BÖLÜM 2

668 36 12
                                    

Tak Tak Tak.

Tak Tak Tak.

"Hemşerim!"

Hafif bir irkilme ile gözleri açıldı. Taksinin soğuk yan camına kafasını dayamış halde uyuyordu. Toparlanıp buğulu cama baktı ve camın ardında bir adam gördü. Hayır, iki adam vardı; Diğeri ağacın yanında bekliyordu ve adamların yüzlerini karanlıktan ötürü tam seçemiyordu ama yine de tekin tiplere benzemediğini düşündü.

Umursamadı. Zaten gecenin bu saatinde de ancak bu tipler taksiyi kullanırdı; Sarhoşu, fahişesi, elinde küçük bir bavulu ile kocaya kaçanı, bayi toplantısı yerine oteldeki Olga'nın koynundan gelen iş adamı, polisten kaçan hırsızı, otogarlara inen yol yorgunu...

Camın ardında duran ve siyah sakalı boynuna kadar inen yeşil montlu adam:

"Hemşerim çalışıyormusun?" Diye sorunca Ali kafa hareketi ile araca binmelerini işaret etti.

İki adam aracın kapılarını açarken Ali radyonun üstündeki, fosforlu yeşil bir ışık yayan dijital saate baktı. Gecenin ikisine yaklaşıyordu. Bu gece hasılat fena değildi ve yarında okul olduğu için bu adamları bıraktıktan sonra eve geçmeyi düşündü.

Adamlardan sakallı olanı ön yolcu koltuğuna diğeri de arkaya oturdu ve aracın içinde ekşimiş peynir, çürümüş soğan karışımı pis bir koku solumaya başladı ama umursamadı; Bu tür kokulara alışıktı. Camı indirdi:

"Nereye gidiyoruz?" Ön yolcu koltuğunda oturan sakallı adam:

"Eski Süt Fabrikasına sür. Tam adresi bilmiyoruz ama oraya vardığımız zaman tarif edebiliriz." 'Peki.' Manasında kafasını sallayan Ali aracı vitese taktı ve gecenin bu saatinde boş olan Veli Ziya caddesine çıktı.

On dakikaya yakın sessizlik içinde geçen yolculuktan sonra şehir merkezinden uzaklaşırlarken ön koltukta oturan sakallı adam Ali'ye baktı:

"Kardeşim gecenin bu saatlerinde taksi kullanmak zor olmalı?"

"Öyle."

"Ama zahmete değiyor olmalı. Geceleri hasılat herhalde daha çok oluyor?" Ali sakallı adama bir bakış attı. Bu soru hiç hoşuna gitmemişti:

"Değişiyor."

"Yani müşteri olursa çok kazanıyorsunuz?"

"Aynen." Sakalını kaşıyan adam:

"Bu gece herhalde iyi kazanmışsındır. Sonuçta bugün pazar. Dışarı eğlenmeye çıkan çok oluyor?"

Ali cevap vermedi. Dikiz aynasından arkada oturan diğer adama baktı. Seyrek gri saçları ile sokak lambaları vurduğu vakit aydınlanan kırışık suratını gördü ve ellili yaşlarında olduğunu tahmin etti. Arkada oturan bu adam hiç konuşmuyordu ve bir eli siyah renkli montunun cebinden hiç çıkmıyordu.

Hala şehir merkezinden çok uzakta sayılmazlardı. Ali aracı durdurmayı ve adamları indirmeyi düşündü ama sakallı adam elini önünde yağ lekeleri olan yeşil renkli montunun iç cebine soktu ve yüz liralardan oluşan bir para destesi çıkardı. Göz ucu ile adamın elindeki paraya bakan Ali on bin lira kadar olduğunu düşündü ve aracı durdurmaktan vazgeçti.

Aracın yeniden hızlandığını fark eden sakallı adam gülümsedi. Taksici gencin kendisinden şüphelendiğini anlamış ve zengin görünmek için bu akşam İnönü sokaktaki Rıza Büfeden gasp ettikleri paraları çıkartarak; 'Senin iki kuruş parana ihtiyacım yok.' Mesajını vermişti. İnandırıcılık açısından paraları diğer cebine soktu ve elini tekrardan parayı çıkardığı cebine soktu:

ŞEHRİN ÇOCUKLARI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin