love poison (Arvin R.)

1.6K 68 106
                                    

Selamlar umarım gününüz iyi geçiyordur. Benimki açıkçası bok gibi geçiyor. Sürekli ders çalışmam gerekiyor. Canlı dersler var. Kafamı kıracağım. Doğru düzgün uyuyamıyorum bu nedenle de hikaye de yazamıyorum. Fazla uzatmadan The Devil All The Time temalı hikayemize başlayalım... (Beyza bu hikayeyi edebiyat dersinde yazıyor)

.

.

.

(Sen Arvin ve Lenora'nın yaşadığı küçük kasabaya büyük anne ve büyük babanı yanına gidersin. Üzgünüm şuan oranın adını unuttum ve araştırmaya üşendim. O kasabaya giderken büyük annenin öldüğünü öğrenirsin. Kasabaya ilk gittiğinde hiçbir yere uğramadan mezarlığa gidersin çünkü zaten cenazeyi kaçırmışsındır. Büyük anneni fazla tanımıyordun ama yine de onu kaybetmek seni çok üzmüştü.)

Mezarın önüne oturmuş gözlerinden yaşları siliyordun ve o zaman sağ tarafında birinin durduğunu fark ettin. Kafanı sağa doğru çevirdiğinde kahverengi saçlı, yakışıklı sayılabilecek (daha yakışıklıları var kabul edelim) biri duruyordu. Şapkasını çıkarttı ve

"Sen onun torunusun değil mi? Çok üzüldüm." Dedi sen sadece kafanı sallamakla yetindin. Birkaç saniye sonra

"Aslında onu çok tanıyacak zamanım olmadı ama yine de özlüyorum. Sen neden buradasın? Sende mi bir yakını kaybettin." Dedin.

"Ben aslında kardeşimin annesi için geldim." Dedi.

"Ne?"

"Benim ailem öldü, bu nedenle büyük annemle yaşıyorum. O da öyle." Dedi arkada duran kızı göstererek. Elini sana doğru uzattı

"Bu arada ben Arvin." Dedi. Elini tutup ayağa kalktın.

"Bende S/İ. Memnun oldum."

"Sen buraya yeni geldin değil mi?"

"Evet çok mu belli oluyor?" dedin gülerek.

"Şey, burada bu kadar tatlı insanlar olmaz." Dedi sen ona bakıp yüzünde kocaman bir tebessüm olunca Arvin konuşmasına devam etti. "Burası alçak orospu çocuğu kaynıyor." Dedi ciddi bir şekilde. Senin yüz ifadende bir anda değişti çünkü böyle bir şeyi hiç ama hiç beklemiyordun.

"Affedersin, öyle demek istemedim." Dedi Arvin. Kolu senin kolunu tutuyordu.

"Sorun değil sadece cümlenin sonunu öyle beklemiyordum."

"Söylesene sen neden böyle bok gibi yere geldin?"

"Annem ve babam tuhaf insanlar bu nedenle geldim buraya."

"Burası daha tuhaf emin ol."

"Senin şu alçak orospu çocuklarıyla başa çıkamayacağımdan mı endişe ediyorsun? Beni tanımıyorsun." Dedin. Sen bunu deyince Arvin şaşırdı.

"Senin tanıdığım hiç kimseye benzemediğini anladım ama." Dedi. Sen yerde duran çantanı aldın.

"Neyse benim- derken Arvin kolundan tuttu.

"Geç oldu seni bırakmamı ister misin?" dedi.

"Çok teşekkürler ama gerek yok."

"Ama burası alça-

"Tamam gelirim." Dedin hızlı bir şekilde. İkiniz beraber mezarın başında İncil'i okuyan kızın yanına gittiniz. O kızın, burada kalırken en yakın arkadaşın olacağını hissetmiştin. Kızın adının Lenora olduğunu öğrendin. Çok tatlı bir kız. Onunla beraber okula gidiyordunuz. Oradaki çocukların seninle uğraşacağını düşünüyordun ama onlar seninle değil Lenora ile uğraşıyordu. O, senin okuldaki tek arkadaşın olduğu için onun arkasında durman gerektiğini biliyordun.

Bir gün, o sütü bozuk olanlar Lenora'yı okulun arkasında sıkıştırdığını gördün. Kafasına kesekâğıdı geçirdiklerini görünce elindeki kitabı birinin kafasına geçirdin. Arkası sana dönük olduğu için ve beklemediği için sen öyle sert vurunca yere düştü. Diğer ikisi Lenora'yı bırakıp senin üstüne gelmeye başladı.

"Bu diğerinden daha sinirli çıktı. Daha çok hoşuma gitti." Dedi o çocuklardan biri. O sırada Arvin geldi ve çocuklardan birini yumrukladı. Çocuk yere düşünde diğeri Arvin'e vurmaya başladı. Sen ve Lenora, o şerefsizlerin Arvin'e vurmaması için kollarını tutuyordunuz. Ama onlar sizi ittirdiği için yere düştünüz. Arvin'e biraz vurduktan sonra üçü gitti. Sen koşarak Arvin'in yanına gittin. Burnu kanıyordu. Elinle telaşlı bir şekilde siliyordun. Arvin ellerini tuttu ve

"Tamam sakin ol iyiyim." Dedi ellerini ellerinden ayırdın ve kafanı onun göğsüne koyarak sarıldın. Arvin ellerini saçların arasında gezdirmeye başlayınca biraz utandın. Bunun üzerine yanakların kızardı. Beraber kilisenin yanındaki mezarlığa gittiniz. Lenora annesine İncil okurken, sende Arvin ile ilgileniyordun.

"Arvin, seni böyle görmek beni çok üzüyor." Dedin, kanayan burnunu silerken.

"O zaman sizde okulun arkasında gezmeyin!" dedi sinirle ve kafasını sağa çevirdi. Onun yanaklarından tuttun ve kendine çektin.

"Bunu Lenora'ya söyle. Bana değil." Dedin.

"Lenora'yı anlamıyorum. Onu korumayı bırakmalısın. Bu orospu çocukları seninle de uğraşır."

"Arvin, o benim tek arkadaşım."

"Tek mi?"

"Şuan diğeri yaralı, o yüzden saymıyorum." Dedin. Elinle Arvin'in gözündeki morluğa dokundun. Yanağına küçük bir öpücük bıraktın. Kafanı yere doğru çevirdin utandığın için. Arvin senin elinden tuttu. Senin o ara yanakların kıpkırmızı oldu. Sana baktı ve o an hayatının en güzel anını yaşadın. Dudakların, onun dudaklarına değdiğinde kalbin inanılmaz hızlı atıyordu. Sanki göğüs kafesini kırıp dışarı çıkacakmış gibiydi kalbin. Arvin, kendini senden yavaş yavaş çektiğinde bu anın hiç bitmemesini istediğini fark ettin. Bu yüzden sol elinle onun kafasından tutup kendine çektin ve öpmeye devam ettin. O da böyle bir şeyi bekliyor olacak ki, o da sol eliyle seni belinden tuttu.

*******

"Her şeyin mutlu olduğu şu ana dönmek isterdim. Arvin, Lenora ve ben gayet mutluyuz. Ama nereden bilebilirdik ki, Arvin'in sürekli bahsettiği orospu çocuğunun dibimizde olduğunu ve hayatımızın içine sıçıp, tamamen değiştireceğini..." diye aklından geçirdin. Sen sağında duran Arvin'e baktın. Sol elini yumruk yapmış, sıkıyordu. Elinle onun elini tuttun. Kulağına eğildin,

"Merak etme her şey yoluna girecek." Dedin. Evet anlamında kafasını salladı. Ama içinde sana söylemediği bir savaş veriyordu. Sanırım acı çekiyordu. O memur, bunları hak etmiyordu ama eğer Arvin, onu öldürmeseydi o sizi öldürecekti. Başka bir şansı olmadığı ve sevdiği tek insanı kaybetmemek için yapmıştı. Senin için onu öldürmüştü.

Siz konuşurken, sizi arabasına alan ve şuan arabayı kullanan adam dikiz aynasından size bakıp

"Gerçekten de çok tatlı bir çiftsiniz. İkiniz, birbirinizi çok seviyor olmalısınız. Değerini bilin bazıları hâlâ aşkı arıyor." Dedi. Sen kocaman bir tebessüm ile iltifatı için adama teşekkür ettin.

.

.

.

Fark ettiyseniz filmin ortasındaki kısmı yazmadım. Arvin'in, o serserileri sövdüğü... falan. Eğer isterseniz 2. Ve 3. Bölüm olarak yazacağım o kısmını. Tamamen isteğinize bağlı. Okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Bu hikayeyi sabah 10 da yazmaya başladım, normalde kesintisiz bir şekilde yazarsam bir saate bitiyordu bir bölüm. Fakat bugün o kadar yoğundum ki, 10.00 da dersim başladı 18.00 da bitti. Yemeği yedik ve benim canım tatlı istediği için tatlı yaptım. Daha bir sürü ödev var. Ne bok yiyeceğimi bilmiyorum ama yine de zaman ayırıp yazdım. Umarım beğenmişsinizdir.

Tom Holland İle Hayal ZamanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin