"Tatlı rüyalar bundan yapılır
Ben kimim ki karşı çıkayım?
Dünyayı ve yedi denizi dolaştım
Herkes bir şeyler arıyor
Bazıları seni kullanmak istiyor
Bazısı senin tarafından kullanılmak
Bazıları seni kötüye kullanmak istiyor
Bazısı da kötüye kullanılmak..."
🕯🕯🕯🕯🕯🕯🕯🕯🕯🕯🕯🕯🕯🕯
"Pembe panjurdan mı başlasam?"diye homurdandı Çağatay dövmeli kollarını birbirine dolayıp ayaklarını uzatırken.
Gözlerini yorgunca yumup sigaradan bir nefes aldı.
"Pembe panjurlu evimizde tiner çeken bebeklerimiz."Duhan merakla ona bakarken Çağatay derin bir nefes verip ters bir bakış yolladı.
"Fazla merak iyi değildir desem de salmayacaksın dimi peşimi?""Çok merak ediyorum,tüm bu anlattıkların..."diye mırıldandı Duhan tırnaklarını ısırıp.
"Yani...Seri katil olayı.""Tabi tabi hedefimde bal gözlü,cılız kumral oğlanlar var. Beş santim pipilerinden kendime kolye koleksiyonu dizerim genelde."dedi Çağatay iki parmağı ile ufaklık göstergesi bir işaret çakarken.
"Mikroskopik sikin sayesinde yeni avımsın.""Çağatay."diye mırıldandı Duhan göz devirip.
"Ciddi bir hikaye bu.""Eski paşa dedemin yalısında kendi döneminin en güzel hatunu sayılan annemle dedesinin dedesinin parasıyla bir yerlere gelmiş babamın biricik embriyosuydum."dedi Çağatay dudak büküp.
"Yani aşk evliliği?"dedi Duhan göz kırpıştırıp.
"Aşk var. Annem paraya aşıktı,her ucuz kadın gibi. Babam da fiziksel görünüme aşıktı,her ucuz adam gibi. Yani aşk var."dedi Çağatay tebessümle.
Duhan burukça gülümsedi.
"Benim hikayeme benziyor.""Her neyse."dedi Çağatay eliyle dumanı savurup.
"Her şey çok güzeldi. Havuçlu bezelyeli pilavlarla büyüyen paşa dedesinin paşası olarak.""Sonra?"
"Sonrası evin içerisi aile bireyi hariç herkesin dolduğu ucube sirki."dedi Çağatay surat ekşitip.
"Binicilik dersleri için hocalar,yabancı dil için hocalar,piyano dersleri,aptal keman dersleri...Ne alakaydı bilmiyorum ama ekstrem dersleri bile vardı. İğne kadar bir kılıcı etrafa savurmalı acaip bi dövüş. ""Her zaman nefret ettim. "diye fısıldadı Duhan.
"Müzik kulağım bile yok ama inadına o dersleri aldırdılar.""Babam elinde bir atla geldi."diye fısıldadı Çağatay gözlerini Duhan'a dikip.
"Boz fırtına grisi ,güzel ve iri gözlü bir at. Adını Fırtına koymuştum."Duhan tebessümle elini yanağına yaslayıp onu dinlerken Çağatay dalan kömür gözleriyle burukça tebessüm etti.
"Güzellikler hep çirkinlikler ile gelir.""Anlamadım?"diye mırıldandı Duhan.
"Onu sevmedin mi?""Çok severdim."dedi Çağatay.
"Hayatıma dair en mutlu anlarım onunla dağ bayır koşturmaktı.""Peki...Sonra?"diye mırıldandı Duhan.
"Ben Fırtına ile koştururken annem de binicilik dersimi veren hocayla koşturuyormuş evde."dedi Çağatay alayla.
"Güzellikler hep çirkinlikler getirir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dehliz
Romansa"Beni Maraş dondurmacısının sütlü dondurmayı dövüşü gibi dövmeni istiyorum." "Beni bir apaçinin manitasının ismini ağaçlara kazırcasına kazımanı istiyorum." "Beni Nusret'in bonfile dövüşü gibi dövmeni istiyorum yakışıklı." "Sen kalem ol ben de kağ...