BÖLÜM 50

300 10 0
                                    

Hademe Rüstem'in on dakika önce parlattığı beyaz fayanslar, kapıdan pencereye doğru çamurlu ayak izleri ile doluydu ve yeni ayak izleri eskilerinin yanına süratle ekleniyordu. Üç dakika önce 12 Sosyal E sınıfında, sıra arkadaşı Seyit'in yanında oturan Kamil, edebiyat öğretmeni Uğur Hoca Kafiye ve uyak düzenini anlatırken sıranın altındaki telefonunda yerel haberlere göz atıyordu. 'Hulusi Hocanın ölümündeki sır açığa çıkmak üzere.' Başlıklı haberi işte bu anda görmüş ve kalbi çarpmaya başlamıştı.

'İstanbul Emniyet Müdürlüğü Cinayet Masanın baş ismi Ersin Amir ile yapılan görüşmede, ellerinde çok önemli bir delil olduğu ve birkaç gün içinde katilin yakalanacağı öğrenilmiştir.'

Kravatını gevşetmişti. Elleri terlemiş göğsü daralmaya başlamış ve bir anda eli havaya kalkmıştı. Ders başından bu yana ilgisiz gözlerden, esneyen ağızlardan, sıranın altında hocayı kandırdıklarını zannederek telefonlarına bakanlardan, arka sırada oturan ve yanındaki kızı mıncıklayıp duran it heriften, bir türlü tespit edemediği sesizce osurup sınıfı kokutan kokuşmuş mideliden, eli sürekli cebinde şeyiyle oynayan sivilceli surattan bıkıp usandığı için dersine ilgi gösterip parmak kaldıran bu öğrenci moralini düzeltti. Candan, samimi olmasına özen göstererek:

"Buyur evladım." Demişti ama tuvalete gitmek istemişti bu vitaminsiz İt herif de! 'Siktir git' der gibi git demişti.

'Ömrüm hapislerde geçecek. Çürüyüp gideceğim. Ah benim salak kafam ah.' Yumruk yaptığı elini kafasına vurdu. Erkekler tuvaletinin çıkış kapısına yaklaşınca hemen arkasına döndü ve pencereye doğru hızlı adımlarla yürümeye devam ett. Göğsü daralıyordu. Ter içinde kalmıştı ve midesi bulanıyordu. 'Kesin parmak izimi buldular. Ah salak kafam. Eldiven giysemde bıçağı bırakmamam lazımdı. O bıçağı bulduğum zaman sadece cebime koymak için elime almıştım ve öylece cebimde kalmıştı. Hulusi malına saplarken eldivenle tuttum ama demekki önceki parmak izlerim silinmemiş.' Kapıya doğru yürürken kafasına birkaç defa daha vurdu.

Kafasını hızla iki yana sallıyordu. 'Hayır, hayır hapse dayanamam. Ben özgürlüğüme çok düşkünüm. Hayır yapamam. Öldürürüm kendimi. Üstelik bu zayıf halimle beni küçük görürler ve tecavüz ederler.' Ellerini yüzüne bastırmış, telaşla kapı ve pencere arasında yürümeye devam ediyordu. Beyaz fayanslardaki çamurlu ayak izleri üst üste bine bine artık çamur yığını halini almıştı. Bir anda durdu ve lavabo üzerindeki çatlak aynaya baktı.

'Köpeğim Hekim'i görmeden duramam. Bilgisayar oyunlarımdan ayrılamam. Daha izlemem gereken bir sürü film var! Üstelik Henry JOE filminin üçüncü serisi önümüzdeki yaz çıkacak ve ben hiç bir zaman izleyemeyeceğim. Odamın sessizliğini bulamayacak, sokaklarda ellerim ceplerimde hayaller kurarak dolaşmayacak, kızların göğüslerine kalçalarına bakamayacağım. Hiçbir zaman bir kızla sevişemeyeceğim. Üstelik annemde kahrolacak.'

ŞEHRİN ÇOCUKLARI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin