arms of the fire (Arvin R.)

623 44 206
                                    

Hepinize selammm. Köyde kendi yazdım bu bölümü. sizi bölümsüz bıraktım birkaç gün. Dayanamadım ve bölüm yazdım. Elimden geldiğince yaptım tabiki. Umarım beğenirsiniz💙

Eve geçince bir duyuru yapacağım. (Yarın artık) Tabi unutmazsam. Telefonda yazmak gerçekten de çok zor. Bu nedenle boş da yapamayacağım. Artık bir sonraki bölümde köy maceralarımı anlatırım. Neyse boş yapmadan başlayalım bölüme.
.
.
.
.
.
.
Toplantı bitip herkes kiliseden teker teker çıkmaya başlayınca Arvin ile konuşmak istediğinden dışarı çıktın. Arvin arabasının içinden bir paket sigara çıkartıp insanların olmadığı, kilisenin arka tarafına doğru gidiyordu. Sende arkasından koşup ona yetiştin. 

Arvin seni görünce durdu ve dudaklarının arasındaki sigarayı eline aldı. Babana baktığı gibi sana bakıyordu. Bu seni birazcık üzmüştü.

“Şey” dedin ve sustun. Arvin'in gözleri fal taşı gibi açıldığını fark edince derin bir nefes aldın “Özür dilerim.” dedin. Anlamamış gözlerle baktığını gördüğünde “Babamın dedikleri için... Özür dilerim.” diye tekrarladın. Arvin sigarayı dudaklarının arasına alırken

“Başkasının adına özür dileme. Eğer dediği şeylerin onu aşağlık bir herif– derken toprak rengi gözleri senin gözlerinle buluşunca sustu. Senin yüzünde istemsizce bir şaşkınlık belirmişti. Arvin, sigarasını yakarken

“Özür dilerim. Öyle dememeliydim.” dedi.

“Her ne kadar öyle olsa da...” dedin yere bakarak. Arvin'e baktığında gülümsediğini fark ettin. Yüzünde seninde bir tebessüm oldu.

“Dediğim gibi eğer yaptığının "kötü" bir davranış olduğunu fark etseydi, gelir kendi özür dilerdi. Çocuğunu göndermezdi.” dedi.

“Hey! Ben buraya aramızda bir sorun olmaması–

“Dalga, dalga geçiyorum.” dedi gülerek.

“Korktum. Ciddi olduğunu sandım çünkü." dedin. Arvin yüzündeki tebessümle

“Bu kadar şey yapacağını düşünmemiştim.” dedi. “Bu kadar önemli olduğumu bilmiyordum.” Arvin'in gözlerinin içine baktın ve

“Öylesin.” dedin. Arvin'in yüzünde kocaman bir tebessüm oldu tekrardan. Onu ilk defa bu kadar gülerken görmüştün. Gerçekten de çok tatlı görünüyordu, diye düşünüyorsun.

Sigarasından bir nefes aldığında sana doğru uzattı.

“İster misin?” dedi.

“Şey... Ben içmiyorum.” dedin.

“Güzel. Sevdim.” dedi Arvin.

********

1,5 ay sonra

Piknik sepetinin içine boş tabaklarını koydun. Arvin'de üzerine oturduğunuz örtüyü çırpıyordu o sırada. Örtüyü katlayıp yanına geldi. Sen çimlerin üzerine oturmuş sepeti dolduruyordun. Arvin yanağına bir öpücük kondurarak örtüyü sepete koydu.

“Her şeyi topladık mı?” dedi. Yüzünde, Arvin'in yanında her zaman oluşan, tebessüm ile birlikte

“Galiba.” dedin. Arvin elini sana uzattı. Seni kaldırırken onu ne kadar çok sevdiğini ve hayatının her anını onunla geçirmek istediğini fark ettin.

Arvin arabayla seni, evinin önüne getirdiğinde

“Bu şey çok ağır. Ben de geleceğim.” dedi. Tabi, anlamında kafanı salladın. İkinizde arabadan indiniz. Evin kapısının kitli olduğunu fark ettin. Annen ve baban yoktu. Elbisenin cebindeki anahtarı alıp kapıyı açarken

Tom Holland İle Hayal ZamanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin