Bölüm 52

594 77 58
                                    

[Sonraki Gün]

Cha Longxi ofisinde dün geceki görüntüleri hayranlıkla izliyordu ve ağzının kurumasına engel olamıyordu.

"Diyorum ki..." Bardağını aldı ve biraz su içti, izledikten sonra kanı kaynamıştı. "Yani onlar bir çift."

Astı "Komutanım, onu şimdi size getirelim mi?" dedi.

Cha Longxi "Acele etme, şimdilik onları kilit altında tut" dedi.

Gömleğinin yakasını açtı ve o görüntüyü birkaç kez daha izledi. "Yani bu tür bir ilişkileri var... Şaşırmadım."

O sırada bir ast acele bir şekilde içeri girdi. "Rapor veriyorum komutanım. Beklediğiniz insanlar buradalar."

Cha Longxi gömleğinin yakasını sıktı, ifadesi biraz memnuniyetsizdi. "Kaç kişiler?"

"İki" diye yanıtladı ast. "İkisi de erkek. Açıklamaya bakılırsa onlardan biri Lai Jie olmalı. Diğerinin kim olduğu ise belli değil, ikisi de askeri üniforma ve kep giyiyor."

"Bir şeyler getirmişler mi?" diye sordu Cha Longxi.

"Her biri bir çanta taşıyor, ellerinde birkaç metal kutu da var."

Cha Longxi kaydı kapatarak "Her şey hazır mı? Gidip onunla görüşeceğim" dedi.

***

"Kahvaltı!" Dışarıdan biri içeri bir çanta dolusu şey atmıştı. Görünüşe göre, hala süt ve ekmekle dolu kağıt kutuları vardı.

Liu Yan uyandı ve endişeyle Meng Feng'in alnına dokundu.

Meng Feng'in nefesi normaldi. Gözlerini iyice açarak gülümsedi. Sonra da ayağa kalkarak gerindi ve eklemlerini gevşetip kapı kanadını açarak dışarı baktı. Gardiyanlar kahvaltıyı fırlattıktan sonra gitmişlerdi. Meng Feng yatağa oturdu ve süt içerek "Bai Xiaodong'un nasıl olduğunu sor ve kaçmaya hazırlamasını sağla" dedi.

Liu Yan usulca "Xiaodong?" diye seslendi.

Bai Xiaodong yuvarlanarak ayağa kalktı. "Mekanikçi!"

"Dün seni öldürmek istemedim. Silahın mermisi olmadığını biliyordum."

"Biliyorum. Oraya nasıl gittin?"

"Kaçmaya hazır ol. Yaran nasıl?"

Bai Xiaodong yumuşak bir sesle "Bacağım hala biraz ağrıyor. Ama yürüyebilirim" dedi.

Liu Yan kanadı indirdi ve (Meng Feng'e) "Nasıl kaçacağız?" diye sordu.

Meng Feng sütünü ve ekmeğini bitirmişti. Uzun bir iç çektikten sonra "Gelip kan almalarını bekleyelim. Onlardan birinin icabına bakmalıyız. Şuraya bak, buraya kurşun sıkmalarının imkanı yok. Silah namlusu açıyı kontrol edemez. Duvarın arkasına saklandığımız veya pencereyi kapatmak için yatağı kullandığımız sürece gardiyanlar bize hiçbir şey yapamazlar. Sadece bize bir ders vermek için gelebilirler" dedi. "Ey karşıdaki..."

Meng Feng duvarın köşesine vurdu. Orada küçük bir delik vardı.

"Karşıdaki, orada mısın?"

"Evet" diye yanıtladı bir erkek sesi. "Adım Zhuo Yuhang."

Liu Yan "Zhuoting'in kardeşi misin?" dedi. "Şu deliğe bir bakayım... Meng Feng, ne yapmaya çalışıyorsun?!"

Duvarın köşesindeki deliğin yanına eğildi. Deliğin diğer tarafında bir adam vardı. Sakalları dağınıktı ve saçları kirli bir şekilde sanki dilenciye aitlermişçesine keçeleşmişti. Yerde yatarak doğrudan ona bakıyordu.

Dawn of the WorldHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin