BÖLÜM 20

316 13 0
                                    

Pazar günü Elif saat onu on geçe uyandı. Pencereden giren güneş, beyaz yorganın üzerine serildiği için ter içinde kalmıştı. Yorganı tuttuğu gibi ayak uçlarına doğru fırlattı ve tekmelerle yere düşürdü.

Bir süre tavana boş, uykudan şişmiş gözleriyle baktı. Doğruldu ve kollarını iki yana açarak gerindikten sonra pijamasının yakasını çekerek kendisini kokladı ve yüzü ekşidi:

"Püff leş gibi kokmuşum." Duş almayı düşündü ama aklına takılan bazı ayrıntılar vardı. 'Acaba banyonun kilidi var mıdır? Varsa, anahtar deliğini peçete ile tıkarsam beni dikizleyece açıklıkta kalmaz ve bende rahatça duşumu alırım.' Kafasını yukarı aşağı salladı ve yataktan inerek odadan çıktı.

Evin banyosu, kullandığı odanın karşısındaydı ve pencere yerine havalandırma bacası olduğu için içerisi karanlıktı. Girmeden önce anahtara bastı ve sarı ışık yandı. Kapının arkasındaki anahtarı görünce gülümsedi.

Banyodan çıktı ve koridoru geçip hole vardı. Ali'nin odasının kapısı açıktı ama içeride yoktu. Salona, mutfağa, tuvalete baktı ama yoktu. Dış kapının yanındaki pencerenin perdesini araladı ve bahçeye baktı ama yoktu. Omuz silkti ve odasından havlu ile temiz iç çamaşırı alıp banyoya girdi ve kapıyı ardından kapatarak kilidi çevirdi.

Banyo kapısını kilitli olmasının verdiği rahatlık ile ağır ağır, bedeninden süzülen sıcak suyun verdiği haz ile yarım saat yıkandı.

Banyo kapısını açtığında beyaz bir buhar dalgasıda kendisi ile birlikte dışarı çıktı. Üzerini banyoda giyinmiş, ıslak saçlarına pembe bir havlu sarmıştı. Mutfağa geçti. Buzdolabının kulpunu tuttuğu anda mıknatıslı kirazın arkasına iliştirilmiş üstü yazılı sarı not kâğıdını gördü ve notu alıp okudu:

'Taksiye çıktım. Gece yarısına doğru gelirim. Evi istediğin gibi kullanabilirsin. Bir sorun olursa beni ararsın. Ali.'

Not kâğıdını buruşturdu ve buzdolabının yanında duran mavi renkli çöp kovasının içine attı. Elleri belinde:

"Bütün gün bu evde tek başıma ben ne yapacağım?" Dedi sitem eder gibi. Aklına kiralık ev bakma fikri geldi ama çenesini hayır manasında yukarı kaldırdı. 'Artık bu evden gidemem. Ali de birkaç hafta bu misafirliğe ses çıkarmaz gibi duruyor. Zaten birkaç hafta bana yeterde artar.'

Buzdolabını açtı ve içindeki kahvaltılıkları masaya dizmeye başlamışken elindeki zeytin kasesi ile mutfağın ortasında biranda durdu. 'Yine de mutfak giderlerine falan ortak olmak lazım. Belli olmaz. Sonuçta bu çocuğu hiç tanımıyorum. Beni beleşci falan zannedip evden kovabilir ve bu benim hiç işime gelmez.' Zeytin kasesini masaya bırakırken kahvaltıdan sonra alışverişe çıkmaya karar verdi.

Tavaya iki yumurta kırdı ve kahvaltıya düşünceleri ile birlikte oturdu. Dün geceyi düşünüyordu. Üstüne sürdüğü reçelli ekmeği ağızına götürürken, fareden korkmasının onu aptal durumuna soktuğunu düşündü. Gülümsedi. Aptal durumuna düşmek kendi durumunda lehine bir hadiseydi. Böylece Ali kendisini tehlikede hissetmez ve intikam saati geldiği vakit işler Elif için daha kolay olurdu.

Çatalına peynir dilimini geçirdi ve o halde kaldı; Dün geceki çıplak hali aklına gelmişti. Başka bir erkek olsa, gecenin bir vakti ikisinden başka kimsenin olmadığı bir evde, karşısında duran hatta üzerine çıkıp kendisine sıkıca sarılan yarı çıplaktan da çıplak bir kıza kesin saldırır hemen oracıkta tecavüz ederdi. Ama Ali elleriyle dahi taciz etmediği gibi sütyeni yırtılıp memeleri bütün çıplaklığı ile ortaya çıktığında hemen arkasına dönmüş ve sarı yorganı üzerini örtmesi için vermişti.

ŞEHRİN ÇOCUKLARI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin