BÖLÜM 54

308 3 0
                                    

Siyah deri başlıkları ile krem renkli oturma takımının doldurduğu salonda tatlı bir heyecan, mutluluk ve sevgi duyguları taşıyordu. Beyaz deri kaplı sehpalar üzerinde, Şebnem hanımın kızı Kanal Tip Muhabiri Şengül ilk adetini gördüğü gün aldığı görücü fincaları içinde kahveler duruyordu.

Krem renkli koltukların birinde, bu sabah ağda ile kıllarını aldığı beyaz bacaklarını gösteren diz boyu şık bir elbise giyinen Şebnem hanım ve siyah takım elbisesi, kırmızı kravatı ile emekli banka memuru Halit bey oturuyordu. Tam karşılarında ise iki sene önce polis emeklisi kocası Hamdi'yi kaybeden, başındaki çiçekli beyaz başörtüsü ile Menkibe hanım ve yanında biricik oğlu Kanal Tip Kameramanı Mahir oturuyordu. Annesi gibi diz boyu beyaz bir elbise giyen Şengül ise kahverengi ahşap sandalyede, az önce kahve dağıttığı gümüş tepsi dizlerinin üstünde oturuyordu.

Kahvesini içerken, fincanın üzerinden Müstakbel gelini Şengül'ün beyaz renkli baldırlarına onaylamayan gözleri ile bakan Menkibe Hanım'ı, oğlu Mahir çaktırmadan hafifçe dürttü. 'Hadi anne, çabuk ol demek istiyordu.' Fincanı tabağına bırakan Menkibe Hanım 'Fazla açık giyinmiş ama evlendikten sonra Mahir onu nasıl olsa kapatır.' Diye düşündü ve hafifçe öksürdü:

"Evet efendim. Gelme sebebimiz malum. Bizim oğlan ile sizin kız..." telefon sesi konuşmasını böldü. Özür dileyen Şengül elindeki gümüş tepsi ile sandalesinden kalkarak salondaki cam masadan telefonunu aldı ve kimin aradığına bakmadan görüşmeyi reddetti. Sandalyesine otururken yeniden özür diledi ve Menkibe Hanım:

"Evet efendim oğlum ve kızınız birbirlerini sevmiş, anlaşmışlar. Malum bizim zamanımızdaki görücü usulleri falan artık kalmadı. Analardan habersiz oğlanlar kızı bulup, sonra da kolundan tuttuğu gibi istemeye götürüyorlar." Kanal Tip Kameramanı Mahir:

"Anne." Dedi ve Şebnem Hanım ile Halit Bey gülümsediler. Menkibe Hanım:

"Aman neyse işte, buraya geliş sebebimiz Allah'ın emri peygamberin kavli ile kızınız Şengül'ü..." Telefon sesi yine konuşmasını böldü. Özür dileyen Mahir, ceketinin cebinden telefonunu çıkardı ve arayana bakmadan telaşla görüşmeyi reddetti. Kaşları çatılan Menkibe Hanım:

"Ben sana telefonunu sessizce al demedim mi?"

"Dedin anne."

"O zaman neden almadın!" Müstakbel kaynana ve kayınbabasına gülümseyerek bak Mahir:

"Anne, lütfen sözüne devam eder misin?"

"Aman, tamam be tamam." Dünürlerine baktı:

"Efendim Allah'ın emri peygamberin kavli ile kızınız Şengül oğlum Mahir'e istiyorum." Şebnem ve Halit çifti, gülümseyerek birbirlerine baktılar ve Halit bey:

"Hayırlısı ile verdik gitti efendim." Şengül ve Mahir'in telefonlarından aynı anda mesaj sesleri duyuldu.

Beş dakika sonra Şengül ve Mahir, Şebnem ve Halit çiftinin evlerinden acele ile çıkarken Menkibe Hanım:

"Ay bu nasıl işmiş anlayamadım. Kız isteminin ortasında çekip gittiler." Şebnem ve Halit çifti gülümsediler. Şebnem Hanım:

"Efendim çocukları duydunuz. Kına, nişan ve düğün planını bize bıraktılar. İsterseniz bunları konuşalım." Tebessüm eden Menkibe hanım:

"En azından bu işte akıllık ettiler. Konuşalım dünürüm." Dedi ve kahvesinden höpürdeterek bir yudum aldı.

***

ŞEHRİN ÇOCUKLARI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin