Bölüm 23

688 112 137
                                    

Akşam olunca arabayı yol kenarına park ettiler.

Liu Yan'ın elleri Meng Feng'in yaralarına ilaç uygulamak için çalışırken, gözleri yakıt göstergesine kayıyordu.

Meng Feng'in yakışıklı yüzünde bir çizik vardı. Liu Yan'ın yanında ilk yardım çantası yoktu, bu yüzden yarayı dezenfekte etmek için Hennessy XO'ya batırılmış bir gömlek kullanmak zorunda kalmıştı.

O kadar acıtıyordu ki; acı Meng Feng'in nefesini kesiyordu. Liu Yan'ın yanında değilken olanları ona ayrıntılı bir şekilde anlatmıştı.

''Ah'' dedi Meng Feng soğukkanlılıkla. ''Bizim sahip olduğumuz şey zaman. Onu bir dahaki sefere yakaladığımızda silahımla indireceğim.''

''Neden vaktinden önce geri döndün? Orijinal plana göre, anca şu an üsse dönmen gerekiyordu" diye sordu Liu Yan.

Meng Feng "Seni özledim. Önceki gece sinirlenmiştin ve tekrar kavga etme ihtimalimize karşı seni gevşetip şımartmak için daha erken dönmek istedim. Tam zamanında dönmedim mi?" diye cevapladı.

Liu Yan başını salladığında gülmesi mi, yoksa ağlaması mı gerektiğini bilmiyordu. Rüzgar kırık camlardan arabanın içine doluyordu. Hayatları için korktuktan sonra, vücudu ve kalbi gevşemeye başlamıştı. Şu an tek sorunu yaygın olan dondurucu soğuğun ve şiddetli karın onu neredeyse donduracak olmasıydı.

Meng Feng, rüzgarın içeri girmesini engellemek için ceketini arabanın kapılarının arasına iliştirdi. Liu Yan arka koltuğa oturdu ve "Şimdi nereye gidiyoruz? Zhang Min'i mi kurtaracağız?'' diye sordu.

"Bilmiyorum. Önce doğuya bir göz atalım. Umarım Jue Ming hala hayattadır. Bu kadarcık yakıtla kalakaldık... Her yer buzlu ve karlı. Ne yapacağız?"

"Camı da kırdın zaten..."

"Camı kırmasaydım seni nasıl kurtaracaktım?! Telekineziyle mi?"

"Açılır tavanı kullanabilirdin..."

"Kim o anda bunu düşünebilirdi ki?!"

"Kabul et, sadece havalı görünmek istedin. Şimdi arabada donarak ölüyoruz... Sakın buraya gelme! Şu an bunu yapmak istemiyorum! Çok yorgunum!"

"Sadece bir öpücük. Eğer yapmayacaksak, en azından seni tekrar kurtardığım için bana biraz ödül vermelisin" dedi ve Liu Yan'ı öptü.

Liu Yan arka koltuğa yatmıştı ve soğuktan durmaksızın titreyerek uykuya dalmıştı. Bir süre sonra Meng Feng içini çekerek "Bebeğim, kalk hadi. Orada bir araba var" dedi.

Liu Yan sarsılarak uyandı ve hızla dışarı çıktı. Yoğun kar, aracın neredeyse yarısını gömmüştü. "Bu, Jue Ming'in arabası! Kürek al eline çabuk!" diye bağırdı.

Meng Feng, arabanın arkasından bir kürek buldu. Liu Yan karı yoldan itiyordu. Ama karın içinde kimse yoktu.

"Neler oluyor?" diye sordu Meng Feng.

Liu Yan arabanın kapısını açarak yakıt göstergesine baktı. "Hala yakıt var. Süper. Hadi bu arabaya geçelim. Jue Ming arabadan inmiş olmalı."

Meng Feng, karı arabanın arkasından kürekledi. Lastik, bir hendeğe sıkışmıştı.

"Hangi g*t deliği buraya bir çukur kazmış?!" Meng Feng dişlerini gıcırdatarak arabayı itmeye başladı. "Hey! Liu Yan!"

"Ne?"

"Araba itiyorum burada!"

"Görebiliyorum. Kolay gelsin."

Dawn of the WorldHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin