BÖLÜM 28

321 12 0
                                    

Karanlık yatak odasında, yatağın demirbaşlığına yaslanmış oturan Elif'in yüzüne, elinde tuttuğu cep telefonunun beyaz ışığı vuruyordu. Google 'Hulusi Hoca, Mehmet Akif Lisesi.' yazdı ve arama ikonuna bastı. Alt alta birçok haber sitesi sıralanmıştı. Oysaki bugün akşama kadar ara ara bu kelimeleri aratmış ancak alakasız birkaç sonuç dışında birşey bulamamıştı. Soruşturma gizliliğinden olacak basın olay hakkında yeni bilgilendirilmiş olmalıydı.

İlk haber sitesini tıkladı ve Hulusi Hocanın en az on yaş genç bir fotoğrafı ile karşılaştı. Sayfayı aşağı kaydırdı ve haberi okumaya başladı.

'İstanbul Mehmet Akif Lisesi coğrafya öğretmeni 48 yaşındaki Hulusi UYANIK geçtiğimiz Pazar günü, kentsel dönüşüm kapsamında boşaltılan apartmanın birinci katında ölü bulundu. Yapılan incelemede evli ve iki çocuk babası olan Hulusi UYANIK'ın defalarca bıçaklandığı ve olayın geçtiğimiz Pazar günü vuku bulduğu anlaşılmıştır. Zanlıyı yakalama çalışmaları devam etmektedir.'

Bakışlarını cep telefonu ekranından odaya çeviren Elif, bir an hiçbir şey göremedi ama aklındaki düşüncelerden bu durumun farkında dahi değildi. Babası yani Ekrem Hocanın ölümünün üzerinden bir sene gibi bir zaman geçmişti ve yine Mehmet Akif Lisesinden bir öğretmen aynı babası gibi defalarca bıçaklanarak öldürülmüştü. Tesadüf olabilir miydi? Telefonuna yeniden baktı ama ekran kararmıştı. Tuş kilit desenini girdi ve haberi en başından bir daha okudu.

Diğer haber sitelerinede baktı ama yazılanlar hemen hemen birbirinin aynıydı.

Hulusi Hoca bu pazar günü öldürülmüştü ve Ali o gün tüm gün dışarıdaydı. Taksi de olduğunu söylemişti ama sabahtan akşama kadar aralıksız taksi kullanıyor olmazdı. Birkaç saatlik dinleme anı, Hulusi Hocayı öldürmesi için fazlasıyla yeterdi. Belki de bir müşterisini bırakmış durağa dönerken Hulusi Hocayı gördü ve takip edip o terk edilmiş binada onu öldürmüş olabilirdi.

Lanet olası haber siteleri de hiç ayrıntı paylaşmamışlardı! Hulusi Hocayı öldüren bıçak olay yerinde bulunmuş muydu? Eğer bulunmuş ise babasını öldüren bıçak gibi fil dişi saplı mıydı?

Okulda Hulusi Hocanın bir düşmanı olup olmadığını araştırmak istese, elinde uzun bir liste olurdu. Çünkü Hulusi Hocanın ufak bir bahane ile kulağını çekmediği, tokat geçirmediği öğrenci yok gibi birşeydi.

Aklına başka birşey geldi ve ekran yine karardığı için hızlıca kilit desenini girdi. Google tarayıcısına hızla Mehmet Akif Lisesi yazdı. Alt alta sıralanan sonuçları hızla gözden geçirdi. İç sesi mırıldanarak okuyordu. 'Liseler arası futbol şampiyonası üçüncüsü... lisede bıçaklı kız kavgası... lisede kavga... ağır yararlı iki genç... lisede kavga... İki grup birbirine girdi... çevik kuvvet ekipleri zor ayırdı... öğretmene saldırı... Kolu kırılan öğretmen iki ay iş göremez raporu... Lisede edebiyat öğretmeni Ekrem Hoca öldürüldü... Mehmet Akif Lisesi yeni spor salonu açılışı... Lise de taşlı sopalı kavga.' Genelde kavga haberleri vardı ama geçmiş dönemlerde babasının dışında öldürülen bir öğretmen haberi yoktu.

Telefonun ekran ışığı azalırken kaşları çatıldı ve ekran kilitlenmeden hemen dokundu. Öğretmene saldırı haberine tıkladı. Kırık bir kol fotoğrafı vardı. Altında 'Mehmet Akif Lisesinde utanç verici olay... 15 yaşındaki A.D. Sınıfta kalmamak için notunu yükseltmesini istediği matematik öğretmeni O.S.'nin ret cevabı üzerine saldırdı. Saldırı sonrasında kendinden geçen matematik öğretmeni O.S.'nin beyin sarsıntı geçirdiği ve sol kolunda üç kırık olduğu öğrenildi.' Haberin tarihini dört sene öncesine aitti.

ŞEHRİN ÇOCUKLARI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin