Çağatay tek kaşını hava kaldırıp tebessüm etti.
Bir şeyler yapmaya çabalıyordu bal oğlan. Ne yaptığını kendisi de bilmeden telefon ekranını mutfak duvarına sabitlemiş gözlerini kısarak eğiliyordu. Çorba yapma girişimlerini sürdürüyordu. Dünyanın en basit çorbalarından biri olan mercimek çorbasını hazırlarken gözlerini kıstı ve bir daha eğildi tarifin yazılı olduğu ekrana.
Çağatay çatallanan ve pürüzlenen sesini düzeltip yavaşça sırıttı.
"Bir tutam kurbağa bacağı ve gece ay ışığında avlanmış yusufçuk böceklerinin kanatlarının toz hale getirilmesiyle elde edilmiş olan karışımdan bir çay kaşığı."diye söylendi Çağatay alayla. Duhan yanaklarına inen perçemleri üfleyip kaşlarını çatarak elinde tahta kaşıkla ocağa ilerlerken ters bir bakış atarak süzdü dövmeliyi.
"Daha sonrasında kurbanın kanından iki damla elde ederek eklenen kertenkele pençelerini yavaşça kaynatın."diye sırıttı Çağatay. "İşte cadı kazanı fokurduyor!"
"Komik misin sen şimdi ?"diye homurdandı Duhan elinde tahta kaşığı tehditle savururken.
"Belgesel haline geçelim dilersen.."diye homurdandı Çağatay. "Yavru ceylan ovada seke seke gezinirken narin başını yavaşça eğerek çimlere uzanıyor..."
"Çaki!"
"Yavru ceylanın toynak sesleri.."dedi ayağını sinirle yere vuran Duhan'ı işaret ederek Çağatay koltukta yan döndü. "Tüm Jungle'ı inletiyor...Yavru ceylan bu hareketleriyle kaplanın iştahını kabartıyor."
"Hasta,kıskanç,huysuz ve limon suratlı kaplan."diye tekrar etti Duhan fokurdayan çorbaya kavanozdan avuç avuç pul biber atarken.
"Hasta,kıskanç,huysuz ve birazdan mide spazmı geçirerek ölecek olan kaplan?"dedi Çağatay sırıtıp. "Adana'nın bir yıllık pul biberini döktün lan çorbaya ayarsız embriyo!"
"Ya insan der ki."dedi Duhan tahta kaşığı tencereye bırakıp sırıttı ve yavaşça tezgaha yaslandı kollarını bilmiş bir şekilde birbirine bağlarken.
"Ne der insan?"
"Dünyanın en zeki,en yakışıklı. Tüm Slav diyarının ve Türk diyarının en güzel melezi,üstün zekalı ve tatlı bal kalpli oğlanıyla birlikteyim. Ve bu mükemmel üstün varlık benim için hasta çorbası pişiriyor canını dişine takarak. Benim için mutfakta vakit..."
"Ocağın anası sikildi üstün insan."diye kahkaha bastı Çağatay taşan ve ocağı turuncu renge bulayan çorbayla birlikte karnını tutarken. "Ocağa ekmek banarak mı doyuracaksın beni?"Duhan telaşla yarısı ocağa dökülen çorbanın altını kısarken bir küfür daha savurdu. Çağatay'ın diline düşeceğine lağım çukuruna düşmek isterdi!
"Dur dur.."dedi Çağatay sırıtıp. "Tabak çanak kirletme ocaktan kaşıklarız..."
"SUS BE!"diye gürledi ve sinirle kaseye çorba doldurdu Duhan. "Kıymetini bil. Bak nasıl vefalı,mükemmel biriyim."
"Aynaya bakarak mastürbasyon yapıyor musun ben yokken doğru söyle?"diye homurdandı Çağatay.
"Yok babacağım."diye dudak büktü Duhan. "Sana bakarak yapıyorum."
"Lens takayım mı?"dedi Çağatay kaş çatıp oğlanı süzerken. "Malum mavi seviyorsun ya hani ? Millete bakmana gerek kalmaz. Bana bakarsın. Mavi mavi.."
Duhan koltuğun kenarına oturup sabırla çorba dolu kaşığı ateşten yansa da asla laf yarışından ve huysuzluktan geri kalmayan ve sürekli "kaos" ile beslenen adama doğru uzattı. "Aç ağzını."diye mırıldandı.
"Kısas mı yapıyoruz?"diye mırıldandı kömür gözlerini süzen Çağatay. "Yatakta onu ben söylüyorum ya hani.."
"Babacığım hastayken Türk Telekom alt yapısı gibi."diye mırıldandı Duhan kikirdeyip çorbayı Çağatay'a içirirken.
"Hı?"
"Çekilmiyor hiç bir yönden."diye göz kırptı Duhan sırıtırken.
"Anaokul seviyesinde esprilerle gelişimini tamamlamaya çalışan embriyo kendini Cem Yılmaz sanıyor diyebilir miyiz?"diye fısıldadı Çağatay ama Duhan bir kaşık daha çorba uzattı.
"Laf sokmaya enerjin var ama çorba kaşığı tutmaya yok."diye mırıldandı Duhan ise.
"Sevgilim içirsin diye naz yapamam mı?"diye kaşlarını çattı Çağatay sırıtıp. "Daha zevkli oluyor."
"Sevgilini daha demin itin götüne soktuktan sonra mı?"diye mırıldandı çorba biterken Duhan Çağatay'ın sıcak dudaklarına bir öpücük kondurup. "Hep bi laf sokma...Hep bi kaos.."
"Tamam sus."diye mırıldandı Çağatay. "Hadi tüm gün koltukta yatıp film izleyelim."
"Bekle."dedi Duhan kaseyi mutfağa bırakıp soğuk algınlığı ilaçları ve bir bardak suyu Çağatay'a getirirken. "Bunları iç."
"İlacım elleriyle ilaç veriyor."diye mırıldandı Çağatay göz kırpıp.
Duhan kulaklarına kadar kızarırken Çağatay oğlanı üzerine çekip bir kahkaha savurdu boğukça. "Düştün mü ? Hı."
"Sus."
"Düştün bence..."diye fısıldadı Çağatay oğlanı göğsüne yatırıp battaniyenin içine gömerken rastgele bir film açarak. Kanal gezindikten sonra yeni başlayan bir filmle duraksayıp zaten Duhan'ı izleyeceği için pek de önemsemeyerek sıkıca kucağına sardı oğlanı.
"Biraz daha iyi misin ?"diye mırıldandı Duhan dudaklarını gezdirip Çağatay'ın belli belirsiz ateşini kontrol ederken.
"Sen varsan iyiyim."diye fısıldadı.
Duhan yorgunca kollarını dolayıp uzanırken derin bir nefes verdi.
Çağatay oğlanın kestane tutamlarına öpücükler kondururken yavaşça mayışan ve sulu öpücüklerle kikirdeyen Duhan hafifçe daha da çok öpebilmesi için kafasını yana yatırıp boynunu uzattı. "Sevsene beni."diye mırıldandı Çağatay'ın ellerini tutup saçlarına götürürken. "Hadi sev.."
Çağatay oğlanın boynuna ve yanaklarına öpücükler gezdirirken tebessüm edip mırıldandı hafifçe...
"Aşkım sen benim canımsın
Kanıma karışmış kanın
Söyle kimlerden kaçarsın
Boşuna durmadan ağlarsın"Duhan huzurla gözlerini yumup Çağatay'ın güzel kokusuyla mayışırken Çağatay ipekten ve kadifeden tutamları parmak uçlarına dolayıp nazikçe elleriyle taradı. Ellerinin sıcağında oğlanın güzel düz tutamlarını severek ilerlerken dudaklarından çıkan sıcak nefesle birlikte sulu öpücükler bıraktı alnına.
"Yavrum sen benim balımsın
Tadına alışmış canım
Aaah güzel kuşum gir kanıma
Ben zaten sarhoşum"Duhan huzurla gözlerini yumarken belli belirsiz hissettiği ve ana kucağından daha tatlı ninni gibi çınlayan sesle yavaşça uykuya dalar oldu.
"Nerdesin... sevgilim...Söyle nerdesin bal
Artık benlesin bal"Çağatay'ın göğsünün her bir zerresinde yalnızca onun için çalan kalp ritmine uzanıp kulağını yasladığında belli belirsiz tebessümle uykuya daldı dudak ucu kıvrılırken. Ölü bir adamın kalbinin kendisi için çalan şarkısında sallanırken en güzel beşikten daha huzurlu bir sallanma vardı. Ve çok daha güzel bir ninniydi onun kalbinin sesi. Yalnız kendi kulaklarına çalınan.
"Artık sen benim canımsın
Canlı kalan tek yanımsın"*
Vote ve yorum bırakmayı unutmayın ❤
Final bölümünde görüşmek dileğiyle kuzular...❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dehliz
Romance"Beni Maraş dondurmacısının sütlü dondurmayı dövüşü gibi dövmeni istiyorum." "Beni bir apaçinin manitasının ismini ağaçlara kazırcasına kazımanı istiyorum." "Beni Nusret'in bonfile dövüşü gibi dövmeni istiyorum yakışıklı." "Sen kalem ol ben de kağ...