Bölüm 65

347 63 41
                                    

Gözlem odası sessizdi. Sadece Jue Ming'in elektrokardiyogramı ritmik olarak dalgalanıyordu. Beyin dalgaları stabilize olmuştu. Zhang Min "Aptal olmayacak değil mi?" dedi.

Kimse ona cevap vermedi, herkes meşguldü.

Zhang Min "Ne yapacaksınız?!" dedi. "Onun kanını çekmeyin! Bu çok fazla! Dayanamaz!"

Meng Jianguo "Sakin ol!" dedi

Qin Hai sabırsızca "Bay Zhang, gerçekten çok gürültücüsün" dedi. "Kurtuluşunu bekleyen yüz milyonlarca insan var! Sevdiğin kişi bir anahtar, herkes bu kanın damıtılarak seruma dönüştürülmesini ve antikorların üretilmesini bekliyor. Ona zarar vermeyeceğimize defalarca garanti verdim!"

Yaşlı bilim adamı da sinirlenmişti. "Antikorları yetiştirdikten sonra, onu istediğin zaman geri alabilirsin!"

Zhang Min ancak o zaman sakinleşti. Jue Ming'in taze kıpkırmızı kanı çekilerken aniden mavi bir ışık parlamıştı. Gözlem odasının dışında zayıf bir kargaşa vardı.

Meng Jianguo kaşlarını çattı. "Şimdi ne var?"

İletişimciden bir ses geldi. "Dr.Qin, devlet dairesindeki sicim kayboldu."

Qin Hai şoktaydı. "..."

Gözlem odası mavi ışıkla doluydu. Işık, yavaşça yayılarak her köşeyi kaplamıştı ve herkesin gözünün önünde yere batmıştı.

Dünya sicimi genişlemeye devam ediyordu. Neredeyse herkes sicimi görmüştü. Sicim, sektör yedinin kulesini takip ederek sıcak bir ışık halesiyle çevrili vaziyette yavaşça aşağı batmıştı. Dipteki kulenin salonuna doğru da batmaya devam ediyordu.

Muhteşem mavi ışık, sektör yediyi süpürmüştü. Büyük salonun ortasında duran Liu Yan, inanamayarak elini uzattı. Tam o anda dünya sicimi vücudundan geçti ve denize girdi.

Ortalık sakinliğini geri kazanmıştı. Dünya siciminin tümü, dünyanın yüzeyinden ayrılarak çekirdeğe geri dönmüştü.

***

[O Sırada Merkezin En Üst Tepesinde]

Bip– Bip– Bip. Elektrokardiyografın sesi arasında Jue Ming gözlerini açtı. Gözleri korkuyla doluydu ve durmadan mücadele ederek hasta yatağını dağıtıyordu.

Qin Hai "Tutun onu!" dedi.

Biri hemen bağırdı. "Neler oluyor?!"

Zhang Min "Jue Ming!" diye seslendi.

O anda, gözlem odası kaotik haldeydi. Jue Ming bağırıyordu. "Ne yapıyorsunuz?! Burası neresi?!"

Yaşlı akademisyen, Jue Ming'i yere bastırdı. Jue Ming şiddetle mücadele ediyordu. "Bırak beni!" diye bağırırken; bir yandan da adamı tekmeleyip tokatlıyordu.

Yaşlı akademisyen "Sakin ol çocuk! Kötü bir niyetimiz yok!" dedi.

Qin Hai "Profesör, içeri girmeseydin! Sana saldırmamasına dikkat et! Acele edip ona sakinleştirici verin!" dedi.

Zhang Min kükredi. "Ona sakinleştirici veremezsiniz!"

Meng Jianguo, hiçbir şey söylemeden gözlem odasının kapısını sertçe çekiştirdi ve bir klik sesiyle kapıyı açtı. İçeride rüzgar esmişti. Jue Ming'in elini tuttu ve sertçe "Sessiz ol" dedi. "Bana bak. Ben senin asker amcanım. Askerler sana zarar vermezler, değil mi?"

Jue Ming'in bileği Meng Jianguo tarafından olduğu yere sabitlenmişti, mücadele etmesine imkan yoktu. Meng Jianguo'nun askeri üniformasını görünce sonunda sakinleşmişti.

Dawn of the WorldHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin