BÖLÜM 9

349 21 1
                                    

Teneffüs zilinin çalması ile Mehmet Akif Lisesinin tarih öğretmenlerinden Zeliha hoca sınıftan çıktı. Yerinden hızla kalkan Furkan hemen kemerini çözdü ve pantolonunun fermuarını indirdi:

"Ohaaa! Çüşşş!" Sesleri yükseldi. Mankenlik, oyunculuk ajanslarını aşındırmaları ile tanınan Aleyna, Selin ve İdil üçlüsünden sarı saçlı, mavi gözlü olan Aleyna, Furkan'ın karşısına geçti ve sağ yanağına tokatı yapışırdı:

"Pis sapık."

"Ama..." Esmer tenli olan Selin karşısına geçti ve açıklama yapmasına fırsat vermeden sol yanağına tokatı yapıştırdı:

"Ahlaksız."

"Ama kızlar..." dedi ama bu defa da kızıl saçlı İdil tokadı yapıştırdı ve arkadaşlarının dediklerini pekiştirmek ister gibi:

"Ahlaksız pis sapık!" Dedi. Elini iki yana açan Furkan:

"Haydaaa" Vehbi:

"Sus! Zinacı zındık!" Dedi ve işaret parmağını havaya kaldırarak hareketli bir şekilde:

"Cehennemde yanacaksın! Yanacaksın! Tühhh."

"Eee yeter ya!" Diyen Furkan pantolonunu dizlerinin altına kadar aşağı indirdi. Altında fenerbahçe renklerinde eşofman altı vardı:

"Kardeşim siz hiç eşofmanınızı okul forması altına giymediniz mi? Benim dedem dahi beden derslerinin olduğu gün böyle giyinirmiş." Dedi ve sınıf kıkırdadı.

Kapalı spor salonunun yanındaki zemini kumlu futbol sahasını, beden derslerinin çakıştığı 12 Sosyal A sınıfına kaptırmamak için düğmelerini hızla çözdüğü gömleğini de sıranın altına tıkıştıran Furkan sınıftan koşarak çıktı.

Sıranın altından, içinde eşofmanlarının olduğu siyah renkli çöp poşetini çıkartan Halil İbrahim arkasına döndü:

"Dün konuştuğumuz gibi ikiye iki kapışıyoruz değil mi abi?" Ali:

"Siz oynayın çocuklar pek havamda değilim." Halil İbrahim:

"Peki abi hemen satışa getir." Gülümseyen Ali:

"Kusura bakma Halo ama hakikaten keyifsizim. Oyunun tadını kaçırırım." Halil İbrahim:

"O zaman bizde oynamayız abi. Sen keysizsen bizim keyfimiz de olmaz." Ali:

"Yok çocuklar siz oynayın. Biraz yalnız kalmak istiyorum." Yıldırım, Halil İbrahim'in kafasına vurdu:

"Halo, eşofmanları koymak için çöp poşetinden başka bir şey bulamadın mı kardeşim?"

Elini tokat atacak gibi havaya kaldıran Halil İbrahim:

"La bebe kaşınma bak! Ne vuruyon?" Özür diler gibi çekingen bir havada konuşan Zeynep:

"Çocuklar madem ikiye iki basket maçı yapamayacağız... o zaman bende kum torbasında idman yapsam daha iyi olacak."

Kafasını alınmış gibi yukarı aşağı sallayan Halil İbrahim:

"Vay be Zeynep, sende hemen satış yap."

Üzülmüş görünen Zeynep, Halil İbrahim'in kolunu tuttu:

"Yapma Halo, biliyorsun yakında dövüşe çıkacağım. Çalışmam lazım." Siyah çöp torbasını sıranın üstüne bırakan Halil İbrahim:

"Tamam abi, o zaman bende oynamıyorum. Sınıfta oturup telefonda oyun oynarım." Muzipçe sırıtan Yıldırım kolunu Halil İbrahim'in omzuna attı:

"Halo kardeşim, yoksa benimle teke tek basket maçı yapmaktan mı korktun?" Çöp torbasını hırsla elini alan Halil İbrahim:

"Yürü la bebe kendin kaşındın ama beleşe oynamam. Kaybeden iki buçuk litre kola alacak." İçinde eşofmanlarının olduğu çantayı sırtına takan Yıldırım:

ŞEHRİN ÇOCUKLARI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin