Ertesi sabah ani bir gürültü sesi Liu Yan'ı uyandırdı. Yukarı doğru baktığında sarı bir zombinin pencereye yapıştığını gördü. Meng Feng "Dışarı çıkma!" diye bağırdı.
Dışarıdaki dört zombi, yakındaki kasabadan gelen çiftçilere benziyorlardı. Meng Feng arabadan çıkar çıkmaz kapıyı sıkıca kapattı. Yaşayan bir kişi ortaya çıkar çıkmaz, zombiler hemen arabaya saldırmayı bırakıp Meng Feng'e doğru koştular.
Liu Yan yeni uyanmanın mahmurluğunu üzerinden atmıştı. Bir parça sakız aldı ve çiğneyerek rahatça dışarıya baktı. O bakmaya devam ederken, durumu yeni fark eden Lin Jingshu arabanın arkasından korkuyla bağırdı. Liu Yan, "Korkma, sadece dört taneler!" dedi.
Sürücü koltuğuna geçip arabayı çalıştırdı ve Meng Feng'e doğru sürdü.
Meng Feng dört atışta üç zombiyi öldürmüş, birini kaçırmıştı.
Liu Yan arabayı üzerine sürerek kalan tek zombiyi de öldürdü. Zombinin üzerinden tekerler geçerken arabanın altından gürültülü sesler gelmişti. Vitesi geri taktı. Hışırdayan tekerler zombiyi parçalarına ayırırken gürültülü bir ses daha çıkardı.
Fabrikanın üçüncü katından biri "Neredensiniz?" diye bağırdı.
Liu Yan arabayı fabrikanın önünde durdurdu ve "Xiaoshu, arabadan çık ve benimle gel" dedi ve "Sen burada mı?" diye sordu.
(Ç.N: Buradaki 'Sen' Çince bir isim. Daha doğrusu bir ismin kısaltması. 'SenSen' ise aynı kısaltmanın daha uzun, daha samimi hali. Spoiler vermemek için şimdilik bu kadarını söylüyorum, bölüm sonunda daha kapsamlı açıklayacağım. Sıkça göreceksiniz bu ismi, bu yüzden 2.tekil şahısla karıştırmayın diye araya girmek istedim~)
"Sorun ne?" dedi üçüncü kattaki adam. "Dışarıda bekleyin!"
Fabrikanın ana kapısı açıldı. Bu kapı fabrikanın bahçesine erişim sağlıyordu. Liu Yan, birinin kapının arkasından konuştuğunu duydu. Bir süre sonra, merdivenin başı duvarın üzerine çıkarıldı ve adam merdiveni kullanarak aşağı indi.
Meng Feng ona dokundu ve Li Song'un kendisine verdiği bir paket Marlboro'yu çıkardı.
Adam birini aldı ve Lin Jingshu'ya baktı. O sırada arabanın kapısı açılarak Cui Xiaokun ve Yu teyze de arabadan inip uzaktan onları izlemeye başladılar.
Adam "İyi nişancılık!" diyerek başparmağını havaya kaldırdı ve sigarasını yakmak için çakmak istedi. Cui Xiaokun bir tane çıkardı ve adamın sigarasını yakmasına yardım eden Meng Feng'e attı.
Liu Yan, önündeki adama bakıyordu. Boynunda ve bileklerinde belirgin izler vardı. Kalın kaşlarının altındaki gözleri son derece iriydi. Tek kaşında bulunan hafif yara izi oraya traş edilmiş gibi bir görünüm kazandırmıştı. Burnu keskin ve inceydi. Gözlerindeyse öfke vardı.
Büyük kapı tekrar açıldı ve altın dişleri olan şişman bir adam yere tükürerek ona bakanlara "Ne var?" diye sordu.
Liu Yan, Lin Jingshu'yu arkasından itti ve "Li Song, onu buraya getirmemizi istedi. Lütfen onunla ilgilenin" dedi.
Zayıf adam güvensizlik içinde yüzlerine baktı. "İçeri gelip konuşun."
Şişman adam hemen "Onları içeri alamazsın!" diye karşı çıktı.
Meng Feng kaşlarını çattı. Tam bir şeyler söylemek üzereydi ki Liu Yan gözleriyle bir bakış atarak onu susturdu.
Liu Yan "Görevimiz Xiaoshu'yu buraya getirmekti. Onu teslim etmek için Sen'le görüşmemiz gerek" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dawn of the World
AksiDiğer Adları: 2013, Mo Ri Shu Guang ya da 二零一三 (末日曙光). *** Liu Yan ile Meng Feng çocukluk arkadaşlarıydılar. Yedi yıl önce ikisi birlikte Z şehrine taşınmışlar ve henüz lisedeyken sevgilerini birbirlerine itiraf ederek çıkmaya başlamışlardı. Ünivers...