Selamlar. Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Hafta içi Chaos Walking filminin ilk fragmanı yayınlandı. Bu filmi gerçekten de çok merak ediyorum. Kaç yıldır çıkmasını bekliyoruz olmaz böyle. Hayatım, Tom'un filmlerinin çıkmasını bekleyerek geçecek en çok ona üzülüyorum. Neyse fazla uzatmaya gerek yok. Sizi yeni bölümsüz bırakmak istemem. Ailem, The Devil All The Time filmini izlerken kaçış bahanesi de oldu biraz. Ailemle bu filmi izlemem. Hangi aklı başında olan izler ki zaten...
.
.
.
Lenora arabaya bindiğinde çok mutluydu. İkinize baktı ve
"Bundan sonra benimle gelmene gerek yok. Kendim gelebilirim." Dedi. Lenora hemen arkasına sana döndü ve
"Sizin önemli işiniz ne oldu?" deyince Arvin ile ikinizin yüzünde kocaman bir tebessüm oluştu.
"Hallettik." Dedi Arvin, sana bakarak. Fakat utandığın için sen ona bakamıyordun.
****
Sonraki günlerde Arvin ile oldukça yakınlaşmıştın. İkiniz de oldukça mutluydunuz. Her şey yolundaydı. Arvin'i daha fazla gülerken görüyordun artık. Sanırım ona iyi gelmiştin. İlk defa hayatından bu kadar memnundun. Dünyalar tatlısını bir sevgilin vardı, büyük ihtimalle onun sayesindeydi ama neyse. Bir pazar toplantısında yine onu bekliyordun.
Arvin'i gördüğünde yanına koşarak gittin ve boynuna atladın. Birkaç saniye sonrasında Lenora'nın olmadığını fark ettin. Arvin'in kollarından ayrılıp
"Lenora nerede?" dedin. Arvin ile kiliseye yürürken
"Kendini çok kötü hissediyordu. Evde kaldı." Dedi biraz üzüntülü bir şekilde.
"İlk defa pazar toplantısını kaçırışı değil mi? Gerçekten de çok kötü olmalı. Bence onu yalnız bırakmamalıyız." Dedin.
"Ona zaten yanında kalabileceğimi söyledim. Israrla gitmemi söyledi."
"Buradan hemen sonra yanına gidelim. Onun için endişeleniyorum." Dedin. Arvin de kafasını 'Evet' anlamında salladı.
Arvin ile kiliseden sonra hemen eve gittiniz. Arabadan hızlı bir şekilde indin. Koşar adımlarla eve girdin. Evin her yerini aradın ama onu bulamadın. O sırada Arvin'in bağırışlarını duydun. Lenora'ya mı bir şey olmuştu? Koşarak evden Arvin'in babaannesiyle beraber çıktınız. Arvin, kendisini asmış olan Lenora'yı bacaklarından tutup kaldırmaya çalışıyordu. Arvin'in babaannesi koşarak onun yanına gitmişti ama sen onu görünce hareket dahi edememiştin. Nefes almak bile senin için inanılmaz zorlaşmıştı o saniye. Tüm vücudun sanki buzlu bir suya girmişsin gibiydi. Tüm vücuduna iğneler batıyordu ama en çok bacaklarına oluyordu bu. Vücudunun kontrolü sende değildi o dakikalarda. Gözlerinden yaşların süzüldüğünü hissediyordun. Evin önünde duran basamaklara bırakmıştın kendini. Bacakların o kadar sızlıyordu ki vücudunu taşıyamıyordu. Merdivenin korkuluğuna kafanı koyduğunu hatırlıyorsun. Vücudunu kıpırdatamıyordun ama titrediğini hissediyordun. Etrafındaki insanların çığlıkları yavaş yavaş kaybolmuştu. Onları sadece görüyordun, duymuyordun.
Arvin'in çaresizce dizlerinin üstüne çöktüğünü gördün. Ağırlaşan bedenini korkuluk yardımıyla kalırdın ve Arvin'in yanına oturdun. Arvin sana bakmıyordu. Kafasını tutup kaldırdın sonrasında boynuna sarıldın. Sen bunu yapınca, o da sana sıkıca sarılmaya ve ağlamaya başladı. Onun ağlaması seninkini de şiddetlendirmişti.
Arvin'i ne kadar o şekilde yalnız başına bırakmak seni üzse de akşam eve gittin. Deden balkondaydı elinde de bir kağıt parçası vardı. Eve geldiğinde
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tom Holland İle Hayal Zamanı
FanfictionBurada Tom Holland, Peter Parker, Arvin Russel, Nico Walker ve Todd Hewitt hikayeleri yer alıyor. Tabi bu kişiler Tom'un yeni filmler çıkartmasıyla artacak. Onun dışında Tom'un günlük yaşantısı ve fotoğraflarından bahsediyorum hikayemde. Sen de aram...