İçgüdü

2.7K 251 42
                                    

Duhan kendini bir kuyruk gibi hissediyordu.

Sadece kırk dakikalık bir sınav için okula uğramıştı üstelik. Gözleri dünyanın en güzel kızına takıldığında koridorun ucundan kendine doğru koşan kıza bakındı.

Sanırım özlemek buydu ve iliklerine kadar özlem dolu hissediyordu.

Aile bir çatının altındaki çekirdek aile anlamına gelmiyordu ve bazen kan değil süt bile birleştirebiliyordu. Lakin düşünüyordu ki Feride ile süt kardeşi olmasa da yine de evlerinde büyüyen bu kızı çok severdi.

"Duhan!"diye gülümsedi yeşilleri irice açılan ve saç diplerinden başlayarak sıkıca balık sırtı örgüsü omuzlarına dökülen kız.

"Feride."dedi Duhan otuz iki düş gülümsemekten kendini alıkoyamazken.

"Seni çok özledim."diye fısıldadı kız oğlanın boynuna atlarken. "Çok endişelendim. Haftalardır...O kadar korktuk..Annem seni çok merak ediyor. Seni çok özledik Duhan."

"Ben de sizi."diye yanıtladı Duhan gözlerini yumup kıza sıkıca sarılırken.

İçinde korkunç ve engin denizlerden daha derin bir pişmanlık biriktiriyordu Duhan. Bundan sadece bir kaç ay öncesinde tanımazlıktan geldiği kızı daha önce hiç böyle sarmamıştı. Bundan öfke ve utanç duyuyordu Duhan ve pişmanlıkla daha da sıkıca sarıldı kıza.

Önceki okullarında pek çok kez ağıza alınmayacak ithamlar duymuştu Feride. Duhan hiç birini engellememişti,engellemek için kılını dahi kıpırdatmamıştı. Mevzu Feride'nin burslu olmasından başlayarak bu pahalı kıyafetleri nereden bulduğuna ve kaynağının kimin babası olduğu hakkında şakalar dönerken duymazdan gelmişti. Duhan'ın arkadaşları bel altı ithamlarla henüz reşit bile olmayan bir kızın üzerinden ithamlarda bulunmuştu ve Duhan...

Sanırım Çağatay'ın daha önce attığı tüm tokatları hak etmişti ve mümkün olsaydı kendisi de geçmişteki kendisine dönüp sağlam bir tekme atmak isterdi.

Şimdi başkalarının düşüncelerinin anlamsız birer söz kalabalığı olduğunun bilincindeydi. Bir hizmetlinin kızından uzak durmasını tembihleyen annesinin zehir sarmaşıkları da yoktu kökünden kesilmişti artık tamamen. Daha önce yapması gereken şeyi yapıyordu Duhan.

Kardeşinin-ki gerçekten kardeşi- beline sıkıca sarılıp onunla sadece kendi içinden geldiği gibi sevgisini gösteriyordu utanmadan çekinmeden ve başkalarının düşüncelerine aldanmadan.

Feride'nin hisleri en kötü zamanlarda bile değişmemişti. Nasıl oluyordu bilmiyordu ama en kötü ve ilgisiz zamanlarında bile Duhan'ı hala sevmeyi becerebilmişti kız. O onun için her zaman Nesquikli kakaolu süt içtiği kendinden bir kaç ay farkla doğan kardeşi gibiydi,her daim sonsuza dek. Duhan seyrinde duygular şimdi baskılanmadan ortaya çıkmış olsa da sanırım Feride geçmişi görmezden geliyordu. Ya da gerçekten Duhan'ın içini biliyordu ve  sitemkar bir tavır bile göstermemişti.

"İyiyim ben Çağatay.."

"Onunla olduğunu biliyoruz."dedi Feride kikirdeyip. "Geçen gün annemle konuşuyorlardı,dinledim.İyi olduğunu söylüyordu bizi merak etmiş."

"Benim yüzümden."dedi Duhan yutkunup. "Sizin de düzeniniz."

"Artık daha iyi bir evdeyiz."diye mırıldandı Feride. "Ve her zaman senin için boş bir odamız var. Orada seni bekliyor. Ne zaman gelmek istersen..."

"Feride.."dedi Duhan burukça.

"Ama sanırım tek gelmezsin yatıya artık ?"diye fısıldadı Feride allanan yanakları ve kısılan yeşilleriyle. "Sevgilin değil mi Çağatay?"

"Nereden duydun!"dedi Duhan panikle. "Çaki mi söyledi ?"

"Yok annem fal baktı geçen. Telvemde çıktı."dedi Feride göz devirip. "Ay tabi ki de Çağatay söyledi anneme Duhan. İlk seni götürdüğünde hangi sıfatla götürdüğünü söyledi,erkek arkadaşıyım demişti."

"B-BEN.."dedi Duhan kızarırken.

"Neden bir senedir sevgili olduğunuzu ve yaz tatilinde tanıştığınızı bana anlatmadın ki ?"dedi Feride merakla. "Kesin shiplerdim ki zaten..."

"Neylerdin ?"

"Ship."dedi Feride omuz silkip. "Neyse ilk defa bir shipim gerçek olacak."

"Ben.."

Çağatay muhtemelen korkunç tanışma hikayelerini unutmak ve unutturmak istiyordu. Geçen yaz tatilinde tanışan ve bir senedir sevgili olduklarına dair ince bir hikaye yazmak ona daha kolay geliyor olmalıydı. Düşününce Duhan da hemfikirdi.

Zaten nasıl tanıştıklarına ve tanışamadıklarına dair tek şahitleri mezar kaldıran lakabıyla Beko idi ve o şu sıralar Çağatay'ın gönlünü almak üzere sessiz ve süt dökmüş bir kedi halinde takılıyordu etrafta.Bir yalana kendini ne kadar inandırırsan zamanla yalan olduğunu kendinde unuturmuşsun gibi düşünecekti Duhan.

Evet kesinlikle,yaz tatilinde kumsalda falan tanışmıştı Çağatay ile..

"İşte çocuklarımıza uydurmalık bir hikaye."diye mırıldandı Duhan. "Babanızla nasıl tanıştım.."

"Senin sahilde altına yapmak üzere olduğunu ve lavaboya koştuğunu anlattı."diye yanıtladı Feride başını sallayıp. "Sanırım tuvaletler o kadar doluymuş ki yan yana ...Pisuvar kullanmak zorunda kalmışsınız."

Duhan anlam veremeden kaldırdı tek kaşını. "Böyle mi anlattı ?"

"Aslında senin deniz şortuna işediğini ve çok utandığını sana yeni şort alıp getirdiğini anlattı. Utanma Duhan insanlık hali."dedi Feride gülmesini bastırıp.

İşte tam da Çağatay'ın hayal dünyasında tanışabilecekleri ve her halükarda embriyosu bal oğlu ile alay geçeceği bir tanışma hikayesi!

Duhan sinirle dudaklarını ısırırken derin bir nefes verdi. "Sanırım bir saat sonra çıkışa geldiğinde ona deniz şortu yedireceğim ben.."

"O zaman kahve içmelik zamanımız var?"dedi Feride sırıtıp yeşillerini dikerken.

Duhan'ın balları yeşillere sıkıca tuttunduğunda gülümsedi çocukken oldukları gibi kolunu uzattı girmesi için.

"Güzel bir hanımefendiyle mi? Asla hayır demem.Yine kavalyen olayım mı ?"

"Sen her zaman benim kavalyemdin!"diye mırıldandı kız tebessümle.

Böylece birlikte kahve içmeye oturduklarında Duhan ikinci defa deniz şortuna işemesi hakkında hikayeyi dinledi Feride'den.

Çağatay'ı boğacaktı,hiç şüphesiz...

DehlizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin