Gökyüzü açıktı. Bir düzine insan bir kargo kamyonuna oturmuş, yolun kenarındaki askeri kampın mesafesine bakıyordu. Bir yandan da arkalarındaki altı büyük araç yavaşça yanlarından geçerek bu sahneyi geride bırakıyordu.
Kışlanın içi harap olmuştu. Çevre duvarında büyük bir yarık vardı. İçerisi ise tamamen boştu. Tüm zombiler kaçmışlardı.
Meng Feng, kışlada kalan silahları kargo kamyonlarına taşımak için birkaç kişiyi de yanında götürmüştü.
Liu Yan'ın elinde küçük bir kutu vardı ve etrafa bakınırken o kutuyu elinde çeviriyordu. Koşullar yetersizdi. Fırtına sırasında elektrik hatları sırılsıklam olmuştu. Onarım yapabilecekleri kaynaklara ihtiyaçları vardı. Ancak gerekli kaynaklar bulunduğu zaman bu yerin koşulları iyileştirilebilirdi.
Akşam araç konvoyu bir kez daha yolu çıktı. Nanling Dağları'ndan geçip ilin dışına çıkan yolu takip ettiler ve kuzeye doğru yöneldiler.
Karanlığın içinde Jue Ming'in sesi duyuldu. "Baba, ölüyorum."
Zhang Min usulca "Hayır" dedi. "Tatlım, ateş düşürücünün yan etkileri bunlar."
Jue Ming "Kendimi çok rahatsız hissediyorum..." dedi.
Zhang Min'in sırtı bir karton kutuya bakıyordu. İçerisi çoğunlukla un çuvalları, pirinçler, konserve ürünler ve çeşitli şeylerle dolu olduğu için bulundukları alan çok dardı. Bu dar alanda karton kutular onları Lin Musen'in adamlarının yarısından ayırmaya yarıyordu. Karşılarında da Meng Feng'le Liu Yan vardı. Geri kalanları ise rüzgâr ve yağmurdan korunmaya çalışan kadınlardı.
Jue Ming, yağmurlu bir gecede sırılsıklam olduktan sonra üşütmüştü ve aniden ateşi yükselmeye başlamıştı. Ateşi bir süre sonra düşmesine rağmen hala biraz halsizdi. Yemek yiyemiyor, Zhang Min'in kucağında kıpır kıpır kıpırdanıyordu.
Zhang Min "Biraz daha su iç" dedi. "Ateşin tekrar mı çıktı yoksa?" Çocuğun alnına dokundu ve onu hastalığından uzaklaştırmaya karar vererek Liu Yan'ın elinde tuttuğu şeye baktı. "Bu ne?"
Jue Ming başını bilmiyorum anlamında sallayarak karşısındaki Liu Yan'a dikti gözlerini. "Alarmlı bir saat mi?"
Fener lambasının loş ışığı altındaki Liu Yan; küçük, yuvarlak bir diske benzeyen makine parçasını monte etmeye çalışıyordu.
"Hayatın izlerini algılayabilen bir dedektör" dedi. "Meng Feng onu askeri kampın içinde buldu. Yeni bir ayarlama yapıyorum. Uzun mesafelerdeki yaşam belirtilerini bulmak için sıcaklık farklılıklarını algılama özelliğini kullanabiliriz."
"Zombileri bulabilir mi yani?" diye sordu Meng Feng.
Liu Yan başını hayır anlamında salladı. "Bu, kızılötesi sensörlerden farklı olacak. Sadece insanları bulabilir. Algılama yarıçapı yaklaşık üç kilometre kadar."
Zhang Min başını salladı ve "Bu oldukça iyi" dedi.
Jue Ming yine susmuştu. Tüm vücudu terle kaplı olmasına rağmen Zhang Min'in beline sıkıca tutunuyor ve gitmesine izin vermiyordu.
Üç yolları vardı.
Birincisi: Sichuan-Yunnan otoyolunu takip etmek, Sichuan'a gitmek ve güney bölgesini terk etmek. Oradan da Qinghai platosuna giderek Tibet'e gitmek.
İkincisi: Gansu Ulusal otoyoluna gitmek ve Xinjiang'ın kuru havasına doğru ilerlemek.
Üçüncü: H Eyaletinden ayrılmak ve kuzeye doğru giderek yoğun nüfuslu Zhongyuan Bölgesini geçmek. Ardından da Ningxia üzerinden İç Moğolistan'a giderek Hohhot yakınlarında kalacak bir yer bulmak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dawn of the World
ActionDiğer Adları: 2013, Mo Ri Shu Guang ya da 二零一三 (末日曙光). *** Liu Yan ile Meng Feng çocukluk arkadaşlarıydılar. Yedi yıl önce ikisi birlikte Z şehrine taşınmışlar ve henüz lisedeyken sevgilerini birbirlerine itiraf ederek çıkmaya başlamışlardı. Ünivers...