infinity war (Peter P.)

692 62 219
                                    

Hepinize tekrardan merhaba arkadaşlar. Bölüme başlamadan önce klasikleşmiş bölüm duyurumu yapıyorum.

BU BÖLÜMÜN BAŞINDA KENDİME VE YAPTIĞIM BİR APTALLIĞA YER VERECEĞİM. Nadia hakkında konuşmayacaktım ama burada onunda adı geçecek. Ben salağım, gerçekten de salağım. Götü kaşınan keçi çobanın asasıyla oynarmış lafı var ya, HEH O LAF ÇOK DOĞRU. Salak ben Youtube de dolanıyordum ve karşıma Nadia Parkes ile Tom Holland ayrıldı mı? diye bir video çıktı ve ben izledim. Ama sadece yarısını çünkü devamına kalbim el vermedi. Video yukardaki videodur. İzlemek isteyen izlesin. Bu ikisinin beraber olduğunun kanıtları var. Beni mavi şal kısmına kadar izleyebildim. AHHHHH KALBİM. En kötüsü Nadia'nın gerçekten de Tom'u sevdiğini düşünmeye başlamış olmam. HELPPPP. neyse sarı çiyan Tom'u üzmeyecekse sorun yok. (bu dediğime ben bile inanmıyorum)

Neyse bir diğer muhteşem konumuza dönelim. Babam ile konuşuyorduk bugün bir konu açıldı ve ben şey dedim "Baba hikayemi 23 BİN kişi okuyor." dedim. O da onlara "Teker teker teşekkür ettiğimi söyle." dedi. Hatta devamında "Sizlere sevgiler göndermek istediğini ama virüs olduğu için yapamadığını" söylememi istedi. Ayrıca Fenerbahçelilere de ayrı sevdiğini de söyledi. Kendisi koyu bir fenerli. Ben takım tutmuyorum diye 2 kez evlattıktan reddedecekti.

Tom'un canlı yayın görüntüleri bölümün sonunda. NEDEN Mİ? Bölüm de okunsun diye
.
.
.
.
.
.
.
"Hadi babamların yanına gidelim." Dedi Peter.

"Sen git. Babamla konuşmam lazım." Dedin. Peter yanından ayrıldıktan sonra babanın yanına gittin.

"Ona söylemedin değil mi?" dedi.

"Öleceğini mi? Hayır. Söylesem dahi ne değişecek ki." Dedin.

"Şunu unutma eğer bana bir şey olursa taş-

"Öyle bir şey olmayacak baba. O kazandığımız gerçeklik bu gerçeklik." Dedin.

"Kendini kandırmaya çalışma."

"Kandırmıyorum zaten."

Peter'ın yanına gittin. Tony amca ve Quill plan hazırlıyorlardı. Sonunda Quill ve ekibi bu işin ciddiyetini anlamıştı. Onlar planı yapmaya çalışırken sen sadece Peter'a bakıyordun. İki elini birleştirmiş bir şekilde, yere bakıyordu. O da ne yapacağını, bu işin nasıl sonuçlanacağını bilmiyordu. En kötüsü de zaten bu değil miydi? Ne olacağını bilmemek, bir bilinmezlik. Kazanabilirdik ama o kadar zamanda sadece 1 kez kazanabiliyorduk. O boyut acaba bu muydu? Büyük ihtimalle bu değildi. Matematiksel olarak.

Peter'ın yanına oturdun. Sen onun yanına oturduğunda Peter'ın yüzünde sahte bir tebessüm oluştu. Gerçekten de yanında güçlü görünmeye mi çalışıyordu? (Tom hastayım sana... pardon Peter)

Kafanı onun omzuna koydun ve Peter'ın bir an bile tereddüt etmeden sağ kolunu senin omzuna koymasına ve senin kafanın onun göğsüne gelmesine şahitlik ettin. Bir anlığına yanaklarından alev çıkacakmış gibi hissettin. Onun kalp atışlarını duyabilecek kadar yakındın fakat metal kostümden dolayı duyamıyordun. Sağ eli sürekli kolunu sıvazlıyordu. O dakika Peter'ın neden yanına gittiğini hatırladın. Kafanı çevirip ona baktın. Gözlerini kapatmış, sakinleşmeye çalışıyordu. Sol eli dizinin üzerine olmasına rağmen titrediğini fark ettin. Peter'ın titreyen elini tuttun ve sen de onun gibi gözlerini kapattın. Birkaç saat sonra bu sessizlik, bu huzur olmayacaktı. Bunun tadını çıkarmalıydın. İlk defa kendini bu kadar güvende hissediyordun, birkaç saat sonra savaş olmasına rağmen. İkinizin de buna ihtiyacı vardı, bu sakinliğe. Orada o şekilde kaç dakika geçirdiniz bilmiyorsun. Tek bildiğin şuan yaşadığınız şey tam olarak savaş öncesi sessizlikti.

Tom Holland İle Hayal ZamanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin