Dudaklarında Arzu Kollarında Yalnız Ben

4.5K 336 239
                                    

"Dudaklarında arzu kollarında yalnız ben

Sana bakan bir çift göz ben olayım sevgilim

Gününe gecene eş gözünde yaş yine ben olayım

Sana aşık yalnız ben ben olayım sevgilim...."

Beklemek.

Çağlarca sürer gibi gelen ancak dakikalara sığdırılabilirliği pek  yüksek bir eylemdi.
Mesela okulun en sinir bozucu hocasının dersinin teneffüs zilini beklerken bir tosbağanın tırsındaymış gibi ilerleyen zaman birimi sevdiğin birinin yanında geçene kıyasla pek bir  yavaştı.

Teoman'ın da dediği gibiydi.
Vakit bir türlü geçmezken  nasıl oluyorsa yıllar hayatlar bitiyordu.

Duhan mahremini çırılçıplak altın tepsilerde sunduğu adama göz ucuyla bakmaya  dahi çekiniyordu.
Dokunulmazına dokundurmak için sere serpe  sergilediği dolgunlukları bakıp bakmadığına emin olamadan önüne açmayı sürdürdü.
Kömür gözlerce izlenildiğini hissetse de utançtan  aralayamıyordu bal rengi gözlerini.

"Çağatay..."diye fısıldadı Duhan gözlerini yumup başını tezgaha yaslarken.
Vücudunu tamamen kömür gozlere esir edip belini biraz daha kırdı.
"Ben daha güzelim?"

Çağatay cevap dahi vermeden ona bakmayı sürdürürken Duhan dudaklarını ısırıp kalçalarını öne attı sinirle.
"Ben daha güzel değil miyim? Eğlendirmez mi seni?"

"Amacım eğlenmek değil."dedi Çağatay gözlerini ayırmadan.
Seslice yutkunup bir soluk bırakırken.
"Kreş oyun parkı değilim."

"B-beğenmedin mi?"dedi Duhan burukça.
Peki ya beğense?
Devasa iri bir adamı içinde hissedebilecek kadar güçlü müydü?
Nereye direnirdi?
Hareketinin sonucu neydi?
Neden kendini sunuyordu?

Bilmiyordu.
Cevabı bilmiyordu.
Açası ve ona gösteresi gelmişti,öylece başına buyruk uyguluyordu!

"Embriyolarla işim olmaz."diye mırıldandı Çağatay.

Duhan sinirle kaşlarını havaya dikerken dudaklarını büzdü.
"Eğlendirmeyi seviyordun ve ben eğlenmek istiyorum."

"O zaman kaydırağa bin."diye fısıldadı Çağatay gülümseyip.
Hafifçe kendini Duhan'a yaslarken kömür gözlerini göz kapaklarıyla yumdu.
Belini hafifçe ittirip kendini yaslarken  tebessüm etti.
"Buna binecek kadar cesur değilsin."

"Binebilirim."diye mırıldandı Duhan.
"Onu kov."

"Hıı."dedi Çağatay ince bir gülüşle.

"Çaki..."diye fısıldadı Duhan.
"Beni beğenmiyor musun?"

"Belki seninle eğlenmek istemiyorumdur embriyo." Çağatay ince beli narince okşarken Duhan gözlerini yumdu.

"Eğlenceli görünmüyor muyum?"diye mırıldandı Duhan kuru bir sesle.

"Öyle bir şey demedim."

Duhan yüzünü ona dönüp belini tezgaha yaslarken titrek ballarını kömür karalarına dikip utançla allanan suratını yere indirdi bir müddet.
"Sevmedin."

"Aynen."dedi Çağatay dudak büzüp.
Tebessümle izledi bal harelerin titrek ve üzgün halini. Duhan'ın solan gülüşünü,kızgın kaşlarını ve titreyen dudaklarını...
Çağatay  kendini zorlayan uzvu yavaşca çocuğun karnına doğru bastırırken dudaklarına eğildi.

Sıcak nefesiyle onun titrek dudaklarını okşayabilecek mesafede fısıldadı.
"Seni arzulamam için öyle şeylere ihtiyaç yok."

Duhan ise gözünden bir damla yaş akarken sinirle ısırdı dudaklarını.
"Neden?"

DehlizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin