Tom Holland İle Hayal Zamanı

love poison (Arvin R.)

Selammmm. Tom (yakışıklı, Spiderman, uzman doçent doktor, kızların sevgili rüyası, ordu komutanı, model, lider, dansçı, bilgi mühendisi, şakamatik, orgeneral ne alakaysa sonuncusu...) kendisi instada foto paylaştı. Kel kafasını ısırdığım çok tatlı beee. Cherry filmini de bekliyorum sabırsızlıkla ama önce şu sınavlar bana bir girsin sonra. Hocalar derslerde hâlâ bundan bahsediyor. Çok pis girecek hissediyorum. Bu kadar sınavdan konuşmak yeter.

Tom'un Cherry filmindeki oynayacağı Nico Walker hakkında konuşayım. Nico, evli bir adam fotoğraflardan anlayacağınız üzere (Emily i ben oynayabilirdim aslında). Bu kardeşimiz eski ordu doktoru (boşuna yukarda demedim ben), anladığım kadarıyla da sonradan işten çıkartılıyor ya da çıkıyor. Uyuşturucu bağımlısı (Hepsi Emily yüzünden. Benim aşkım ne güzel ağ atıyordu. Attığı da ağ değildi zaten. Ağ olsa karnından çıkarır, ayaklarıyla da ona ipimsi bir doku verirdi. Bunu araştırana kadar ders çalışsaydım...) Tom yakışıklı mı yakışıklı (konuyu unuttum) Neyse... Uyuşturucu yüzünden bir sürü borca giriyor aynı zamanda da psikolojisi de bozuluyor ve bunun üzerine de banka soyuyor. Soyduğun banka... yanlış anlaşılır. Söylemeyeceğim devamını.

NEYSE Hikayeye geçelim. Önce b şıkkınınkini yazacağım. Hadi başlayalım. Sonumuz bok gibi olacakta dur bakalım.

.

.

.

"O rahip Lenora'mı öldürdü." Dedi. Sesindeki üzüntü ve öfke kalbimin paramparça olmasını sağlamıştı. Arvin hızlıca ayağa kalktı. "O OROSPU ÇOCUĞUNA BEDELİNİ ÖDETMELİYİZ." Dedi bağırarak. Oturduğun yerden onun elini tuttun ve

"Denemediğimi mi sanıyorsun? Adam rahip. Herkes ona inanıyor ve onun tarafını tutuyor." Dedin.

"Denemek mi? Neyi denedin ya sen! Lenora ölmeden önce hamile olduğunu biliyordun değil mi? DOĞRUYU SÖYLE!" Arvin sana bağırdıkça gözlerin daha da olmuştu.

"Bilmiyordum ama şüphelenmiştim. Ayrıca bana bağırmayı kes. Bu konuda sadece kendini mi üzgün olarak görüyorsun?" dedin.

"O BENİM KARDEŞİMDİ! TÜM ÇOCUKLUĞUMU GEÇİRDİĞİM KIZDI! SEN BENDEN DAHA FAZLA MI ÜZÜLÜYORSUN BU KONU HAKKINDA! ÜZÜLSEYDİN BANA HEMEN VERİRDİN BU MEKTUBU!" dedi Arvin.

O sırada dolan gözlerini kapattın. Yanağından gözyaşları süzüldü. Onları elinle sildin. Elinden geldiğince sakinliğini korumaya çalışıyordun ama elinde değildi. Arvin ilk defa sana bu kadar kötü davranıyordu. Şuan sinirliydi, hatta üzgündü. Yapabileceğin hiçbir şey yoktu Lenora için. Arvin'in de zaten...

Arvin'in elini bıraktın, yerde duran çantanı aldın ve sakince oturduğun yerden kalktın. Arvin'e arkanı döndün. Yürümeye başladın. Biraz uzun bir mesafe vardı evine ama onu hiç çekmek istemiyordun. Özellikle de şimdi. Üzgün olabilir ama sana karşı kaba davranmıştı. Senin o mektubu ona şimdi vermen neyi değiştirdi ki? Lenora'nın mektubunu zaten o öldükten sonra sen evde bulmuştun. Hiçbir şekilde onun hayatını kurtaramazdınız zaten.

Arvin'in sana seslendiğini fark ettin. O kadar düşüncelerine odaklanmıştın ki onun sesini duymamıştın. Aranızdaki mesafe arttıkça onun sesi daha da yüksek bir şekilde geliyordu. Arvin bir anda arkanda belirmişti. Seni kollarından tutmuştu. İlk başta sarılacağını düşünmüştün ama o böyle bir şeyi yapmamıştı.

"Nereye gidiyorsun?!" dedi Arvin nefes nefese. Arvin'in kollarından kurtulup

"Senden uzağa..." dedin. Onu ittirdin ve yürümeye devam ettin. Arvin, koşarak arabaya bindi. Sen otoyola çıkmıştın. O da arabayla hemen arkandan geliyordu. Seni arabayla takip etmeye başladı. Hızlı gitsen de yavaş gitsen de Arvin arkanda oluyordu. Su içmek için durduğunda Arvin, arabanın camını açtı ve