BÖLÜM 25

337 13 0
                                    

Mehmet Akif Lisesine bir buçuk kilometre uzaklıkta, tam ortasında fıskıyeli bir havuz bulunan Mabet meydanında, Alp'in anne ve babasının birlikte işlettiği 'Alp Lahmacun, Pide Salonu' isimli işyerinin karşısında denk gelen 'Hayvanlar Alemi' isimli Petshop dükkanındaki beyaz kürklü, kahverengi benekleri olan bir tür hamsteri içinde barındıran kafes iki haftadır, kurumuş fare pislikleri ile boş halde duruyordu.

Kafesinden kaçan hamster günlerce sokaklarda kedilerden kaçtıktan sonra İnci Sokak 24 numarada ki evin yatak odasına sığınmış ancak Elif'in yaratık olarak nitelediği, sıcak bir yuva arayan hamster Ali DEMİRDİ tarafından yakalanarak İnci Sokağın bozuk kaldırım taşları üzerine bırakılmıştı.

Bugün sabah Mehmet Akif Lisesine sığınmıştı beyaz kürklü, kahverengi benekleri olan hamster. Bahçedeki incir ağacının topraktan taşan kökleri arasında onu gören 10 Fen A sınıfı öğrencisi Ayşegül, kantinden aldığı tostun kaşarı ile onu beslemiş, adını 'Mazlum' koyduktan sonrada onu birinci kattaki, kapısı sürekli açık duran ve içinde temizlik malzemelerinin bulunduğu küçük odaya, malzemelerin en arkasına, bir deste kağıt mendilin üzerine bırakmıştı.

Akşam vakti, saat dokuz buçuğa yaklaşırken, Ayşegül'ün bıraktığı mendilin üzerinde oturan Mazlum, ön ayakları ile tuttuğu yarım ekmek tostu kemiriyordu. Önce kulakları oynadı sonra tostu bırakarak arka ayakları üzerinde kalktı. Minik kulakları kımıldandı ve bir anda koşarak temizlik odasının açık kapısından çıktı ve ilerideki, karanlık koridora vuran loş ışığa doğru gitti.

Duvara monte edilmiş mavi renkli tabela üzerindeki etekli bir kız figürü akşamın karanlığında zar zor seçiliyordu. Bu tabelanın ait olduğu plastik kapının aralığında duran Mazlum, gecenin sessizliğini delen sesin kaynağına bakıyordu; Kır saçlı, hafif göbekli bir adam elindeki çekici birinci kat kızlar tuvaletinin duvar fayanslarına tek tek indirdikçe örümcek ağı gibi çatlaklar fayansları sarıyor, kopan ufak parçalar zemine dökülüyordu.

İki tane fayansı daha parçalayan Mehmet Akif Lisesi Müdürü Hüsnü Hoca elindeki çekici, lavabonun kenarına bıraktı ve camı siyaha boyalı tuvalet penceresine doğru, burnuna gelen sidik ve bok kokusundan yüzünü buruşturmuş halde yürüdü.

Lavoba üstlerinde asılı aynalarda silületi bir belirip bir kaybolurken pencerenin önüne geldi ve kulpunu çevirdi ama açmadan önce durdu ve elini alnına vurdu. "Hay lanet ışığı unuttum." Dedi. Hemen geri dönüp, lavabonun üstüne koyduğu el fenerin eline aldı ve pencerenin önüne giderek yere çömeldi. Elindeki feneri söndürdükten sonra camı yavaşça araladı ve gizlice ön bahçeye bir göz attı.

Kimseyi görmeyince de gülümseyerek camı kapadı. Feneri yakarak ayağa kalktı ve lavobalara doğru yürüdü. Kol saatine baktığında saatin dokuz buçuğu geçtiğini gördü. Tuvalete gireli daha beş dakika olmuştu ama otuz fayansı hemencecik kırmıştı. Bir kaç dakika içinde yirmi fayans daha kırarsa elli olacaktı.

Kendi oturduğu ve aynı zamanda yöneticisi olduğu Şehzade apartmanının giriş holüne geçen yıl fayans döşenmişti ve yaklaşık elli adet fayans bu işten artmış, apartman sakinlerinin ardiye olarak kullandığı bodrum katında unutulup gitmişti. Tuvaletin fayansları ile artan fayansların boyutları aynıydı ama renkleri biraz daha koyu olsada, aradaki farkı kimsenin fark edeceğini zannetmiyordu. Zaten tuvaletteki fayansların bir kısmı çoktan sararmış ya da iyice kiri benimsemiş olduğu için tam bir uyumda söz konusu değildi.

Öğrenci başına 3 lira toplasa, beşyüz öğrenciden bin beşyüz lira ederdi ama meblağ küçük olsada vermeye yanaşmayacak tehlikeli tipleri ve aşırı fakir öğrencileri saymazsa bin ikiyüz lira ancak toplanırdı. Hademe Rüstem çatıdaki harcı kullanarak fayansları bedavaya döşerdi. Yüz liraya fayansçıya, bir şikayet olması durumunda gelen müfettişe göstermek adına fiş çıkarması için verse, geriye bin yüz lira kaldırdı ki o parada aracını otoparktan kurtarmak için yeterde artardı.

ŞEHRİN ÇOCUKLARI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin