"Bu... Gloom-shroom[1] mu?" diye sordu Jue Ming.
Liu Yan "Öyle de denebilir" dedi. "Şahsen ben Doom-shroom'u[2] daha çok seviyorum..."
Polis merkezinin dışındaki cipleri gittikçe ileri gidiyordu. Bir anda, Meng Feng aniden direksiyonu çevirdi ve cipin bir anda sürüklenmesine neden oldu. "Herkes eğilsin!"
Liu Yan oluşturduğu çivi bombasını fırlattı ve bomba çın sesi ile karakolun kapısına yerleşti. Meng Feng ise aracı geriye doğru çevirdi ve tekerlekler dönerek kendilerine doğru gelen bir zombinin üzerinden geçti.
Bir patlama ile bomba patladıktan sonra çevreye yüzlerce çivi fırlamıştı. Çiviler, kutuya oyulmuş olan demir yaprakların açısını takip ediyordu. Patlamanın ısısıyla kızaran zombilerin kafasını on metrekarelik alanda vurmuşlardı.
Tam o anda istasyonun dışındaki çok sayıda zombi yere çöktü.
Meng Feng pedala bastı ve bir bam sesi ile demir kapılardan geçti. Kapılarda asılı duran düzinelerce zombi metrelerce sıçrayarak havaya uçmuş ve yankılanan gümbürtüyle yere ağır bir şekilde inmişti.
Cipin kapıları itilerek açıldı ve kapıya asılı duran zombi de böylece yere serildi. Meng Feng'le Zhang Min aynı anda arabadan atlayıp yerde yuvarlandılar ve silahlarıyla ateş açarak alanı mermilerle taradılar.
Liu Yan ise sürücü koltuğuna oturarak gaza bastı. Cip karakola girmiş ve ön kapıları tamamen çökertmişti. Liu Yan pencereyi indirerek "Çabuk gidin!" diye bağırdı.
Ancak cümlesini bitirir bitirmez gördüğü manzarayla donakaldı.
Lobiye yüzden fazla kişi toplanmıştı.
Çok fazla sayıda insan vardı. Onları dışarı çıkarmak neredeyse imkansızdı. Liu Yan "Aranızdaki en yetkili kişi kim?" diye sormadan önce onlara sadece bir kez bakabilmişti.
Meng Feng'le Zhang Min, ateş ederken yavaşça geriye doğru hareket ettiler. Zhang Min yol boyunca ilerlerken bir el bombası fırlattı, sonra da Meng Feng ile aynı anda istasyonun lobisine koşmak için geriye doğru döndü. Liu Yan hemen başını koruyarak yere atladı.
Duyulan patlama sesiyle birlikte sıcak hava dalgası da lobiye dolmuştu. Yüzlerce insan panik içinde bağırarak sandalyelerin ve masaların arkasına saklanmak için etrafta koşuştular.
Meng Feng "Bu ne kadar çok insan böyle?!" diye bağırdı.
Liu Yan bir çivi bombası daha fırlattığı için çiviler dışarıdaki her yere saçılmıştı. Meng Feng, düşen ön kapıyı bir haykırışla tek başına kaldırdı. Çıkan keskin metal sesiyle sıcak çivilerin sivri uçları kapıya saplandılar. O kadar sıcaktı ki, Meng Feng elinde olmadan bağırdı.
Dışarısı bir anda sessizleşmişti.
Lobinin içinde saklanan siviller yavaşça ayağa kalktılar ve bu gruba şaşkınlıkla baktılar.
Liu Yan "Lideriniz kim?" diyerek sorusunu yineledi.
"Nereden geldiniz?" diyen polis üniformalı genç bir adam, kolundaki küçük kızı bırakarak tezgahın arkasından çıktı. Kız, ailesini bulmak için lobide koşarken yüksek sesle ağlamaya başlamıştı.
"Güneyden. Eyaletlerarası otobanı daha demin geçtik. Adım Meng Feng, tanıştığıma memnun oldum."
Meng Feng bunları söylerken Zhang Min de genç adamla el sıkışıyordu.
Polis memuru olan genç adam "Ben de Deng Changhe" diye yanıtladı. "Tek kurtulan siz misiniz? Tüm bu silahları nereden aldınız?"
Meng Feng hikayelerini kısaca açıkladı ve ardından "Liu Yan, insanları topla. Hemen buradan gitmeliyiz" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dawn of the World
ActionDiğer Adları: 2013, Mo Ri Shu Guang ya da 二零一三 (末日曙光). *** Liu Yan ile Meng Feng çocukluk arkadaşlarıydılar. Yedi yıl önce ikisi birlikte Z şehrine taşınmışlar ve henüz lisedeyken sevgilerini birbirlerine itiraf ederek çıkmaya başlamışlardı. Ünivers...