BÖLÜM 5

395 22 0
                                    

12 Sosyal E Sınıfının beyaz tahtasının üst, orta kısmında kırmızı renkte 'TRİGONOMETRİ' yazıyordu.

Siyah bir takım giyinmiş olan Mehmet Akif Lisesi Matematik öğretmenlerinden Tuğba Hoca, elindeki kırmızı renkli tahta kalemi masanın üzerine bıraktı ve mavi renkli olanı aldı. Tahtaya x ve y'lerden oluşan kısa bir formül yazmak istedi ama kalemi soluk bir renk çıkarınca durdu ve kalemi yukarı aşağı sertçe salladıktan sonra yazmaya devam etti. Arkasındaki öğrencilerine dönerek:

"Evet çocuklar. Bugün trigonometri işleyeceğiz. Biliyorum ismi dahi sizi ürpertmeye yetiyor ama birkaç ders sonrasında ne kadar kolay olduğunu anlayacaksınız." Dedi ve sınıf kapısı iki defa tıklatıldı. Tuğba hocanın:

"Giriniz." Demesiyle kapı açıldı ve Elif, yeni üniformasını tuvalette giydiği için gri kumaş pantolonun ıslanmış paçası ile içeri girdi. Beyaz tahtanın önünde duran uzun boylu, genç ve güzel öğretmene bakarak:

"Dersiniz böldüğüm için kusura bakmayın ama ben okula yeni kayıt oldum ve yeni sınıfım burası. Müsadenizle derse katılabilir miyim?" Gülümseyen Tuba Hoca:

"Öyle mi hoşgeldin. Tabi ki katılabilirsin. Bu arada adın nedir kızım?"

"Elif Hocam."

"Benim isminde Tuba ve matematik dersinize ben giriyorum. Arkadaşlarınla daha sonra tanışırsınız. Şimdi yerine oturda dersimize devam edelim."

Elif oturabileceği uygun bir yer varmı diye sınıfa baktığında tüm sınıfta ona bakıyordu. Bakışlara aldırmadan gözleri ile sınıfı taradı ve duvar kenarı sıraların orta kısımlarında, tek başına oturan çocuğun yanını gözüne kestirince yürümeye başladı.

Elif, duvar kenarında oturan sarı saçlı, beyaz tenli çocuğa boş yeri işaret ederek, fısıltı halinde:

"Oturabilir miyim?"

"Ay gel kız, sanki sınıfta başka boş yer mi var ayol. Hi hi hi hi."

"Alp, lütfen sessiz olurmusun?"

"Ay pardon Hocam."

Kırıtarak ve ses tonunu incelterek yaptığı konuşma tarzı doğal duruyordu. 'Uzun yıllar bu şekilde konuşmuş olmalı.' Diye düşünen Elif, çocuğun dudaklarındaki kırmızı ruju ve göz kapaklarındaki yeşil farı, yanaklarındaki allığı fark etti. Çocuk masanın altından elini uzattınca kırmızı ojeli tırnakları gördü ve eli sıktı. Fısıltıyla:

"Hoş geldin Elif ben Alp canım."

"Teşekkür ederim Alp. Tanıştığımıza memnun oldum."

"Bende. Teneffüste bolca dedikodu ederiz kız. Şimdi Tuba Hoca kızar."

Arkası sınıfa dönük olan Tuğba Hoca tahtayı x ve y'lerin oluşturduğu rakamlarla dolu formüllerle doldururken bir yandan da anlatıyordu:

"X'in karesi alınır ve..."

"Allah! Allah!"

"Ay!" Diye irkilen Tuğba Hoca elindeki mavi renkli tahta kalemi düşürdü ve arkasına dönerek:

"Kimdi bu münasebetsiz!"

"Benim hocam." Diyen kızıl saçlı Furkan'ın vurdumduymaz hali sınıf güldürdü. Ayağa kalkan Furkan:

"Hocam biraz yavaş anlatın Allah aşkına, bu kadar formülü bünyem kaldırmıyor."

Yanında oturan Ender eliyle ağzını kapatmış kıkır kıkır gülüyordu. Yere düşen tahta kalemi alan Tuba Hoca:

ŞEHRİN ÇOCUKLARI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin