deal with the devil (Peter P.)

901 90 29
                                    

Arkadaşlar yeni paylaştığım hikayeyi de bir okur musunuz? Neyse bu aralar bölümler geç geliyor bunun farkındayım. Açıkçası hiç yazasım gelmiyor, onun yerine film ve dizi izlemek istiyorum. İzlemediğim film ve dizi kalmadığı için aynı şeyleri 10 milyon kere izliyorum. Sıkıldım artık. Biran önce okullar açılsa, ki açılsa dahi annem beni okula göndermez, çok mutlu olurum. Gidemeyecek olsam da. Ya da yeni filmlerin çıkmasını isterim. Mesela The Devil All The Time, Cherry, Black Widow, Matrix... çok iyi olur. Farkında mısınız okullar açıldığından beri ilk defa bu kadar uzun süre tatil yaptınız. Küçükken her zaman 3 ay okul 9 ay tatil isterdim ve asla okulu özlemeyeceğimi söyler dururdum. Bilin bakalım ne oldu? HÂLÂ OKULU ÖZLEMEDİM :) ÇOK BOŞ YAPTIM. HADİ BAŞLAYALIM (kendimi lipton akıllı çay bardağı gibi hissettim.)

.

.

.

"Bence bir şeyler içsek iyi olacak." Dedi Beck.

"Katılıyorum." Dedin. Peter'ında (edebiyat hocam ve İngilizce hocam şuan bana sövüyor) kolundan tutup içmeye gittiniz. Sen ve Peter limonata içtiniz Beck ise hafif bir içki söyledi kendine. Gecenin ilerleyen saatlerine doğru, gözün Peter'ın çantasına kaydı. Gözlük orada duruyordu.

Sakın bunu yapma! Hayır yap, yap yoksa Beck alacak! Sakın aklından bile geçirme! Bütün dünya önünde eğilecek.

Bileğindeki tokayı yavaşça yere attın. Hafifçe elini Peter'ın çantasına attın. Gözlüğü aldın ve yerine başka bir gözlük koydun. Bu Beck'in planıydı. Eğer Peter, gözlüğü ona vermezse bu taktikle alacaklardı. Tony'nin hazırladığı gözlük ellerindeydi artık. Yerde duran tokanı aldın ve erkeklere söyleyerek tuvalete gittin.

Elini yüzünü yıkadıktan sonra aynada kendine bakarken

"Ne yapıyorum ben? Bu işe karışmamalıyım!" diye düşündün. İçeri gittiğinde Peter'ın gözlüğü Beck'e verdiğini gördün.

"Tony, gözlüğü bana vermedi. Onu sıradaki Ironman'i seçmem için bana verdi. Nick Fury'e veremezdi çünkü o kendi için kullanırdı." Dedi Peter. Cebindeki gözlüğe baktın. Koşarak Peter'ın yanına gittin ve

"Beck'e mi verdin gözlüğü? Çok yakışmış Beck ama bana daha güzel oluyor. Neyse bizim arkadaşlarımızın yanına gitmemiz gerekiyor. Bizim için endişelenmişlerdir." Dedin. Peter'ın kolundan çekerek, onu dışarıya doğru sürükledin.

Kaldığınız otelin önüne geldiğinizde MJ, orada sizi bekliyordu. MJ'in elinde olan şeyi görünce daha da hızlandı adımların. Elindeki Beck'in yaptığı dronlardan biriydi, üstünde de Peter'ın ağları vardı. sen onu görmezden gelmeye çalıştığın için MJ bağırdı.

"Hey sanırım bu sizin!" dedi MJ. Bunun üzerine Peter, senden kolunu kurtarıdı ve MJ'e doğru döndü. MJ, elindekini fırlattı, ona doğru fırlattı. Peter, eline alınca

"Bu ne dedi?" dedi.

"Senin ağların değil mi?" Peter anlamamış gibi yapıyor. O sırada da Beck, seni arıyordu. Peter, sana bakıyordu. Kafanı hafifçe kaldırıp ona baktın ve telefonu açtın.

"Sana çok teşekkür ederim S/İ. Sen olmasan başaramazdım. İyi ki varsın! Keşke kalsaydın kutlama daha yeni başladı!" dedi Beck.

"Önemli değil. Asıl ben sana teşekkür ederim. Senin sayende kim olduğumu ve olacağımı öğrendim." Dedin. Siz bunları konuştuktan sonra etrafında kimsenin olmadığını fark ettin. Bunun üzerine hemen otele girdin. MJ orada duruyordu. Koşarak yanına gittin ve

"Peter, nerede?" dedin.

"Beck'i yakalamaya gitti. O aslında kötü biriymiş. Bay Stark'ın ona verdiği gözlüğü almaya gitti." Dedi.

"Ama gözlük bende." Dedin ani bir şaşkınlıkla ağzından kaçırmıştın. Arkanızdaki Ned de bütün olayı biliyor olacak ki, bir anda üstüne yürümeye başladı.

"O gözlük Peter'ın değil mi? Sende ne işi var? Eğer gözlük sendeyse Beck'teki ne?" diye soru sormaya başladı. MJ, Ned'in kolundan tuttu ve sana bakarak

"O bunların hepsini biliyordu. Beck'in gözlüğü istediğini, o yaratıkların hologram olduğunu, hatta Peter'ın bu kadar saf olup gözlüğü hemen verebileceğini biliyordu. O bir casus!" dedi MJ.

Ned, sana bakıp "Nasıl böyle bir şey yaparsın? Peter, sana hiçbir şey yapmamıştı. Tek yaptığı şey seni sevmekti." Dedi. Ned ve MJ, konuştuğunda senin boğazın düğümleniyordu. Çünkü tamamen haklılardı. O kadar kötü olmuştun ki kendini dahi savunamıyordun. Zaten savunabileceğin çok bir şey de yoktu. Aslında hiçbir şey yoktu.

Onlara hiçbir açıklama yapmadan arkanı döndün ve gitmeye başladın. Onlarda otele gittiklerinde Beck, ortaya çıktı. Havada süzülerek yanına doğru indi.

"Sana bir seçim hakkı sunmuştum S/İ, ve sende beni seçmiştin. Şimdi bir öğreniyorum ki küçük S/İ aslında gözlüğü kendine istiyormuş. Sen nasıl bir şerefsizsin!" diyor sinirli bir şekilde.

"Beck, içinden geçmemi istemiyorsan, siktir git!"

"Senden mi korkacağım? Hiç kimsenin, sevmediği ve saygı duymadığı kızdan mı? Aslında yaşayan ama ölü olan birinden mi? Hiç sanmıyorum." Dedi Beck. Sağ elini hafifçe kaldırdın ve eline baktın.

"Korkmalısın çünkü ben Ölüm Tanrıçasıyım. Herkes gibi sende önümde diz çökeceksin." Dedin. Elinin tam ortasında siyah bir top oluşmaya başladı. Bunun üzerine Beck, dronlarını senin üstüne yolladı. Elinde oluşan topu hızınla yere doğru bastırdın. Dronların, üstlerinde teker teker, kıvılcım çaktırdın. Dronlar, çalışmaz hale gelince, Beck'inde bir hologram olduğunu fark ettin.

Cebinde duran gözlüğü çıkarttın. Gözlüğü taktın ve hızlıca

"Peter Parker, nerede?" dedin. Edith, oldukça sakin bir şekilde

"Hollanda da." Dedi ve haritada yerini gösterdi. Telefonunu çıkarıp, Happy'i aradın. Olanları ona anlattıktan sonra özel jetine atladın. Sen, yaptığın boklukları Happy'e anlatırken, Peter da Happy'i aradı.

Vardığınızda sen hiç jetten çıkmadın. Happy, Peter'ı da alıp içeri geline ayağa kalktın. Peter'ı ilk defa bu kadar sinirli görüyordun.

"Bu neden burada?" diye sitem etti Peter. Sen hiçbir şey demedin çünkü hak ediyordun.

"Öyle deme." Dedi Happy. Sen jetin ön tarafına geçtin. İçerde konuşulan her şeyi çok rahat bir şekilde duyabiliyordun. Peter, senin duymayacağını düşünerek

"Happy, nasıl sakin olmamı bekliyorsun! Ben bu kızdan gerçekten de hoşlanıyordum. Şu yaptığına bir bak! Tony'nin onu sevmemesinin nedenini şimdi anlıyorum." Dedi.

"Peter, Tony onu seviyordu-

"Saçmalama, sevmediğini hepimiz biliyoruz- Peter'ın sözlerini senin içeri gelmen bölmüştü. Peter'ın dolmuş gözlerine sadece bir kez bakabildin.

Sen ne kadar iğrenç bir şeysin. Küçük bok.

Peter'ın yanına doğru gittin, o sırada Happy, jeti çalıştırmak için gitti. Peter'ın sana sinirli olması gerçekten de kalbini kırıyordu. Cebinde duran gözlüğü ona doğru uzattın. Hemen arkanda duran koltuğa oturdun. Gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Peter'ın delip geçici bakışları yüzünden kafanı kaldırıp ona baktın.

"Sadece insanların beni sevmesini istemiştim. Bu yaşıma kadar kimse beni sevmedi. Belki kahraman olursam işleri değiştirebilirim sandım. Ama şu bulunduğumuz duruma bak. Beni seven tek kişi, bile şuan bana bıçak çekiyor. Sen haklıydın. Tony, beni sevmiyordu hatta nefret ediyordu. Hiçbir zaman nedenini bilmiyordum ama nedeni buymuş. Kendi öz ailem bile beni sevmezken başkalarının beni sevmelerini istemek zaten saçmalıktı." Peter'ın bakışlarından anlamadığı çok belliydi, o yüzden susmaya karar verdin. Ellerinle gözlerini sildin. Peter'a arkanı döndün ve camdan bakmaya başladın.

Ağlamamak için kendini oldukça zor tutuyordun. Ama pek işe yaramıyordu. Her iki dakikada bir ellerinle yüzünü siliyordun.

Peter bizim kızı kapıya mı atacak? Normalde bu bölümü dün yayınlayacaktım fakat çok hoşuma gitmedi. Birazdan yeni bölümü yazacağım ve büyük ihtimalle onu paykaşmayı unutacağım ama neyse Seviyorum sizi😍

Tom Holland İle Hayal ZamanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin