Bir Çocuk Yaralı

4.3K 384 170
                                    

Uykusunda bir sağa bir sola döndü.
Kan ve ter içerisinde araladı bal rengi solgun gözlerini.

Yattığı yatak Feride'ye aitti.
Daracık odadaki tek kapağı kırılmış beyaz ahşaptan giysi dolabı,bir adet tek kişilik yatak ve pembe nevresim takımları.
Bu kadardı.
Duhan korkuyla nevresime daha da sıkı sarıldı.

Annesine veda edeli günler geçmişti aradan.
Çağatay onunla uğraşmak istemiyor olmalıydı diye düşünse de doğru olanı yapmıştı.
Duhan ağlayarak dizlerine kapanmıştı.
Kaybolmak ve yok olmak istercesine yüzünü eğmişti.

Çağatay hafifçe  eğilmişti dizleri üzerinde.
Yerle yeksan olmuş ve tamamen çökmüş Duhan ile göz göze gelmişti.
İlk defa soğuk değil sıcak bir ses tonuyla belki arkadaşı gibi muhattap alarak konuşmuştu.

"Kim olduğunu bilmediğin bir yabancının şefkatine güvenemezsin Duhan."demişti onu arabaya binmeye ikna ederken.

"Parayı al."demişti Duhan zarfı olduğu gibi Çağatay'a uzatırken.
"Başına bela olmak istemiyorum. Kuyruk gibi yapışmak istediğimden de değil. Kira olarak say bunu. O eski evde kalmama müsade et. En azından kendimi toplayana dek."

Çağatay ise olumsuz anlamda sallamıştı başını uzatılan zarfa bakarken.
Eliyle yavaşça indirmişti zarfı.
"Her istediğini parayla yapamazsın çocuk."dedi fısıltıyla.
"Ben yapsam,başkası yapmaz. Elindeki bittiğinde verebileceğin hiç bir şeyin kalmaz."

"İnsanların yüzüne nasıl bakacağım?"dedi Duhan sinirle.
"Beş parasızım,babam eli kanlı bir..."dili varmamıştı hakikate.
"Annem beni istemiyor."

"Dik duracaksın. Seni seven insanlara tutunacaksın."demişti  Çağatay.

Duhan alayla bir kahkaha savurdu.
"Babasının eli kanlı,annesinin bırakıp gittiği ve hayatı mahvolmuş beş parasızken mi?"

Belçim Teyze'nin evinde almıştı soluğu. Çağatay onu bırakmıştı eve kadar. İçeriye girmeden bir baş selamı vererek veda etmişti Duhan'a.
"Kendine iyi bak."

"Yine de..."dedi Duhan burukça.
"Beni dövmesen o ana şahit olmak zorunda kalacaktım."

"Aşırı tepki...verdim."dedi Çağatay.
"Sinirlerim bozuk. "

"Elveda Çağatay."

Duhan şimdi günlerce evden çıkmadan eskiden Feride'ye şimdilerde kendine ait olan minicik odaya bakınıyordu.

Sevinç ve acı naralarını atan kadın boynuna dolanmış apar topar kucaklamıştı onu. Her şeyden önce kendi karnından çıkmayan fakat kendi büyüttüğü bir bebekti Duhan.
O hep muzip,etrafına sataşan,ilgi delisi ve kıskanç oğlan çocuğuydu.
Bir kaç ay büyük olmasına rağmen "Abiğim ben abiğ"diye peltekçe dolanırdı Feride'nin peşinde.

Elleriyle büyüttüğünü istemsizce kendi doğurmuş varsayıyordu. Kursağından kendi sütü geçmişti. Hasta olsa başında sabahlamış,o seviyor diye neler neler öğrenmişti mutlu edebilmek için.

Bunu evlerinde yatılı kaldığı bir hizmetli olduğu için değil,kendisine tutunan minik bir nefese tutunabilmesi için yapmıştı.
Kendi öz kızından tek farkı birinin kestanemsi kahve saçları,diğerinin uzun kara saçlarıydı.
Biri bal oğlandı,diğeri ise yakut gözlü kızdı.

Sağ gözün sol gözden bir farkı yoktu...

Çocuk gibi yıkamıştı oğlanı. Üzerinde iç çamaşırıyla duşa sokup bir güzel akca pakca etmişti. Feride aceleyle ,daha komuta gerek kalmadan annesinin odasına yerleştirmişti eşyalarını çorba ocakta fokurdayana dek.

DehlizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin