BÖLÜM 31

288 11 0
                                    

Hisar Polis Merkezi Amirliğinin bahçesinde küfür sesleri, çoğu anlaşılmaz bağırmalara karışıyordu. "Şerefsiz... İt herif... laaan!... Ahh burnum burnum!" Sonra beş el silah sesi duyuldu. Polis Merkezinin ikinci katında, makam odasında, masanın ardındaki büyük deri koltuğunda oturan Cevdet Amir:

"Salak herif." Diye mırıldandı. Az önce telsiz anonsunda kavga eden iki komşunun polis merkezine getirildiğini duymuştu. Bahçe nöbetçisi Mümtaz'a defalarca ikaz ettiği halde karşıt iki grubu yine aynı ortamda tutmuş olmalıydı. Cevdet Amir belli belirsiz tebessüm etti. 'Umarım ateş eden Mümtaz'dır. Bir hafta açığa alırım. Aptal herif ancak o zaman Amir sözü dinlemenin kıymetini anlar.' Masanın üzerindeki rengi sararmış telefonun ahizesini aldı. Rakamları tuşladı:

"Polis memuru Samet." Dedi karşıdaki ses.

"Samet, aşağı in bak bakayım ateş eden kimmiş."

"Emredersiniz amirim. Amirim bu arada az önce bir evrak geldi. Birkaç saat içinde cevap bekliyorlar. E postanıza attım."

"Tamam Samet bakarım." Ahizeyi rengi solmuş telefonun üstüne bıraktı. 'Bu kadar acil ne tür bir evrak olabilir.?' Düşüncesi ile fareyi elinin altına aldı. Kıpırtacınca kendini uyku moduna alan bilgisayar uyandı ve E postasına girerek evrakı açıp okudu. Kaşları çatılmıştı. Evrak İstanbul Emniyet Müdürü imzalıydı ve tüm polis merkezlerinin ekiplerine, mıntıkalarındaki okulların giriş ve çıkış saatlerinden on dakika önce ve sonrasını kapsayacak şekilde devriye görevi yazılmasını, görev listelerinin iki saat içinde gönderilmesini istiyordu.

'Bu da nereden çıktı şimdi?' Düşüncesi ile koltuğuna yaslandı. Aklına işkence ederek öldürdüğü Feride ÇALI isimli kız gelmişti. O akşam kızı ormanlık alana gömerken annesi polis merkezine gelmiş ve kızı hakkında kayıp ihbarında bulunmuştu. Kızı gömdüğü günün ertesi günü Polis merkezine gelen Cevdet Amir, sistemden bu kayıp başvurusunu görmüştü ama endişe etmemişti. Her sene en az otuz kırk tane genç kız hakkında kayıp başvurusu olduğu için sıradan bir olaydı. Ortalığı karıştıracağını düşünmemişti ve hala da düşünmüyordu ama okuduğu bu emir yazısı ona yanılıyor olabileceğini söylüyordu. Telefon sesi onu düşüncelerinden sıyırdı. Ahizeyi kulağına dayadı:

"Emniyet Amiri Cevdet."

"Amirim Samet, ateş eden Mümtaz'mış."

"Anladım. Samet bana gönderdiğin bu evraktaki görev yazısı neyin nesi bir bilgin var mı?" Samet'in de bu emri ilginç bulup birkaç telefon görüşmesi yaptığına emindi. Samet'i boş yere özel kalemi yapmamıştı. Bu genç polis memurunun çoğu şeyden haberi olurdu ve aklını okumuşcasına soracağı sorunun cevaplarını önceden öğrenirdi:

"Amirim televizyonda kanal 280'i açın. Anlayacaksınız."

"Tamam Samet." Diyen Cevdet amir ahizeyi yerine koydu. Polis Memuru Samet'i birde bu yüzden seviyordu. Etrafında dolanmadan konunun özüne iniyordu. Deri koltuktan kalktı ve masanın önünde duran sehpanın yanına giderek, sandalyelerin arasından uzandı ve uzaktan kumandayı aldı. Kanal 280'i açtığında karşısına çikolata ısıran güzel bir kız çıktı. 'Siktir reklamlar.' Dedi ve deri koltuğuna geri oturdu. Ekranın sağ alt köşesinde küçük harflerle '2.50 dakika sonra Fulya ile' yazısını görünce kaşlarını çattı. İsminden gündüz programı olduğu anlaşılıyordu.

2.50 dakika sonra yayın başladı. Kırmızı bir elbise giyinmiş sunucu Fulya'nın kısa bir hatırlatma konuşmasının ardından ekrana Feride ÇALI'nın resmi geldi. Kamera stüdyodaki pembe renkli koltuğa oturan ve hıçkıra hıçkıra ağlayan bir kadına odaklandı. Ekranın altında 'Feride'nin annesi Gamze Hanım' yazıyordu. Masaya yumruğunu vuran Cevdet Amir:

ŞEHRİN ÇOCUKLARI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin