Günahın Elleri

3.2K 262 154
                                    

"Bitiyorum her nefeste

Ne halim varsa gördüm

Çok koştum, çok yoruldum

Ve şimdi ben de düştüm

Sövdüm, sövdüm ben dünyaya

Acılara, sokaklara, ait olmaya insanlara..."

Vote ve yorum bırakmayı unutmayın 💋

⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡

Zaman ve mekan kavramını yitirmek konusunda epey betimleme dizebilirdi insan.
Kendi kayboluşlarını zerreciklere ayırırsa her biri için kifaye bulabilecek güce de erişirdi.

Ama Duhan için zaman durmuştu.
Mekân ise içinde gümüşi bir hayalet gibi süzülüp gittiği bir boşluktan ibaretti.
Öyle ki...
Ellerini hissedemiyordu ısıran soğuğa rağmen. Tenine değen çise yağmuru ya da boşlukta sallanan bacaklarını da hissedemiyordu.

O yalnızca lal olan diliyle,kararan gözleriyle ve uğuldayan kulaklarıyla dikiliyordu Yağız denen oğlan ve kelimeleri karşısında.

"Annenin yanına dön."diye fısıldadı Yağız sertçe.
"Git buralardan."
Oğlanın ela gözleri öfkeyle kararırken Duhan umursamazca omuz silkti.

Duhan buz gibi bir yüz ifadesiyle içindeki engin denizlerin fersahlarca denizinde nefessiz kalırken mırıldandı Yağız sigara dumanını savurup.
"Orospu annenin yanına dön. Hani parayı verenin çakıp geçtiği annene."diye mırıldandı Yağız dolu elalarıyla.
"Yoksa senin üzerinden geçmeyen  kalmaz. Bana bunu yaptırma."

"İyi yapıyor."dedi Duhan tebessümle.
O kadar hissizleşmişti ruhunda bile kendini bulamıyordu artık.
Hissedemiyordu kendisini.
"Senin gibi beleşe mi verseydi? Torbacılara veriyorsun dimi? Ucuza gidiyosun."

"Anana orospu dedim,sence mevzu ben miyim? Yoksa ciğer satan baban mı demeliydim?"dedi Yağız küçümser bir bakışla.
"İzlemek ister misin,her detayıyla çekilmiş halleri var? O görüntüleri görebilecek kadar büyüdün mü? Yoksa çocuk gibi ağlayıp Çağatay'a mı sığınırsın?"

"Ha. Beyin ve ciğer yok sen de,endişelenme. İşe yaramaz. Beyin pahalı organ neticede."dedi Duhan sahte bir gülücükle.

"Çağatay senin nerene aşık ki?"dedi Yağız acıyla inlerken.
"Nerene hayran. Bok gibi karakterin,leş gibi ağzınla,çocuk kadar bir şeysin......"

"Yatağım iyi."dedi Duhan omuz silkip.
"İyi sikişiyorumdur,niye seni siktikten sonra uyuyor muydu arkasına dönüp."

"Defol!"dedi Yağız onu sertçe ittirirken.
"Rusya'ya,annenin yanına dön. Çağatay benim."

Çağatay ile annesini bulmaya çabaladığı o güne gitmişti yeniden.
Duhan,babası ve kirli defterlerini geriye bırakıp annesinden güç alarak uzak diyarlarda yeni bir hayat kuracak olmanın hayalinden bilinçlenememişti o vakit.
Henüz daha çocukluk sıfatını arkada bırakalı aylar geçse de reşit olmak demek toz pembe dünyasına veda busesi kondurmayı gerektirmemişti.

Ne annesinin en az babası kadar kirli geçmişini algılayabilmişti toz pembe gözleri ne de yeni bir hayata tutunmanın imkânsızlığını idrak edebilmişti.
Çağatay onu apar topar sinesine sarıp da uzaklaştırana dek yüzüne atılan para zarfının ne anlama geldiğinden ve nereden geldiğinden bir haber bakakalmıştı annesinin "arkadaşına."

Çağatay demişti Boğaz'ı izledikleri yıldızlı gecede.
Bir tahta rıhtım üzerinde otururlarken demişti.
"Benden duy,başkasından duyunca acıtacak."
Acı bir yolla da olsa sevdiğinin yumuşak sesinden dinleyince daha hazırlıklı oluyordu insan.

DehlizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin