. Böyle bir saygısızlığı asla affetmez. Hele ki kardeşinize ettiğiniz imaları öğrenmemesi için ayrı bir çaba harcayacağım. Ki çoktan olayları duymuş bile olabilir. Gidin ve Karaca'ya bir gün bile olsa buraya gelmeye ikna edin. O gelmezse bilin ki uzun süre ensenizde okurum. " Hepsi hazırlanmaya giderken kadınlar ise hazırlıklar yapıyordu. Sonuçta eve gelecek misafir sayısı az buz bir şey değildi.
Bozkurt erkekleri hazırlandıktan sonra Karaca'nın kaldığı yeri bulmaya çalışmışlardı. Şansları yaver gitmiş ve kendi otellerinde kaldığını öğrenmişlerdi. Otele geldiklerinde odasını öğrenerek o kara çıktılar. Tam asansörden inerken Karaca'nın sesiyle o odaya doğru gitmeye başladılar. Fakat biri hariç kalplerinde hala bir gram pişmanlık yoktu. O da Kara'ydı. Adını duyunca gülümsediğinde dalga geçtiği sanmıştı oysaki durum farklıydı. Amacı dalga geçmek değil mutlu olmaktı fakat Kara bunu şimdi fark ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Karaca~
ChickLitHayat biz planlar yaparken karşımıza çıkanlardır... Karaca yeni hayatına alışabilecek mi?